Etyen MAHÇUPYAN
Hepimiz rahatladık… WhatsApp veri paylaşımı ile ilgili gizlilik sözleşmesi değişikliğini şimdilik belirsiz bir tarihe ertelemiş. Gerçi sözleşme değişikliğinin Facebook’a teslim edilen veriler açısından bir farklılık yaratmayacağını öne sürmüşlerdi, ama kim inanır? Bir anda kişisel verilerimizin önemini idrak ettik. Yabancıların kan bankaları üzerinden ‘Türk kanını’ ele geçirip bozmaya çalışacaklarını düşünebilen bir toplum için son derece sıradan bir endişe.
İşin ilginç yanı, verilerimizin doğal olarak (işin mantığı gereği) paylaşılıyor olması gerektiğini bu denli yadırgamamız. Sonuçta birçok sosyal iletişim platformu bize bedava hizmet sunuyor. Bunun herhalde bir karşılığının olması, söz konusu şirketlerin para kazanması lazım. Onlar da platform üyelerini iş ve siyaset dünyasına sunuyorlar. Nitekim hem şirketler hem de siyasi oluşumlar bu platformlarda kendi reklamlarını yapıyor ya da kendi prestijlerini artıracak haberlere imza atıyorlar.
Hiçbirimiz bunlardan (çok miktarda oldukları dışında) şikayetçi değiliz… Hattâ itiraf edelim ki bize büyük bir kolaylık sağlıyorlar. Tam da ihtiyacımız olabilecek ürünleri ve tam da istediğimiz kalitede olanları bir anda karşımızda buluyoruz. Saatlerce aramaya ihtiyaç duymadan bilgi sahibi oluyoruz.
Ayrıca ideolojik bakışımızı doğrulayan, sosyal ve siyasal birçok konuda ne denli haklı olduğumuzu bize hissettiren haberleri de seviyoruz… Günümüz daha iyi geçiyor, kendimizden daha emin oluyoruz. Muhtemelen bağışıklık sistemimiz de daha iyi çalışıyor ve bizi örneğin koronaya da daha dirençli kılıyor…
Velhasıl sosyal medya platformlarının ‘bizi tanımasının’ apaçık yararları var. Bunlardan hiçbirimiz şikayetçi değiliz. Hayatımızı kolaylaştıran, özgüvenimizi artıran son derece faydalı bir buluş olduğunu teslim etmek zorundayız.
Şimdi kendinizi bu şirketlerin yerine koyun… İşinizi daha iyi yapmak, daha çok kazanmak, pazarınızı olabildiğince genişletmek ve aynı zamanda derinleştirmek istiyorsunuz. Ne yapmanız lazım? Tabii ki takipçilerinizi çok daha iyi, bütün özellikleriyle birlikte tanımaya çalışmak durumundasınız. Çünkü o zaman bu takipçilere çok daha iyi hizmet sunabilir ve böylece takipçilerin size olan bağlılığını artırırsınız.
Öte yandan takipçileri ne kadar iyi tanırsanız, iş ve siyaset dünyasına da daha etkin bir strateji izleme şansı vermiş olursunuz. İnsanlar boşa para harcamaz, daha verimli pazarlama ve propaganda kampanyaları üretebilir, mesajlarını ‘doğru’ (‘hedef’) kişilere yönlendirebilirler.
Velhasıl herkesin işine gelen, herkesin yararlandığı bir sistem bu… Kimse sosyal iletişim platformlarına üye olmaya ya da reklam vermeye zorlanmıyor. Ve de platformlar takipçilerini ne kadar derinlikli tanırsa, her iki tarafın da elde ettiği yarar artıyor.
Kısacası liberal ekonomi ve liberal siyaset perspektifinden ele alındığında, karşımızda kazan-kazan durumuna yol açan harika bir buluş var. Ancak modern dünyamızın henüz farkına vardığı küçük bir sorunla da karşı karşıyayız: Söz konusu sistemin bütün aktörleri sadece kendi çıkarlarının peşindeler; toplumsal etkilerine ilişkin bir sorumluluk taşımıyorlar.
Aslında bunun bir sorun olmaması lazım, çünkü teori ‘herkes kendi yararını maksimize ederse toplumsal yarar da maksimize olur’ diyor. Kendi yararı için başkalarının yararını engellemeye, onlara zarar vermeye çalışanları ise hukuk yoluyla cezalandırıyoruz.
Ne var ki bu sistem sosyal iletişim platformlarında işlemiyor. Çünkü bunlar kamusal bir iş yapmamakla birlikte kamusal alanı etkiliyor, değiştiriyor, hattâ bazen belirleyebiliyorlar. Basite indirgersek, bu platformlar bilgiyi manipüle etme kapasitesine ve yeniden biçimlendirilmiş bilgiyi bir ürüne çevirme imkanına sahipler.
Klasik medyadan farklı… Orada da reklam ve siyasi propaganda var, orada da herkes kendi meşrebine göre bir yayın organı izleyebiliyor. Ancak medya kendi tüketicisini sadece niceliksel olarak tanıyor. Oysa sosyal iletişim platformları kendi takipçilerini, yani tüketicilerini, niteliksel olarak tanıyor ve her birini kendi özellikleriyle tanımlayabiliyor.
Böylece kişiye özel, giderek benzer kişilere (aynı tüketim kalıplarına, psikolojik algılara ya da ideolojik şablonlara oturan gruplara) özel bilgi üretmek işlevsel hale geliyor. İşin ironisi şu: Bizler sosyal iletişim platformlarının bize sunduğu bilgiden ne denli memnunsak, bilin ki bu platformlar tarafından o kadar daha derinden tanınıyor ve ‘bilgilendiriliyoruz’.
Sonra bir gün bu platformların ‘bizim’ bilgilerimizi kaydedip kullandığını öğreniyor ve bunu kişisel haklarımıza aykırı buluyoruz! Sanki gündelik hayata dair kişisel bilgi ve görüşlerimizin kamusal bir önemi varmış gibi… Ne var ki, kişisel bilgilerin kamusal öneminin olmaması ayrı, tüm bu bilgiden hareketle yeni bir kamusal alan üretilmesinin mümkün hale gelmesi ayrı…
Bireysel haklar argümanını kullandığımız sürece kendimizi aldatmaya devam ederiz. Çünkü bilerek ya da bilmeyerek, ama kendi ‘rasyonel’ tercihimizle, (isterseniz, kendi ‘özgür irademizle’) kendimizi satışa sunan biziz… Ve bunun karşılığını da alıyoruz. Eğer liberal piyasa kuramından hareket edeceksek, kendimizi daha da kapsayıcı şekilde satışa sunmamız, fiyatımızı yükseltmemiz ve karşılığında bizi tatmin edecek daha fazla hizmet talep etmemiz lazım.
Bu nedenle, modern tasavvurun içinden bakıldığında, sosyal iletişim platformları konusunda ‘apaçık’ bir hukuki düzenleme zemini bulunmuyor. Bakışımızı kamusal alana ve onun işlevlerine çevirmemiz; kamusal alanın tek tek kişisel özgürlük alanlarından veya bireysel tercihlerden oluşmadığını, toplumsal kararları meşrulaştıran zemin olduğunu görmemiz lazım…
Kamusal alanın doğru çalışması için bilginin çeşitliliği, ulaşılabilirliği ve sınanabilirliğinin sağlanması yeterli olmayacaktır. Toplumsal karar sistematiğinin ‘yatay’ hale gelmesi, yani hayatın birlikte nasıl yaşanacağına dair birçok kararın daha küçük ölçeklerde alınması ve bu kararların ortak sorumluluk temelinde ilişkilendirilmesi lazım.
Dolayısıyla sosyal iletişim platformları da liberal ölçütleri aşan, cezalandırma sisteminden medet ummayan ve meseleyi söz konusu ortak sorumluluk kavramı etrafında temellendiren bir regülasyon sistemine muhtaç.
İsteyen kendisini satışa sunmaya, sosyal iletişim platformları da bu satışa sunulmuş insanları ambalajlayıp pazarlamaya devam edebilir. Zaten bunu engelleme ihtimali yok… Ama bu platformların sağlıklı bir iletişim ortamını gözeten ve bunun sorumluluğunu yüklenen bir akitle bağlanması ve akdin diğer yüzünde de toplumu yeniden tarif etmek üzere bir toplumsal tartışmanın yaşanması lazım.
Aksi halde, Trump twitlerini yasaklayıp giderek Trump’a benzemek ile, Trump twitlerini yasaklamanın meşruiyeti olmadığına inandığımız için Trump benzerlerinin toplumu hastalandırması arasında daha uzun süre kararsız kalırız…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023