Ergun BABAHAN
Dünyanın gelişimi insanoğlu için hep daha iyiye, daha güzele doğru olmuştur. İnsanoğlu dünyayı kendisi için daha yaşanabilir kılmak için doğayı ve başka canlıları katletmekten çekinmemiştir. Elbette bu, hep ileri giden düz bir çizgi değildir. Duraklamalar, gerilemelerle süren bir serüvendir. Ve bugün artık biliyoruz ki, bugünkü haliyle insan yerküredeki ilk insan türü değildir, son da olmayacaktır.
Sapiens kitabının yazarı Yavel Noah Harari'ye göre, on yıllarla sayılacak bir zaman süresi içinde etkin bir şekilde devreye girecek yapay-zeka milyonlarca insanın emeğini gereksiz hale getirecek. Toplumlar, çalışmayan halklarına bakmak durumunda kalacak. Bertrand Russel'ın Aylaklığa Övgü, Karl Marx'ın Komünist Manifesto'da betimlediği türden bir topluma yol alacağız.
Ancak, insan akıllı olduğu kadar duygusal bir yaratıktır da. Korkuları, endişelerinin ağır bastığı zamanlar içine kapanma, korunma dönemidir. Bugün dünya baş döndürdürücü bir hızla değişiyor. Bu hızlı değişim, gelecek kaygısı taşıyan, yaşadığı ortamın değişmesinden rahatsız olan insanları korkutuyor.
Bu ruh haline bir de anti-elit, popülist ve ulusalcı duyguları tahrik eden siyasi liderler eklenince tablo tamamlanıyor. Tarihin gidişatını durdurma, değiştirme çabaları artıyor. Oysa tarih her şeye rağmen kendi yolunda akıyor. Önüne çıkan bentler, açılan kanallar durmasına, sapmasına yol açıyor ama ileri hamlesini engelleyemiyor.
Ulus-devlet, şehir devletleri daha geniş bir pazarda birleştirmek amacıyla uydurulmuş bir şeydi. Gelişen burjuvazinin sınırları, kuralları belirli ve tekçi pazar arayışına uygundu.
Teknolojideki hızlı gelişim artık bu modeli demode bıraktı. Malların, insanların ve paranın değişimindeki hız, sınırları giderek artan bir şekilde gereksiz hale getiriyor. Sınırlar, bugün ‘barbarları' dışarıda tutmak için var.
Avrupa Birliği bu yeni model arayışının bir sonucu. İlki değil, sonuncusu da olmayacak elbette. Rusya, Hindistan, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri bu modelin farklı biçimleri olarak tanımlanabilir bir bakıma.
AB, kendini üzerinde güneş batmayan bir imparatorluğun devamı olarak gören İngiltere için baştan beri hazmı kolay olmayan bir organizasyondu. İngiltere özel hükümlerle kendisini bu birliğin kimi uygulamaları dışında tutmayı başarmıştı.
Ancak yarısına yakını Avrupa Birliği'nden olan göç dalgası, işsizlik, finansal krizler İngiltere halkını korkuttu. Sorunu, kendi sistemlerinden çok dışarıda aramaya başladılar. Sonuç, Avrupa Birliği'nden ayrılma biçiminde tecelli etti.
İngilizlerin bu kararının, ırkçı partilerin yükselişte olduğu Fransa, Almanya ve Hollanda'da mutlaka yansımaları olacaktır. Özellikle, gelecek yıl seçimlere gidecek olan Almanya ve Fransa'da alınan sonuçlar, Avrupa Birliği'nin yakın geleceğini derinden etkileyecektir.
Dünya ekonomisinin böyle hızlı işlediği, finansal işlemlerin, üretim ve eğitimin sınır tanımadığı bir dünyada küresel bir sisteme gidişi durmak mümkün değildir. Sonuçta, Marx'ın dediği gibi, nasıl üretiyorsanız, öyle yönetilirsiniz.
Kısa ve orta vadede sıkıntılar yaşansa da, gidişat ulus-devletin ölümüne doğrudur.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021