Ferhat KENTEL
Cumhurbaşkanımızdan Suriyelilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul edileceğini öğrendik.
Önceleri onları korkunç kötü niyetli Batı’ya satmaya çalışmıştık, “üzerinize salarız bak!” gibi ufak yollu tehditler de savurmuştuk ama anlaşılan uluslararası reel politikanın çıplak “milli çıkarlar dünyası”nda hesaplar değişti ve çok taraflı (ABD, Rusya, Suriye, İsrail vb.) yapılan pazarlıklar sonunda, birilerine Suriyelilerin dönmeyecekleri garantisi de verilmiş oldu. Ya da birileri (Esad?) istemediler onları.
Neyse hayırlı olsun! Nüfus nüfustur; fazlası göz çıkarmaz. 'Nüfusumuz daha da artacak ve bir kere daha çok güçlü olacağız!' diyerek kendimizi avutabiliriz.
Ya da...
Ulus-devletin bencilliğini aşmak
Kendimizi avutmak yerine, ortalıkta dolaşan söylemlerin ötesinde biraz daha etraflıca düşünürsek, oldukça önemli bir kararla karşı karşıya olduğumuz anlaşılır.
Başkan babanın kararının arkasındaki hesapları da bir kenara bırakalım; benim onları tam olarak bilme imkanım yok.
Görünenden başlayalım... Türkiye’de yaşayan Suriyelilere asgari insani görevleri yerine getirmek, insanca bir davranıştır. Savaştan heba olmuş bir toplumun yaralarını sarmak da insanlığın asgari koşuludur.
Yani ulus-devletin ezberlerine sığınmaya gerek yok; sermayenin sınır ve ulus tanımadığı bir dünyada insanları sınırlarla tanımlamak sadece abestir.
Almanya’da yaşayan Türklerin Alman vatandaşı olması ne kadar normalse, o topraklarda, o ülkenin yerel ve genel tüm vatandaşlık haklarından yararlanması ne kadar normalse, Suriyelilerin de Türkiye’de hak sahibi olması normaldir. “Bu topraklar için toprağa düşmüş atalarımız” ya da “bu vatan için çalışmış olmak” gerekçeleri duygusal olarak tatmin eder ama kimin, hangi topraklar için düştüğünün ve bugün kimlere borçlu olduğumuzun hesabı afakidir; yapılamaz. Çanakkale savaşı sırasında Suriye, Irak vs. henüz Osmanlı topraklarına dahildi... Yani oralardan gelip “bu topraklar için” savaşanlar da vardı...
Yani her halükarda, “milli çıkarlar” görünümü arkasına saklanmış ve rüzgara göre (güç ilişkilerine göre) değişen Türk dış politikasının bu tür kararları içinde tabii ki özenle korumamız gereken bir insani boyut var.
İyiliğin örtemediği çıkarlar
Ancak, ne yazık ki, meselenin içinde başka bir hesap-kitap olduğuna dair de kuvvetli emareler var. “Suriyeliler arasında bulunan doktor, avukat ve mühendis gibi kalifiye elemanlardan yararlanalım” minvalindeki gerekçe, “iyilik yapan Türkiye” imajını bir anda darmadağın ediyor.
Öte yandan, Haberdar yazarlarından (Said Sefa, Sezin Öney) öğrendiğim kadarıyla, bütün Suriyelilerin hepsinin vatandaşlığa alınmayacağına dair de işaretler var. Bu, yukarıda sözünü ettiğimiz ve insaniyet görüntüsünün arkasından sızan “çıkarcı” niyetlere bağlı olarak, büyük ve yeni Türkiye idealine hizmet edecek şekilde, sadece doktor, mühendis gibi kalifiye elemanları mı içerecek? Yoksa, ortalıkta kalırlarsa savaş suçlusu olabilecek ve “konuşurlarsa yer yerinden oynayacak” kadar tehlikeli olabilecek Suriyeli IŞİD’çi elemanları mı kapsayacak? Ve onlara bir anlamda sus payı mı verilecek?
Kolaylıkla galeyana gelebilen hassas halk kesimleri
Bu arada ana muhalefet partisinden tepkiler geliyor. Ekonomik yorumlar yapmışlar... Çok sıradan bir ırkçılığın argümanlarını kullanarak...Bu argümanlar Avrupa’daki ortalama alt-orta sınıf insanların Müslümanlara, Türklere duyduğu tepkilerde dile gelenlerden farklı değil. Kapitalizmin girift ilişkilerini anlatmak, ucuz işgücü ve para peşinde koşan “yerli” işverenleri suçlamak yerine, çok daha basit açıklamalara sarılmaya dayanan kolaycı ve ucuz politika... Yani ırkçı partilerin saflarını güçlendiren, oy oranlarını arttıran politika epey bir zamandır bizim ülkemizde de pek revaçta (epey kalkınmış Avrupalı ülkeler gibi olmuşuz sanki!).
Bu tür tepkiler yukarıda değindiğim ulus-devletin doğal sonuçlarından besleniyor. Ezberlenen sınırları, düne kadar bir arada yaşayan halklar arasına dikilen suni bariyerleri “doğal” ve “esas” kabul eden bir zihniyetin tezahürleri... Türkiye’de yaşayan Arap ve Kürtler ile adı “Suriyeli” ve “Iraklı” konmuş Araplarla; gene “Suriyeli” ve “Iraklı” olmuş Kürtlerle “yabancı” ülke vatandaşı gibi olmayı öğreten bir sürecin sonuçları...
Ama bu Avrupalı orta sınıf ırkçı tepkilerini andıran bu tepkilerden daha da bariz ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir ruh hali dolaşıyor ortalıkta...
Kutuplaşmaktan başka bir şey öğretmemiş ve düşmanlarla var olan Türk eğitim sistemi ve siyasetinde tabii ki Suriyelilere de düşman sıfatının yapıştırılmaması düşünülemezdi... Bir zamanlar Ermenilere, Rumlara ait işyerlerini yağmalayan, daha sonra Alevilerin sığındıkları otelleri, kızlara laf attığı gerekçesiyle Romanların evlerini, Kürtlere ait kitapçıları yakan hassas milliyetçi damar, en lümpen ağızlar vasıtasıyla, Suriyelileri de cezalandırmak konusunda elinden geleni arkasına koymayacağını ilan ediyor.
Sayıları üç milyonu bulan bir mülteci kitle içinde her türlü hırsızın ya da katilin olması tabii ki kaçınılmaz. Ancak o katiller ya da hırsızların nezdinde tüm Suriyelilerekarşı nefret dilinin bu kadar kolay zemin bulması da herhalde son yıllarda yaşadığımız, devletin en tepesinden bol miktarda beslenen öfke ve nefret dilinden bağımsız olmasa gerek. Bütün başımıza gelen belaların sorumlusu olarak, ezberden komplo teorileri eşliğinde toplumun farklı kesimlerine savaş açmanın maliyetlerini herhalde Suriyeliler konusunda da görüyoruz.
Öyle anlaşılıyor ki, bir kere daha, gene ve defaten ve de dışarıdan kendi iç kavgalarımız için malzeme devşiriyoruz. Yani “Suriyeliler meselesi” sadece Suriyeliler meselesi değil; söz konusu olan en sıradan bir Türk meselesi...
Yani bu toplumun hem kendine hem de başkalarına karşı kırılmış olan güveni, başkalarının yarattığı tedirginlik ve korku Suriyeliler vesilesiyle bir kere daha depreşiyor.
Yalan söylemeden güven inşa etmek
Ancak, öte yandan, ulus-devletin ezberleri, ortalama ekonomik meselelere bağlı sıradan ırkçılık gibi meselelerin ötesinde, Türkiye’de yaşayan insanların çok önemli bir bölümü (parti aidiyetlerinden bağımsız olarak) vatandaşlık alacak Suriyelilerden ciddi riskler gelebileceği korkusunu taşıyor.
Mesela “iyilik-çıkar-hesap-kitap” meselelerinin arasında, Suriye’den “kurtarılacak” savaşkan elemanların, Türk patronlar için fabrikalarda ucuz işgücü olarak değil ama “güvenlik” hesapları için Türkiye’de ucuza istihdam edilmesi ve Suriye’deki iç savaşın ithal edilmesi riski gibi...
Bu korkuya karşı “korkmayın canım!” demenin hiçbir anlamı yok... Alınan kararlar konusunda topluma yalan söylememek gerekiyor... Yalan söylenmediği konusunda sadece yeminli taraftarları değil; bütün vatandaşları ikna etmek ve toplumda güveni yeniden tesis etmek gerekiyor.
Not: "Ben gazeteciyim"
Memleketimizde gazetecilik yapmak başlı başına bir kahramanlık ve taktikler savaşı haline geldi. Gazeteler kapandı, TV kanalları karartıldı, gazeteciler tutuklandı... Devletin-hükümetin hoşuna gitmeyen gerçekler ya da yorumlar kamuoyuna ancak bir yerlerden “sızarak” ulaşabiliyor. Alternatif düşüncenin boğulmaya çalışıldığı bir ortamda, kamusal alan “tek ses”le şekillendirilmeye çalışılıyor. İşte totaliter ülke manzaraları sunan bu pratiklere karşı bir araya gelen gazeteciler, "Ben gazeteciyim" adıyla bir inisiyatif başlatma kararı almış...
Evet, iyi gazetecilik, kötü gazetecilik vardır ama gazetecilik suç değildir; bu nedenle “Ben de gazeteciyim” diyorum...
FERHAT KENTEL / HABERDAR
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020