Ferhat KENTEL
Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan beri başarıdan başarıya koşuyor. Bütün bu süre boyunca hapse girmeler, partisini kapatma davaları, "Ergenekon"lar, "Balyoz"lar, bugün etrafında fır dönen jöleli aparaçiklerin de dahil olduğu kesimler tarafından kendisine ve partisine yönelik yıpratma kampanyaları ve daha başka türlü çeşitli badireler atlattı.
Bütün bu değişik fırsatlarda gösterdiği gibi Başbakan hep "tecrübeli, sağlam politikacı" olarak dikkat çekti. Ne yaparsa, nasıl etki yaratacağını biliyordu. "Hizmet etmek" üzere yola çıktığı zamanlardan bu yana, parti içi ve partiler arası pazarlıklarda çok tecrübe kazandı. "Siyaset" onun o kadar iyi bildiği bir meslek ki, rakiplerini bazen tam da bu hattan aşağılıyor, dalgasını geçiyor; "siyasetten anlamadıkları" için... Kendisi ya da etrafında dönen bazıları da mesela rakiplerini kastederek "Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda belli olmaz ters köşeye yatırırız" gibi ya da 23 Nisan Ermenilere taziye mesajı için "Erdoğan diasporaya gol attı" gibi futbol terimleriyle "siyasetten ne anladıklarını" gösteriyorlar.
Dolayısıyla, siyasete girdiğinden beri hep "yenen"; ailesi, çevresi ve kendisini tutan aparaçiklerle birlikte hep "kazanan" Erdoğan, son yerel seçimlerde çok daha net görüldüğü üzere, bugün AKP'yi gölgede bırakan ve onu neredeyse tek başına taşıyan bir karakter olarak belirginleşiyor.
Kuşkusuz, Erdoğan'ı Türkiye'deki gerçek bir toplumsal hareket olarak İslami hareketten, bu hareketin şimdiye kadar gelmiş en güçlü türevlerinden biri olan AKP'den, AKP'nin yarattığı yeni güç dengelerinden bağımsız düşünmek mümkün değil. Ancak zaman içinde AKP'nin tabanının orta sınıflaşması ve İslami hareketin yoğun kimlik özelliğini yitirmesiyle birlikte, farklı bileşenleri bir arada tutan şey, partinin ideolojisi değil; Erdoğan'ın bizzat kişiliği oldu.
Son seçimlerde de bunu net olarak gördük. Seçmenler bir yanda "Erdoğan'ı yedirmeyizciler", diğer yanda bütün kötülüklerin kaynağı olarak Erdoğan'ı görenler şeklinde bölündü.
Erdoğan'dan nefret edenler onu "diktatörlükle" özdeşleştirdiler. Öte yandan onun gücüne adeta tapan, onu eleştirmekten ve ondan fırça yemekten korkan parti içi kurmayları, danışmanları, seçim kampanyası yürüten reklamcıları Erdoğan'ın kişiliğini alabildiğine öne çıkardılar. Ve Erdoğan'ın buna uygun kişiliği hiçbir sorun çıkarmadı. Bütün mesajları Erdoğan verdi; bütün okları Erdoğan karşıladı. Erdoğan adeta savaş meydanında en önde savaşan, yaralar alan, ama yaralarını eliyle bastırıp düşmanla çala kılıç savaşmaya devam eden bir kahraman olarak inşa edildi.
Geçen yüzyılın gerilimlerini, travmalarını, bastırılmışlıklarını gırtlağına kadar yaşayan, şimdiye kadar Atatürk'le yatıp kalkmış toplumun büyük kesimi için, güven veren böylesine bir kahramanla özdeşleşmek; Atatürk için yanıp tutuşan ağlayan kitlelerin yaşadığı topraklarda Erdoğan için yanıp tutuşmak çok zor olmadı.
Erdoğan diktatör değil; faşist de değil; ama etrafında oluşmuş olan muhteşem bir "kutsallık", hatta memleketimiz topraklarında bol miktarda rastlanabileceği gibi "mehdilik" yakıştırmaları bile var.
Parti merkezinden dış halkalara doğru geçildikçe, organik aydınlar aracılığıyla da güçlendirilen, "bu kutsal kişi ne yaparsa doğru yapar" ya da "yaptığı her şeyin bir hikmeti vardır" gibi meşrulaştırıcı söylemlerle, Erdoğan bir "kişi kültü" olarak Türk siyasetinde 2. Atatürk konumuna yerleşti.
Dolayısıyla bir zamanlar "eskiyen" Osmanlı rejimini yıkma adına yeni totaliter travmatik Türkiye'yi kuran bir "devrimci hareket" ve o hareketi temsil eden kişi kültü olarak Atatürkçülük gibi, bugün artık, eskimiş "yeni Türkiye"yi yıkma iddiasında yeni bir kutsal siyasi akımımız var: "Erdoğancılık"...
Ama bu "yenilik" getirenlerin ortak yönünü unutmamak gerekiyor: ne Atatürk Osmanlı padişahlarından tam olarak kopmuş bir şahsiyet idi; ne de Erdoğan Atatürk'ten...
Ferhat Kentel
(BasNews)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020