Ergun BABAHAN

Biz bu pisliği neden yedik!
8.02.2016
2193

 Ağa ile marabası at arabasıyla kasabaya gidiyorlarmış. Yolda bir öbek sığır pisliği çıkmış karşılarına.. Ağa, marabasına ‘‘Bu pisliği yersen, bu arabayı sana veririm'' demiş. Köylü düşünmüş taşınmış ve pisliği zorlanarak da olsa yemiş ve at arabasının yeni sahibi olmuş. Köylüsünün pisliği yiyeceğini düşünmeyen ağanın yüz düşmüş, canı sıkılmış.

Biraz gittikten sonra bir pislik öbeğiyle daha karşılaşmışlar. Ağanın pişman olduğunu fark eden köylü, ‘‘Ağam, bu pisliği yersen, arabayı sana geri veririm'' teklifinde bulunmuş. Arabayı geri alma fırsatını yakalayan ağa, zorlanarak da olsa pisliği yemiş ve arabasını geri almış.

Biraz gitmişler, köylü dönüp ağasına ‘‘Ağam, bu araba senindi, şimdi yine senin. Peki biz bu boku neden yedik?'' diye sormuş.

Tam Türkiye'nin dış politikasının özeti…

İsrail ile kıyamet koptu. ‘‘Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz'' diye fırçaladık, Gazze ablukası kalkmadan barışmayız dedik, Gazze'de yaptıkları Hitler'in yaptıklarından farksız dedik.

Rusya ile kankaydık, bir uçaklarını düşürdük. Jetin düşürülmesine ilişkin ilk açıklama Saray'dan geldi. Sınırımızı korumak namus dedik, bugün olsa yine yaparız dedik…

Mısır için kıyametler kopardık. Suudi Arabistan'ı da Amerika'yı da fırçaladık. Dört parmağımızı gösterip durduk, Esma kızımız için sahte gözyaşları döktük, Mursi'yi ebedi Başkan tanıyacağımızı ilan ettik.

Esad en fenasıydı. Önce adını değiştirip Esed yaptık. Sonra her gün küfür ettik. Yetmedi, dünyanın bütün radikal Müslümanlarını Esad'a karşı silahlandırıp Anadolu'yu üsleri haline getirdik. Yaralananı tedavi ettirdik, yolunu kaybedenine rehber bulduk. Her türlü barış teklifine, ‘‘Esad girmeden asla'' dedik. Katkılarımızın net sonucu yüz binlerle sayılan ölü, milyonlarla sayılan göçmen oldu.

Şimdi, hepsini siliyoruz.

Turizmciyi batıran politikadan, şehirlerimizi Bağdat'a benzeten bombalardan, ihracat pazarımızı iyice küçülten kararların hepsini elimizin tersiyle kenara itiyor ve yeni bir dönem başlatıyoruz. Utanmazca sıfır sorun dönemi.

Peki, biz bu boku neden yedik!

Uçan kuşla neden kavgalı olduk, neden şimdi barışıyoruz.

Cevabı yok, çünkü soruyu sorabilen de yok.

Erdoğan kimin arabasına binerse, onun düdüğünü çaldığı için arabacı değiştikçe düdük de değişiyor. Liberal-demokrattan, sersem siyasi İslamcılığa yalpalayan Saray ve avanesi şimdi Ulusalcılara teslim oldu. Davutoğlu ve yaptığı her şey tu kaka ilan edildi. Bir uçtan bir uca savrulan itibarsız diplomasi örneği olarak tarihe geçtik.

Şehit yakınlarına ÖTV'siz araba teklif ederek insancıl davrandığına inanacak kadar paragöz ve arsız bir zihniyetle karşı karşıyayız. ‘‘Veririz her türlü tavizi, eski günlere döneriz'' anlayışının en kaba biçimde dışa vurumuna tanıklık ediyoruz.

Dini-imanı para olan bu anlayışın, canını kurtarmak için yemeyeceği halt, atmayacağı takla yok. Uluslararası itibar falan umurlarında değil. İsviçre'deki, Katar'daki, Malezya'daki, Hollanda'daki paraları güvende olsun yeter. Bunun için ne gerekirse yapmaya hazırlar.

Bu tablo, kabinedeki etkin damadı da hesabı katarsak, Osmanlı'nın son dönemine benziyor. Saray'a etkin olanın dış politika dümenini istediği yöne çevirttiği günlere. Şimdi de Saray'ın Rusçusu, Amerikancısı, Çincisi, Arapçısı var. Sultan'ın odasından en son çıkan, gidilecek yönü belirliyor. Türkiye bu haliyle Afrika'nın muz cumhuriyetlerine benziyor.

Bu daha başlangıç. Verilecek çok taviz var. Bekleyin ve görün.  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar