Ferhat KENTEL
Katalunya bölgesinde evlerin pencerelerinde, balkonlarında her taraf açık sarı ve açık kırmızı şeritlerden oluşan Katalan bayrakları dolu. Katalan şehirlerinden Roses’te bir apartmanda gördüğümden başka tek bir tane bile İspanyol bayrağı (koyu sarı ve koyu kırmızı) görmedim. Aynı apartmanda en az üç tane de Katalan bayrağı sarkıyordu pencerelerden. Katalan ülkesinde İspanyol milliyetçiliği yapmak... O İspanyol bayrağının sahibi sağlam milliyetçi olmalı!
Başşehri Barselona olan bu “ülke” kendi başına bir bütün. Hayatın her alanında işler gayet güzel gidiyor. Ve İspanya sınırları içinde bir “özerk” bölge olan Katalunya’da –en azından görünürde- İspanya’nın pek bir esamisi okunmuyor. Hatta öyle ki, yıllar önce olimpiyatları düzenlediği zaman şehir reklamını -gene İspanya’nın adını bile anmadan- “Bir Avrupa Şehri” olarak yapmıştı.
Tabii, Barselona aynı zamanda dünyaca ünlü bir futbol markası. Adeta Katalunya’nın başarılarının sembolü...
Yarın öbür gün Katalunya İspanya’da tamamen kopar mı, şimdilik kestirmek çok kolay değil; ama en azından olmayacak bir şey gibi görünmüyor. Ve şunu da söylemek lazım: eğer öyle bir şey olursa dünyanın sonu gelmeyecek.
Ve Katalunya’ya bakınca, insanın Kürdistan’ı düşünmemesi mümkün değil. Tabii her iki ülkenin durumu çok benzemiyor. Her şeyden önce Katalunya İspanya’nın neredeyse en zengin bölgesi ve kalkınmışlık, gelişmişlik söylemlerinde neredeyse İspanyolları hafiften aşağılayan bir taraf bile var.
Daha önce biraz değinmiştim; “teorik olarak” düşününce bağımsız devletlerin, bir “ulus” adı altındaki bağımsız devletlerin hiç bir anlamı yok. Çünkü mantığı zaten tamamen bir toprak parçası üzerindeki iktidar ilişkilerinin oluşturduğu hiyerarşiye uygun bir kurgu. Tabii ki işin içinde kavmiyetçilikler, eskiden gelen aşiret, ırk, etnisite, din vb. referanslar var ama ulus-devlet esas olarak modern kapitalizmin ürünü ve onun yönetici-hakim sınıfı burjuvazinin damgasını taşıyor.
Unutmayalım: “ulusal kimlik” denilen bir araya gelme şekli “etnik” temelde oldu. Etnik kimliğin şişirilip “millilik” mertebesine yükseltilip, kahramanlık, üstünlük vs. özellikler atfedilmesi de sözünü ettiğimiz modern zamanlarda oldu.
Gene basit düşünelim: etnik kimlik insanların sadece ama sadece bir özelliğidir. Oysa insanı insan yapan özellikler arasında din, cinsiyet, kültür, bölge gibi çok çeşitli referans ve anlam dünyası vardır. Kaldı ki, etnik kimlik de sabit değildir. Göçler ve farklı kökenlerin evlilikleri nedeniyle sürekli olarak melezleşme halindeyiz. Dolayısıyla “kuracağımız birlik din temelli olsun” diyen bir irade beyanı da gayet meşrudur. Ve her halükarda kurulacak birliktelikler insanın sadece “bir” özelliğini almak zorunda kalacak; diğer özelliklerimizi paylaştığımız bir çok insanla aynı birliktelik altında bulunamayacağız demektir.
Bütün bunlar “teorik”; ama “pratik” çok farklı bir durum arzediyor.
Şimdiye kadar ulus-devletleri kuranların ve bunu tabii ki modern kapitalist sanayi toplumunun çıkar ilişkileri içinde yapanların çok büyük çoğunluğu her zaman için bir ırkı, bir etnik grubu öne çıkardılar. “Hakim” hale getirilen bu etnik grup diğerlerinin aleyhine işledi; diğer etnik gruplar açıkça unutturuldu; aşağılandı. Yani diğer insanlar kendi varlıklarını –en azından bir özellikleri bakımından- eksiltilmiş olarak yaşadılar.
İşte şimdi bu “eksiltilmiş” insan grupları dünyanın hemen her yerinde tamamlanmak istiyorlar. Ve bu konuda onları eksiltmiş olanların hiçbir söz söyleme hakları yok.
“Ortak tek bir dilin gerekliliği”, “rasyonalite” falan gibi şık lafların da pek bir açıklayıcılığı yok.
Ama tabii ki şu açık; birileri benden ayrılmak istediklerinde benim söyleyecek hiçbir şeyim olmasa da, bu içimin burkulmayacağı anlamına gelmez. Çünkü –biraz bencilce ama- kopmak demek “benden (ya da kalanlardan) bir şeyler kopması” demek.
(BasHaber Gazetesi)
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020