Fehmi KORU
Yarın yeni yılın ilk günü. Yetmiş yılı bulan hayatımda ‘en kara’ denilmeyi herhalde fazlasıyla hak eden 2020 yılını geride bırakmış olacağız. 2021 yılı, umalım ki, geride bırakacağımızdan daha farklı olsun.
“İşte geldik gidiyoruz” diyebileceğim bir yaş grubundayım. Ya da 2020’nin yaygınlaştırdığı ifadeyle ‘riskli grup’ içerisinde yer alıyorum. Benim yaşımdaki insanlar eskiyen yılın büyük bölümünü resmen ‘kısıtlı’ olarak geçirdi.
‘Resmen’, yani devlet tarafından konuldu kısıtlamalar…
Çoğumuz için hafta sonları tam gün, diğer günler mesai dışında kullanılan evlerimiz, henüz bitmemiş olan yılda, 24 saatin neredeyse bütününün yaşandığı gerçek anlamda birer ‘yuva’ haline dönüştü diye sevinmeli miyiz?
Galiba bu sorunun herkes için farklı cevabı var.
Şahsen şikayetçi değilim. Kendimi meşgul edecek ve daha da önemlisi saatlerimi daha verimli değerlendirmeme yarayacak bir fırsat olarak görüyorum eve kapanmayı…
Fakat gençlerin durumu farklı.
2020 yılı gençlerin rüyalarını çaldı. Umutlarını yok etti. Gelecekle ilgili planlarını ellerinden aldı. Uzak-yakın çevreme bakarak şunu söyleyebilirim: Bugünün gençlerinin yerinde olmak istemezdim.
Ya çocuklar? Arkadaşlıklar kurma, toplumun parçası haline dönüşme, eğitilme yaşında olanlar bütün bunlardan mahrum bugün. Dört duvar arasına tıkılmış milyonlarca çocuk tanımadıkları bir dünyanın vatandaşları oldular. Bugünler geride bırakılıp şimdilerde ‘yeni normal’ diye adlandırılan günler geldiğinde, çocuklar kendilerini o yeni dünyaya nasıl uyarlayacaklar?
Bugünün çocukları yarının büyükleri olduğunda onların elinde şekillenecek dünyadan da endişeliyim ben.
Korkuyorum bile diyebilirim.
Gününün önemli bir bölümünü yerli-yabancı gazeteleri-dergileri okuyarak, yerli-yabancı kanalları izleyerek geçiren biri olarak, bazılarının beklentileri aksine, yarının bugünden daha iyi olmayacağını biliyorum.
Zihinlerimiz karma karışık. Bu karmaşıklıktan doğru dürüst bir şeylerin çıkması pek muhtemel görünmüyor.
Evet, 2020’nin özel şartları bütün dünyayı tek bir zemin haline getirdi, insanların birbirinden farkı bulunmadığını insanlara yeniden hatırlattı. Hatta ölümde zengin-fakir ayrımını da büyük çapta ortadan kaldırdı 2020. Endişede, korkuda eşitlendik.
Peki bende bu hisleri bırakan 2020, ülkelerinin sorumluluğunu omuzlarında taşıyan insanlar üzerinde benzer bir etki yaptı mı?
Yönetenler, yönetmeye talip olanlar bir ‘virüs’ ile sarsılan dünyamızın üzerlerimizde bıraktığı etkinin farkındalar mı?
Sanmıyorum.
Onların çoğu, ya günü kendileri için en az zararla kurtarma ya da gelişmeden zarar gören kadroların yerini alma telaşındalar.
Bir yıl önce neleri, hangi yüz ifadeleriyle üzerimize bocalamışlarsa bugünlerde de aynı şeyleri tekrarlamakla meşguller.
Virüs onlar üzerinde bir etki yapmadı. Ders bile çıkarmadılar.
Her yerde durum bu…
Zaten bu sebeple de 2021 için fazla bir beklenti içerisinde olamıyorum..
Çocuklar mahpusluktan, gençler umutsuzluktan kurtulana kadar bu böyle gidecek.
Tasavvufta, kendi sonlarına dönük beklentileri adına insanların ‘havf’ (endişe, korku) ile ‘reca’ (umut) arasında bulunduğu düşüncesi vardır. Bu bir denge durumu. 2020 yılı bu dengeyi ‘reca’ aleyhine bozdu.
2021’den beklentim, dengenin görüntüde kaybeden tarafının, umudu yeniden filizlendirecek biçimde –‘reca’ halinde- değiştirmesidir.
Çok bir şey istemediğimi sanıyorum.
Bu geceden başlayarak önümüzdeki üç gün ve geceyi mecburen evlerimize kapanarak geçireceğiz. Yeni bir yıla ilk kez yalıtılmışlığın üzerimize bindirdiği bir ruh haliyle giriliyor.
Bitirirken…
Her gün bana yeni bir şeyler üzerinde düşünmek ve her gün düşündüklerimi kağıda dökerek sizlerle paylaşmak imkanı sundu 2020; şahsım adına sizlere ve 2020’ye böyle bir borcum olduğunu da hissediyorum.
Benim bugünle ilgili tesellim bu.
Sizlere de kendiniz için küçük de olsa böyle teselliler bulmanızı tavsiye ederim.
2021 yeni umutların yeşerdiği bir yıl olsun.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025