Etyen MAHÇUPYAN
Şiddete karşı olma ve Kürt meselesinin Kürtlere evrensel hakların verilmesiyle çözülebileceği noktasında hemfikir gözüken aydınların siyaset önermelerinin tümüyle farklı olabilmesi çok doğal.
Çünkü şiddet ve hak konuları ilkesel tercihleri ifade ediyor. Oysa uygulanacak somut siyaset, kişiden kişiye sahip olunan ideoloji doğrultusunda farklılaşabiliyor. Bu bağlamda muhafazakârlarla sosyalistleri buluşturan bir unsur, her ikisinin de aktörü öne çıkartan bir yaklaşım sergilemeleri. Diğer bir deyişle muhafazakârlar PKK'ya, sosyalistler ise devlete mesafe alarak, hatta bu aktörleri 'karşılarına' alarak bakıyorlar. Muhafazakârların dayanağı PKK'nın illegalitesi, sosyalistlerin dayanağı ise devletin haksızlığı. Ama sonuçta bir aktöre böylesine karşı olmak, onları istemeseler de diğer aktörün yandaşı kılabiliyor. Nitekim bugün muhafazakâr aydınların gözü kapalı bir şekilde hükümet destekçisi olduğu, sosyalistlerin de kategorik olarak Kürt siyasetinin yanında yer aldığına dair yaygın bir kanı var. Bu tavırların meşruiyetini tartışmak abes, ancak eğer 'siyaset' sorunların çözümüne giden yolda etkileyici ve ön açıcı olmaksa, her iki tutum da başarısızlığa mahkûm gözüküyor. Çünkü bu tür kemikleşmiş sorunlarda çözüm herhangi bir tarafın suçlanması ve diz çöktürülmesi ile değil, her iki tarafın da öncelikle kendi siyasetini esnek hale getirmesiyle mümkün olabiliyor. Oysa hem muhafazakârlar hem de sosyalistler, kendilerine yakın olan aktörü var olduğu biçimiyle tahkim ederken, karşı tarafın aktörüne ise hiçbir biçimde ulaşamıyorlar...
Öte yandan son tartışmalar Kürt meselesi bağlamında farklı bir aydın konumu daha üretti. Demokratlar meselenin iki tarafına da mesafe alan bir yaklaşım sergilediler, ama bunun ille de mekanik anlamda 'eşit' olması kaygısını taşımadılar. Onun yerine yaşananların içinden konuştular ve her adımda her iki tarafı hem ilkesel temelde eleştirdiler hem de siyaseten olası imkânları vurguladılar. Bu yaklaşımda belirleyici olan, hedefte bir aktörün değil bizzat çözümün olması, ayrıca hedefe giden yolun hangi aktör tarafından döşendiğinin de ikincil kalmasıdır. Diğer bir deyişle demokratlar için önemli olan 'ideolojik aidiyet' duygusu değil, doğrudan siyasetin yarattığı olanaklar ve bu olanaklar karşısında yapılan tercihlerdir. Bu durumun meselenin aktörlerine yüklediği sorumluluk ise her türlü aidiyet, legalite ve hakkaniyetten bağımsız olarak çözümün meşruiyet zeminini ve gerçekçiliğini oluşturur.
Öte yandan demokratların içinde de iki yaklaşımdan söz edilebilir. Biri, hükümeti farklı bir siyasete davet ederken, diğeri aynı talebi Kürt siyasetine yöneltiyor. Birincisinin mantığı şöyle: Devlet baskısı sürdüğü sürece Kürtler hiçbir zaman PKK'ya sırt çevirmezler çünkü devlet korkusu her zaman daha ağır basar. Bu nedenle devletin Kürtleri 'şaşırtacak' ve onları siyaset karşısında özgürleştirecek bir çizgi izlemesi gerekir. İkinci yaklaşımın mantığı da aynı önermeyle başlıyor: Baskı sürdükçe Kürtler PKK'dan uzaklaşmaz... Ancak değişimin devletten beklenmesini, son derece haklı ve meşru olmakla birlikte, siyaseten gerçekçi bulmuyor. Devletin insani kaygılar ve haklar bağlamında aklıselime çağrılmasını naif bir beklenti olarak değerlendiriyor. Çünkü basitçe söylemek gerekirse devlet böyle bir şey değil! Karşımızda sorunu yaratan, kasten besleyen ve çözümsüzlüğe iten bir devlet 'aklı' var. Çözüm devletin açıkça itiraf etmese de 'burnunu sürtmesini' gerektirmekte...
Burun sürtme olayının ille de bir tür aşağılama içermesi gerekmiyor. Nitekim devleti yönetenlerde yaşanacak olumlu yöndeki zihniyet dönüşümleri veya dünya konjonktürünün gizli veya açık teşviki bunu sağlayabilir. Nitekim bunların bugün geçerli olmadığını da söyleyemeyiz ve bu açıdan birinci demokrat yaklaşımın gerçekten de anlamı var. Ancak bu süreç belirsiz ve güvenilmez olmanın yanında, çözüm olasılığını da sorunu yaşamayan aktörün sorumluluğuna terk ediyor. Oysa durum açık: Çözümü asıl isteyen ve hak edenler tabii ki Kürtlerdir... Her gecikme onların hayatından çalınıyor. Dolayısıyla da çözüme gidişte asıl siyasi sorumluluk da Kürtlere düşüyor. Bunun anlamı taviz vermeleri, devletin suyuna gitmeleri değil, devleti çözüm noktasına getirecek siyaseti üretmeleridir.
Demokrat aydınların bir bölümü devleti sağduyuya davet etmekle doğru bir iş yapıyorlar. Ne var ki devletin bu konuda bir aciliyeti yok, çünkü sürenin uzamasının ürettiği bir maliyetle karşı karşıya değil. Hatta PKK'nın 'terörist' olduğuna ilişkin genişleyen bir işbirliği üretebilmesi, meseleyi daha da yüzeyselleştirebiliyor. Bu durumda devletin duyarsızlığının bir 'maliyetinin' olması lazım ve bunu Kürt siyasetinin üretmesi gerek.
Şimdi kritik soruya gelelim: PKK şiddeti artırırsa mı, yoksa bitirirse mi devletin 'maliyeti' ağırlaşır? Şiddet artarsa PKK 'terörist' olma yolunda tescillenir ve devletin meşruiyeti artar. Oysa şiddet biterse devlet psikolojik baskı altında kalır ve özgürlükleri vermeme nedeninin hiçbir meşruiyeti kalmaz. Aslında durum basit... Hâlâ 'cesur ve demokrat Kürtler' eşiğindeyiz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023