Ferhat KENTEL
Kobanê ve Türkiye’nin Kobanê ile ilgili resmi politikalarına ilişkin olarak en çok kafama takılan meselelerden biri şu meşhur soydaşlık meselesi... Hani Azerbaycan ve Türkiye’nin “tek millet-iki devlet” olduğu söylenir... Sanki Türkiye’de sadece Türklerin yaşadığı varsayılarak... Aslında memleket sınırları dışında yaşayan akrabalar arasında sadece Azerilerle özdeşlik kurmak Türk ulusal kimliği üzerine anlatılanların ne kadar palavra olduğunu açığa çıkarıyor. Çünkü resmi dilimizde Türkiye’de yaşayan herkesin etnik ötesi bir üst kimliğe sahip olduğunu söylemek basit bir ciladan başka bir şey değildir. Bu cila tabii ki, ezilmiş olan etnik kimliklerin konuşmasını engellemek ve onları sürekli bir sessizliğe mahkum etmek için ve Türk etnisitesine ya da Türkleşmiş, uysallaşmış etnik gruplara kolay gerekçe üretir ve dolayısıyla çeşitli zamanlarda ideolojik olarak işe yarar, işlev görür.
Eğer “tek millet iki devlet” benzeri retorikler kullanılacaksa, benzer bir mantığı Kürdler (ya da Araplar, Çerkesler, Ermeniler vb.) için de kullanmak ve “tek millet dört devlet” metaforunu kullanmak gerekir. Yani “Türkiye, Suriye, Irak ve İran adlı devletlerin altında yaşayan Kürdler ve Türkiye’de yaşayan Türkler soydaştır” demek gerekir.
Eğer “büyük devlet politikası”, “Biz PYD’ye, şunu yapın, bunu yapın dedik; ama onlar bizim sözümüzü dinlemediler; şimdi de kendi hatalarının bedelini ödüyorlar” minvalinde üstten bakan, her şeyi bilen “ağabey” pozisyonundan konuşmaya devam ediyorsa, büyük devlet falan değildir. Etik ve ahlak gibi yol gösterici çerçevelerle, faziletle bakan ve hisseden değil; çıkarlarla, korkularla, hesap-kitapla hareket eden, gücünü maksimize etmeye çalışan herhangi bir devlettir.
Adeta bir zamanların Mad Max filmlerinden çıkmış, 3. Dünya Savaşı’nın ertesinde hayatta kalabilen başıboş çetelere benzeyen, değerler diye bir şey tanımadan her türlü ahlaksızlığı yapabilen, adeta dünyayı İslam’dan nefret ettirmek için Frankenstein tarzıyla üretilip, ortaya salınarak dehşet ve korku saçan bir IŞİD çetesiyle, kendi toprağını savunan bir halkı ve onun örgütünü aynı kefeye koymanız mümkün mü?
Türklerin soydaşlık, fazilet, yardım vb. meselelerini bir kenara bırakalım; Türkiye adlı topraklarda yaşayan Kürdlerin sokaklara inip ölmekte olan kardeşleriyle dayanışmaya girmelerini, dayanışmaya çağırmalarını IŞİD’çilerin yaptıklarıyla bir tutmak mümkün mü?
Tabii ki cankurtaranı yakan adam provokatörden başka bir şey değil. Peki sokaklara panik halinde çıkan insanları anlamak yerine o provokatörün fiilini manşete, başköşeye çıkarmak; bütün memleketi Kürdlere karşı hazırlamak barış sürecine ne kadar katkı sağlayacak? Polisin sağına soluna sığınıp, bir zamanlar Gezicilerin peşine düşenler gibi, Kürd avına çıkan hezeyanlı, “hassas vatandaşlara” söylenecek hiçbir şey yok mu?
“IŞİD’den kaçan sığınmacılar arasında 1915 Ermeni tehcirinden gönderilenlerin sülalesinden gelenler var mı?” diye Meclis’te soru soran ve bu olasılıktan ciddi ciddi korkan bir milletvekilinin zihni nasıl bir zihindir?
Kendi memleketinde yaşayan Ermenileri zerre kadar görmeyip, uysal, ezberci zihinler ve bedenler üreten torna tezgahından başka bir işe yaramayan üniversitelerde Ermenilere düşmanlığı tahrik eden afiş yarışmaları düzenleyenlerin kafasındaki vatandaşlık ne mene bir şeydir?
Türkiye’nin barışa ihtiyacı var ve bu barışın yolu Kobanê’den, Kobanê’dekileri düşünmekten, onların buradaki akrabalarını/akrabalarımızı düşmanlaştırmamaktan geçiyor.
Oysa tepeden tırnağa ırkçılığın şu veya bu versiyonuna, şu veya bu dozda bulaşmış vaziyetteyiz. Eğer bu ırkçılıktan sıyrılamazsak, “barış süreci” koskoca bir hayal kırıklığı olacak ve bunun müsebbibi sokaklara inen “günah keçileri” olmayacak. Elinde her türlü silah, medya, ordu, polis, ideolojik aygıt olan bir devlet olacak. (BasHaber Gazetesi)
http://basnews.com/tr/Article/Details/Koban--ve-irkcilik/1419
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Hüsran Yaşayanlar İçin Yaşasın Düşman!
9.07.2024 - “Min selamûn kalben li Filistin!”
16.04.2024 - Ayasofya’dan Ram tapınağına ihtişam ve erkeklik
5.02.2024 - Siyaset asla sadece siyaset değildir
12.07.2023 - Özgürlük mücadelesi ve devlet tapıncı…
24.01.2023 - Bağlılık savaşında duyguları yaratmak
26.11.2021 - 2021’de sivil toplumu yeniden düşünmek
2.05.2021 - İrrasyonel çağ – duygusal aidiyetler
16.04.2021 - Erkeklik ve din
10.10.2020 - On yıl sonra “yetmez ama evet”
9.09.2020
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































efsane mytos
başlıkla içeriğin ne alakası anlamdım ama tespitler fena değil
emrullah akbulat
Dilerim okumayı sevenler kaçırmaz okurlar.Elinize yüreğinize sağlık..