Etyen MAHÇUPYAN
Ekonomideki akıl dışı tutum her geçen gün iktidarı zayıflatıyor, muhalefetin seçimi kazanma ihtimalini neredeyse kesin hale getiriyor diye düşünüyorduk. Ama görünen o ki Erdoğan’ın geçen pazartesi Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı konuşma iş dünyasına yeni bir umut aşılayabildi.
Oysa ekonomik modelin temel akıl dışılığında bir eksilme yok… Anlatılan tedbirlerin tek sonucu enflasyonun kontrol dışına çıkma eğilimi ve tehlikesinin artması olacak. Yine de bu akıl dışı çerçeve içine yerleştirilen akıllıca görüntülü bir paket bile piyasayı olumlu etkileyebildi. Muhtemelen iktidarın tabanındaki özgüveni pekiştirdi ve belki bazı kararsızların aklını çeldi.
Muhalefet bu modelin çalışmayacağından emin şekilde istifini bozmayıp olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını bekleyebilir. Ancak eğer iktidarın yürürlüğe koyduğu ekonomi modeli bir tür devlet politikası ise, iş biraz değişecektir. Çünkü bu modelin başarısız olması halinde iktidardan gelecek bir sonraki adım ekonomik değil, siyasi olabilir…
Bu ikircikli hali analiz ederken akla üç soru geliyor.
Birincisi ekonomi alanında izlediğimiz akıl dışı tutumun nasıl açıklanabileceği. Birçok kişi bunu Erdoğan’ın mutlak hakimiyetini kanıtlayan bir veri olarak görüyor. Eğer onun hesap verdiği ve söz sahibi olan bir ‘devlet’ olsaydı herhalde bu duruma müdahil olurdu diye düşünülüyor.
Ne var ki gerçeklik ‘ya hep ya hiç’ mantığına göre işlemiyor. Erdoğan ve devlet aktörleri kanadından hiçbiri diğeri üzerinde mutlak hakimiyet kurmuş değil. Birbirlerine muhtaçlar ve her ikisinin de kendisine göre avantajlı olduğu hususlar var. Önceki yazılarda ifade etmeye çalıştığım üzere Bahçeli önemsediği her alanda inisiyatif alarak Erdoğan’ın hareket alanını sınırlıyor. Buna karşılık Erdoğan’ın o hareket alanı içindeki tasarruflarına da arka çıkıyor.
Dolayısıyla devlet kanadı yanlışları görüyor olsa bile (şimdilik) geri duruyor. Bunun bir nedeni Erdoğan’ı engellemiş olma durumuna düşmemek olabilir. İkincisi henüz ekonomi programının sonuçları ortaya çıkmamış olduğu için doğru zamanın beklenmesi olabilir. Ancak bir neden daha var ve asıl ilginç olanı o…
Ya Bahçeli ve arka plandaki devlet kanadı aynen Erdoğan gibi düşünüyorsa? Bahçeli’nin yeni ekonomik modelle ilgili tutumunu hatırlayalım. Tam bir sahiplenme… Oysa şu ana kadar çok daha siyasi meselelerde Erdoğan’ın nasıl davranması gerektiğini, doğru politikanın ne olduğunu hiç çekinmeden empoze etmişti.
Söz konusu ekonomi modelinin akıl dışı olduğunu görüp de korkudan konuşamayan Ak Partililer olabilir. Ama Bahçeli’nin korktuğunu söylemek herhalde mümkün değil… O halde devlet bürokrasisi içinden bir itiraz niçin yükselmiyor? Belki de kendisini iktidar koalisyonu içinde gören bürokrasinin girilen çizgiye itirazı yok…
Bu durum çok şaşırtıcı gelebilir. Başkalarının zihnine kendi zihnimizi örnek alarak bakmaya alışık olduğumuz için, bize apaçık akıl dışı gözüken olguların herkes için akıl dışı olduğunu varsaymaya eğilimliyiz. Ne var ki bir tutumun akıllıca ya da akıl dışı olması basit aritmetik meselesi değil, çoğunlukla bir ideolojik mesele.
Kısacası ideoloji kişiyi, grupları, hatta (tarihte birçok örneğin gösterdiği üzere) toplumun tümünü akıl dışı hale getirebilir ve fakat ideolojinin takipçileri kendilerini gayet akıllıca kotarılmış bir misyonun taşıyıcıları olarak görebilirler.
Korku ve ihtiraslarımız sahip olduğumuz zihniyet zemini üzerinde bir çıkış yolu arayışını tetikler. Bu arayış bizim için belirli ideolojileri daha ‘doğru’ kılar… Bugün devlet ülkenin geleceğinin belirsiz olduğunu, kontrolü elinden kaçırabileceğini, bunun bir beka meselesi olarak tanımlanması gerektiğini düşünüyor ve ona göre konumlanma gereği duyuyor. Geleceğe bakıldığında Batı dünyasına yakınlığın ve Batı tipi demokrasinin bir tehdit olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Türkiye’nin ancak ‘tam’ bağımsız olduğu takdirde bölünme, parçalanma tehlikesine karşı durabileceği, o nedenle Rusya ve Çin ile Batı’nın dengelenmesi ve yine aynı nedenle cari açık vermeyen, kendine yeterli bir ekonomi olmamız gerektiği düşünülüyor.
Yani bugün siyasi iktidarın ve devletin ortak bir dünya, Türkiye ve gelecek tasavvuru var. Bu tasavvur belirli bir ideolojiyi (İttihatçılığı) onların zihninde anlamlı ve gerçekçi kılıyor. Geliştirilen ekonomik modeli de somut koşullarla ülke hedeflerini buluşturan akıllı bir çıkış yolu olarak görüyorlar.
Söz konusu modeli akıl dışı gören biziz… Ekonomik modelin önceden düşünülmemiş, hasbelkader üretilmiş olduğu gözlemi doğru olabilir. Ancak esas soru bu modelin nasıl bu denli doğal bir tercih olarak benimsenebildiği. Nitekim ekonomideki akıl dışılık ona meşruiyet sağlayan arka plandaki siyasi akla ışık tutuyor.
Velhasıl kendimizi iktidarın yerine koyarak analiz yapmak anlamaya hizmet etmez… Çünkü iktidarın zihni bizimkinden farklı işliyor. Yaşananları anlamak ve geleceği bir miktar öngörmek istiyorsak iktidarın zihninin ‘içine’ girmemiz ve onu kendi mantığı içinde anlamaya çalışmamız gerek.
Ele almak istediğim ikinci konu muhalefetin bu tablo karşısında ne yapması gerektiği… Birçok kişi iktidarın anketlerdeki oy kaybına ve ekonominin hezimete doğru gittiği gözleminden hareketle muhalefetin zaten seçimi kazanacağını, motivasyonu bozmamak, muhalefete moral destek vermek gerektiğini savunuyor.
Bu muhakemenin iki zaafı var. Birincisi rakibi küçültme kolaycılığına başvuruyor, ikincisi seçim sonrası ile ilgili kaygıların seçimi etkileyebileceğini es geçiyor. Oysa eğer devletle Erdoğan arasında bir uyum varsa, bu seçimlere devletin de ‘taraf’ olarak girdiğini dikkate almalıyız. Dolayısıyla iktidarın hareket alanının öngördüğümüzden daha geniş olma ihtimali var. Devlet aktörlerinin bu alanı kullanması (hazırlıksız olduğu takdirde) muhalefetin yalpalamasına neden olabilir. İlaveten muhalefetin gelecek üzerine ya da temel meselelerde anlaşamaması durumunda oylarda ters yönde bir kayma yaşanabilir.
Unutmamakta yarar var… İttihatçılık bu topraklarda çok ‘doğal’ bir dürtü. Eğer iktidar gündemi gelecekteki tehlike ve tahayyüllere taşıyabilirse Ak Parti/MHP iş birliğinin ima ettiğinden daha geniş bir taban kotarabilir.
Siyasi dinamiğin ana özelliğini yakalamak adına bir anlığına ekonomiyi unutalım. Veya iktidar Naci Ağbal’ı yerinde tutsa ve şu anki modeli onun nezareti altında uygulamaya koysaydı diye düşünelim. Güven unsuru bu denli zedelenmeyecek ve toplum iktidara ekonomi deneyimi ile ilgili bir şans verecekti.
Bu açıdan bakıldığında şu ana kadarki ekonomik başarısızlık bir lütuf… Ya ittihatçı tasavvur kabul edilebilir bir ekonomi performansıyla birlikte önümüze gelseydi? Muhalefetin şansı ne olurdu? Neyse ki ekonomideki başarısızlık siyasi ittihatçılığın bir nebze dizginlenmesini sağladı. Çünkü İttihatçılığın siyasi plandaki muhtemel akıl dışılığının maliyeti çok daha yüksek olacaktı.
Ne var ki ‘ev ödevini’ iyi yapmayan, yani ekonomideki performans ile rahatlayıp iktidarın siyasi/ideolojik tasavvurunu muhatap almayan bir muhalefetin seçim yaklaştığında yüzeysel, kifayetsiz, güçsüz görünme ihtimali var.
Belki ekonomideki çöküş gerçekten de iktidarın değişmesi için yeterli olur. Ama ya olmazsa? İşini doğru yapmaktan kaçınmak akıllıca mı? Eğer seçim kaybedilir ve sonradan dönüp baktığımızda muhalefetin tutumunu akıl dışı olarak değerlendirirsek bu çok yakıcı bir ironi olmaz mı?
Aylar önce ‘otların hışırtısı’ örneğini vermiştim. Vahşi bir ormanda çevrenizde otlar hışırdadığında bunu rüzgâra da yorabilirsiniz, vahşi bir hayvanın varlığına da. Eğer ikinciyi varsayar ama hışırtıyı yapanın rüzgâr olduğu anlaşılırsa, boşuna tedbir almış olursunuz. Ancak o da pek boşuna olmaz çünkü kendinizi korumaya yönelik alışkanlık geliştirirsiniz. Ama eğer hışırtıyı rüzgâra yorar ve birden vahşi bir hayvanla karşılaşırsanız muhtemelen ölürsünüz… Kritik nokta şu ki bu ikinci durumda hayatı geriye sarmak mümkün olmuyor.
Benzer şekilde eğer muhalefet bu seçimi kaybederse bant geri sarmayacak, Türkiye bir başka maceraya doğru sürüklenecek ve belki de oradan geri dönüş mümkün olmayacak. O nedenle muhalefetin işini ciddiye alması, sorumluluğunu idrak etmesi gerekiyor.
İktidarın şu veya bu alandaki akıl dışı tutumu onun bizatihi akılsız olduğunu göstermiyor. Rakibi akılsız olarak kurgulamak muhalefeti zayıflatır. Çünkü rakip bunu fark eder ve bu farkındalık onu giderek daha da akıllı kılar. Şu dönemde iktidarı olduğundan daha akıllı kılacak bir muhalefet stratejisi herhalde çok hazin olur… Rakibin akılsızlığına güvenip kendi aklından feragat eden bir muhalefet ülkeye kaçırılmış bir fırsattan çok öte zarar verir.
Nihayet irdelemek istediğim üçüncü konu, muhalefetin bir araya gelebileceği ‘gerçekçi’ zeminin ne olduğu… ‘Gerçekçi’ buluşma her zaman karşılıklı tavizi gerektirir. Dolayısıyla uç noktaların anlamsız olduğu aşikâr. Kimse muhalefet partilerinin her konuda mufassal bir anlaşma yapmaları gibi saçma bir beklenti içinde değil. Nitekim parlamenter sistem üzerinde anlaştılar, ekonomi üzerinde çalışılıyor ve bunlara hukuk alanında bir ortak pozisyon metni eklemeyi de düşünebilirler.
Mesele şu ki bunlar teknik konular. İktidarın siyasi diline, sunduğu hikâyeye, gelecek tasavvuruna dair bir şey söylemiyor. Oysa büyük ihtimalle iktidar seçim atmosferini ‘büyük meseleler’ ile boğmaya çalışacak. Sadece teknik konularda anlaşan, siyasi/ideolojik içerikli alanlarda ne yapacağı belli olmayan bir muhalefet acaba seçmen gözünde ne kadar cazip olacak?
Muhalefetin yarına ilişkin doyurucu ve inandırıcı iradesi olmadığı anda oy kaybı yaşaması şaşırtıcı olmaz. Çünkü insanlar geçmişin yanlışlarına göre değil, geleceğin muhtemel doğrularına göre oy verirler. Muhalefet talip olduğu işin gereğini yapacak güçte ve uyumlulukta olduğunu göstermek, devleti yönetebileceği kanaatini yerleştirmek zorunda.
Aksi halde bazı temel konularda anlaşamadığı, ya da devleti yönetme açısından ikircikli olduğu izlenimini verebilir. Bu durumda muhalefete oy verirken neyi seçtiğimiz belli değil demektir. Partiler arası anlaşmada kritik meselelerde açıklığın olmaması halinde her parti kendi dar bakışını ve çıkarını koruyor demektir.
Bu tespitten hareketle uca gitmek gerekmiyor. Muhalefetin her konuda sonuna kadar anlaşması diye bir beklenti zaten olamaz. Ne var ki devlet-Erdoğan bütünleşmesi karşısında asgari ölçekte bir irade beyanına ihtiyaç var. Muhalefetin örneğin basit bir dünya analizinde, Türkiye’nin ‘yeri’ meselesinde, komşularla ilişkide, Kürt meselesinde, sosyal politikalarda, vatandaşlık anlayışında, temel hak ve özgürlüklerde (derin ve kapsamlı olmasa da) ortak bir pozisyon ve eylem haritası üretmesi lazım.
Olmasa ne olur? Daha önce dediğim gibi belki de bir şey olmaz, seçimler yapılır, iktidar gider, muhalefet bu haliyle kabul görür, bir sonraki adıma bakılır… Ama ya seçim tarihi belirsizleşir ya da seçim kaybedilirse? Veya seçim kazanılsa bile kamusal alan yönetilemez, iş birlikleri bozulur, yeniden seçim atmosferine girilirse?
Bunu tarih muhalefetin aymazlığı olarak yazar…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024