Gökçer Tahincioğlu
Yalçın Özbey-Abdi İpekçi
Gölgede kalmış, küçücük haberler: Abdi İpekçi cinayetinde adı geçen Yalçın Özbey, İstanbul Arnavutköy’de hayatını kaybetti…
Bütün bu isimleri anlamsız bularak, haberleri okumak bile istemeyen, saçma sapan tetikçilerden kahraman yaratmaya hevesli bir kuşak…
Başına gelenlerden neredeyse uyuşmuş, kolunu kaldırmak istemeyen, haberlere şöyle bir göz atıp görmezden gelen, sadece kendi görüşlerinin sloganlarını duymak isteyen önceki kuşaklar…
Hepimizi bu hale getiren bir iklim var. Hepimizi alıştıran, hepimize unutturan, ne olsa doğal karşılamamıza yol açan bir iklim.
Ömür boyu cezaevinden çıkmaması gerekirken İstanbul’da yatağında huzurla ölen Yalçın Özbey, işte bu iklimin yetiştirdiği karanlık bir tetikçidir.
***
Oysa hiçbirimiz, 1 Şubat 1979’da öldürülen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’yi unutmak, geride bırakmak gibi bir hakka ve lükse sahip değiliz.
İsimlerin kutsallığı değil mesele… 12 Eylül’ün taşlarını döşeyen bu cinayetleri unutursak, darbenin taşlarını döşediği zulüm ortamını unutursak, bugünün kutsal güvenlikçi paradigmalarını anlamamız da mümkün değil.
***
Özbey’in dahil olduğu, Susurluk’la varlığa açığa çıkan, devlet beslemesi çetenin tadı aslında reisleri Abdullah Çatlı’nın, 1996’da Susurluk kazasında ölmesiyle kaçtı.
Devlet, yeni bir düzene geçme kararı almıştı ve eski bazı isimleri tasfiye edebilmek için bazı çeteleri harcamak yapabileceği en iyi işti.
Ancak harcamanın da bir sınırı var. Çetenin içinden çekip kurtarman gerekenler var. Bugünkü düzen için gerekli isimler var. Onlar buruk kudretleriyle, mahkemelerden beraat kararları alarak varlıklarını sürdürüyor. Yalçın Özbey’in yatağında huzurla ölebilmesinin nedeni de bu isimler.
***
Abdi İpekçi cinayetinin tetikçisi, daha sonra Papa’yı da vuran Mehmet Ali Ağca, yakalandıktan sonra, suç ortağı Yalçın Özbey’in ismini hemen vermedi. İsmini vermek için yurtdışına kaçmasını bekledi. Ardından tetiği çeken isim olarak Özbey’in ismini verdi. Ağca’yı tanıyanlar, bu numaralarını da iyi biliyor elbette. Sonrasında Papa suikastında iş birliği yapacak kadar yakın çalıştığı birinin ismini, kaçtıktan sonra vermesi boşa değil.
***
Özbey, 1983’te, Almanya’da çalıştığı lokalde gözaltına alındı ve sadece iki ay sonra serbest kaldı. Uzun yıllar Belçika’da yaşadı. Cinayetlerdeki, Papa suikastındaki gerçek sorumluluğu hiçbir zaman açığa çıkmadı.
1998’de yurtdışında verdiği bir ifadede, nasıl dışarıda kaldığını, nasıl yaşadığını şu garip cümlelerle anlattı:
“Almanya’ya gelmeyen önce ‘Bozkurt’ örgütünün aktif bir üyesiydim. Ağca, okul ve ev arkadaşımdı. Artık aktif bir Bozkurt üyesi değilim. Ama bu konudaki ideolojim değişmedi. 1983'ten beri toplantılarına katılmadım. İltica talebinde bulunmam nedeniyle iade edilmedim. 1984'te evrak sahtekarlığından mahkemeye çıktım. 1985'te ise çeşitli suçlardan dolayı Almanya'da 15 ay hapis yattım. 1987'de hırsızlıktan 7 yıl hapse mahkûm edildim. 1993'te Bochum Cezaevi'nden tahliye oldum. Maddi durumumu iyileştirmek için yasadışı ticaretler yapan kişilerle temas kurdum. Çünkü soygun ve gasp suçlarını işlemek için oldukça yaşlıydım.”
Elbette ifadesinde defalarca uyuşturucu yakalattığını, bu yüzden hapis yattığını da söylemedi. Ağca nedeniyle ise Türkiye’de hiç yargılanamadı ve hapis yatmadı.
***
Özbey 2009 yılında sessizce Türkiye’ye geldi ve memleketi Malatya’da 99 yaşındaki babasını ve annesini ziyaret etti. Ne büyük talih değil mi? Hem yaptıklarına rağmen suç ortakların Çatlılar gibi kahraman olarak anılacaksın hem yurtdışında olmadık suçlara karışacaksın hem huzurla memleketine döneceksin.
O tarihte, İpekçi cinayetini ne kadar küçümsediğini ise Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada şöyle anlattı:
“Bana hep bu saçma soruyu soruyorlar ve soracaklar. O dönemde sağ-sol ayırımı yapmadan bir vatan uğruna binlerce insan yaşamını yitirdi. Akademisyenden öğrencisine kadar çok kişi katledildi. Neden ve niçin? 30 senedir bu konuya değinilmedi. Abdi İpekçi medyanın değerli bir mensubu olabilir, can candır. Neden tek taraflı değerlendirme yapılıyor? Abdi İpekçi bir kader kurbanı. Ona suikast sıradan bir eylemdi. O zamanlar Ülkücü yazarlar da öldürülüyordu. Abdi İpekçi cinayetinin neden bu kadar büyütüldüğünü anlamıyorum. O, takdir ettiğim bir sosyal demokrattı. Kader.”
Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979'da evinin bulunduğu sokakta öldürüldü
Gelelim en önemli noktaya.
Özbey, Almanya’da, 1995 yılında, iki MİT mensubuna saatlerce açıklama yaptı. Susurluk skandalı patlamadan, bütün suçlarla ilgili bilgisi vardı.
Bu ifadenin getirilmesini suç ortağı Oral Çelik’i İpekçi cinayeti nedeniyle yargılayan İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi istemişti. Mahkeme, 1999’da ifadeleri önce emniyetten, sonra MİT’ten istedi. Mahkemeye emniyetten, konuyla ilgisi bulunmayan bir dosya gönderildi. Bir süre sonra sorguya katıldığı söylenen Emniyet Genel Müdürlüğü İrtibat Görevlisi Nail Aydın tanık olarak dinlendi. Aydın, sorgu sırasında MİT’çilerle Özbey’in yanına girmediğini kaydetti. MİT’ten, tutanaklarının imha edildiği söylenen görüşmeyi yapan iki MİT’çi de mahkemede tanık olarak verdikleri ifadede, İpekçi cinayetiyle ilgili söylenenleri anımsamadıklarını belirtti.
***
Dava delil yetersizliğinden düştükten sonra mahkemeye nereden gönderildiği belli olmayan kapalı zarf içinde bazı görüşme tutanakları geldi. Bunların görüşmeye ilişkin olduğu emniyetçe saptandı, ancak MİT’in “imha ettik” açıklamasını sürdürmesi nedeniyle doğrulaması yapılamadı. Varlığı ve doğruluğu bile tartışma konusu olan ifadelerin önemli bir kısmı dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın talimatıyla başlatılan soruşturmanın müfettiş raporuna girdi.
***
Bu nedenle tutanaklarda “1995’te Almanya Narl Narkotik Şube Müdürlüğü’nde Yalçın Özbey ile yapılan görüşmenin band tapesi” başlıklı sorgu tutanağının üzerinde “Başmüfettiş ....’nin talebi üzerine tasdiklenmiştir. 26/06/1999” ifadesi yer aldı.
PKK ve ülkücülerin uyuşturucu bağlantılarına ilişkin bilgilerin yer aldığı tutanakların soru sorulmaksızın Özbey’in “Samimi olarak söylüyorum” cümlesiyle başlaması, görüşmenin tutanağa yansıyanlarla sınırlı olmadığını, önemli bilgilerin yer aldığı büyük bölümünün hâlâ açığa çıkmadığını ortaya koydu. Ancak açığa çıkarılamayan bölüm için hiçbir adım atılmadı.
Mehmet Ali Ağca-Yalçın Özbey
Görüşmede Özbey, sorulara özetle şu yanıtları verdi:
“Ağca’nın amacı Carlos gibi bir adam olmak. Sadece o kadar. Cezaevinde büyük bir tokat attı Hacı Çapan’a. 90 kilo malının üstüne oturdu. Etrafında bir sürü insan vardı. İşte o zaman o olaya toplanmışlardı. Mehmet Şener, Oral, Abdullah Çatlı ve diğerleri. Belli bir güç oluşturmak için bir fanteziden başka bir şey değildi.
İpekçi konusunda mesela Mehmet Şener’in ufak bir fonksiyonu oldu. İpekçi meselesi çok ayrıntı. Herkes kafadan fantezi yaratıyor. Ben gerekirse Türkiye’ye gelirim. Papa işi öyle, işi bilen uzmanlar bana sorar ben cevaplarım. Şimdi araba tamam, araba benim arabamdı. Ağca kaçırıldığında fakat ben arabayı Mehmet Şener’e borçlanmıştım. O beni tezgâha getirdi. Arabayı ona verdim. O araba sonradan bu hadiselerde kullanıldı.
Demirel hükümetleri af çıkarttı. Ben gittim Kırşehir’de imtihana girdim. O arada da Ağca kaçırıldı. Kaçarken de benim arabam kullanıldı. Hedefte aslında Doğu Perinçek, Uğur Mumcu vardı ama uyanık, tedbirli insanlardı.
***
İpekçi olayında bilgiyi alan, istihbaratı yapan Ağca’ydı. Kendisi belirledi. Yavuz da arabayı kullanmıştı. Önce camdan ateş ediyor, sonra yürüyor öbür taraftan tekrar ateş ediyor. Mehmet Şener tip bir insandır. Mehmet Ali’nin eyleminden faydalanıp kariyer yapmak istiyordu. Hatta bir gün oturduk ‘başımıza bir iş gelirse bunun çırasını yakalım’ dedik. Mehmet Ali de yakalanınca ilk onun adını verdi. Mehmet Ali tam psikopat. Türkiye’de onun yaptığı eylemleri ben söylesem aklın durur. Yüzde 25’ini ferdi olarak gerçekleştirdi...
***
Ağca’da bir kompleks vardı. Kendine aşırı derecede güven. Ondan sonra parmağı kuvvetli. Yani muazzam silah kullanabilen. Delice bir cesaret. İpekçi cinayetinden sonra cezaevinden kaçışı bunu biraz daha şımarttı. Birçok elçilikle, Kaddafi ile Suriye ile bağlantı kurdu. Onlardan destek alıp, Carlos gibi Avrupa çapında bir şeyler yapalım dedik.
İpekçi vurulduğunda Oral, ben, Mehmet Ali aynı evde kalıyorduk. Epey eyleme ben de katıldım. Ahmet Kaçmaz’a yapılan bir şey oldu. Mihri Belli’ye sıkılan bir kurşun oldu. Çok büyük soygunlar oldu Ankara’da. Oral ayrıldı gitti. Sonra baktık resimler gazetelerde dergilerde yayımlanınca artık gidelim dedik Avrupa’ya. Amaç sansasyon yaratmaktı. Sağ-sol meselesi çatışmalar vardı. İnan samimi söylüyorum tesadüfen olan bir hadise İpekçi.
O cezaevinden kaçma olayını da Oral organize etti. Para karşılığında. Orada zaten iki asker bir tanesi şeydi bizim, Pala Mehmet diyorduk. Çıktıktan sonra da tanıdığımız gümrük memurları yardım etti. Ağca oradan Bulgaristan’a gitti. Ağca’da süper zekâ var. Düşün adam Papa’yı vuruyor. Bu adam 6 ayda İtalyancayı ana dili gibi konuştu. Tip bir insan. Çıkınca da kendisine göre bir planı vardır.”
***
Görüşmede, MİT mensupları da kartları açık oynuyor. Sorulardan biri şöyle:
“Şimdi Yalçın, bak açıkça ve mertçe soralım. Sen burada kaldığın süre içinde Türkiye için ne yapabilirsin?”
Özbey yanıt veriyor:
“Sizin aktif görevliniz gibi üzerime düşen her şeyi yaparım. Açık cezaevinden izne çıkar çıkmaz telefon ederim. Yerimi söylerim.”
***
Susurluk skandalı patlamadan önce, MİT’in Çatlı’nın Türkiye’ye geldiğinden haberi olduğunu da şu ifadeleri ortaya koyuyor:
“Bizim Serdar Çelebi o zamanki federasyon başkanıydı. Bizim arkadaşları harcamak istedi. O zaman Türkeş bunu görevden aldı. Bekir Çelenk'in bir gemisi vardı. Federasyon gemiyi alacaktı. 3 milyon falan o değerde bir gemi. Radyodan ülkücü yayınlar yapılacaktı açık denizde. O da olmadı. Ağca da Bekir'i o yüzden söyledi. Gerçi oraya giden (Bulgaristan) herkes servis kontrolündedir. Rıfat Yıldırım, Üzeyir Bayraktar Frankfurt'taydı. Mehmet Şener bir firma kurmuş. Oral zaten yakalandı. Bizim eski kurttan Abdullah Çatlı Fransa'da cezaevinden kaçtı, şimdi Türkiye'de.”
***
Bir başka ülkede olsa Özbey’in ölümü üzerine dosyalar açılır, aydınlatılmamış, bugün işlenen cinayetlerin taşlarını döşeyen cinayetlerin neden cezasız bırakıldığı tartışılırdı. Devletin gölgesi olmadan ayakta bile duramamalarına rağmen kahraman ilan edilenleri kimlerin koruduğu açığa çıkartılırdı.
Öyle olmadı.
Abdi İpekçi’den bugüne uzanan cinayetler, kurbanların suçlu ilan edilmesi, tetikçilerin kahramanlaştırılması…
Cezasızlık bile değil mesele artık.
Mesele artık bunların üzerinde bile durulmaması…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.04.2025
13.04.2025
5.04.2025
29.03.2025
28.03.2025
23.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
28.02.2025
18.02.2025