Gökçer Tahincioğlu
Günden güne, bile isteye meşrulaştırılan “müdahale” biçimleri…
Sistemli olarak kullanılan “cezasızlık” vaatleri…
Bir devlet, kimin için vardır?
Kimdir devletin yurttaşları?
İktidar yandaşı kimi köşe yazarlarına, televizyon programcılarına bakarsanız sistemi eleştiren, iktidardan hoşlanmayanlar artık “vatandaş” bile değil.
Diz çöktürülmesi, itaat ettirilmesi gereken bir kalabalık.
Hakkı hukuku olmayan, haktan hukuktan söz etme hakkı bulunmayan “azınlık.”
* * *
Bir de ezberler var.
“Seçkinci” CHP’liler, bürokratik elitler…
102 yıllık ülke tarihinin dörtte birinde iktidarda kalan bir partinin yarattığı bütün olanaklardan sonuna kadar yararlananlar söylüyor bunları.
Merkez çevre dengesi bütünüyle dağılmış, bürokratik elitlerin yerini yeni bürokratik elitler almış, orta üst sınıf, üst sınıf nitelendirilecek insanların profili baştan aşağıya değişmiş ancak sosyolojik tahliller ve saptamalar ezber ve mağduriyet üzerine…
* * *
Kısa zaman önce bakanlıklarda danışmanlık yapmış, danışmanlık yaptığı süre boyunca hoşuna gitmeyen haberleri yazan muhabirlere “bakanlığa girme yasağı” uygulayan isimler milyon dolarlık organizasyonları yapan şirketler kurmuş… Ancak yine de mağdur…
Mülakat sınavlarına takılmadan istediği kamu kurumunda istediği pozisyona hızla gelebilenler mağdur.
İhaleleri alanlar, haklarında milyon dolarlık rafta bekleyen müfettiş raporları bulunanlar mağdur.
Ve bu ezber öylesine işe yarıyor ki geçinemeyen, geleceksizlikten yakınan, ilk gençlik yıllarında uzaylı istilası dışında ne varsa tanıklık etmek zorunda kalmış geniş kitleler iyice görünmez hale geliyor.
* * *
Bilinçli yaratılan bu kaos ortamı içerisinde derdini anlatmak güç.
Ancak bu ülkenin hukuk devletini geçtik en azından kanun devleti olması için çaba harcayanlar, bıkmadan usanmadan sormaya devam ediyor, etmek zorundalar.
Görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından bu yana yaşanan protestolarda yüzlerce insan gözaltına alındı, tutuklandı.
İşitmedikleri söz kalmadı.
Tutuklama nedeni yapılan yeni suçlarla tanıştık.
“Anayasal hak çağrısı yapılması”, “hakaret içermese de slogan atılması”, “mitinge, eyleme katılmak…”
Eskiden de bu nedenle açılan, açılmış yüzlerce dava var elbette.
Ancak tutuklama nedeni sayılması bütünüyle sistematik yeni bir uygulama…
* * *
Ancak bir de bu insanların beyanları var. Bir bölümü kamuoyuna yansıdı, önemli bir bölümü gündeme bile gelmedi.
Ancak yargının, tutuklama kararlarını veren hakimliklerin, soruşturmayı yürüten savcılıkların tutanaklarında vahim iddialar var.
Yargı, elbette “kanun devleti” olmanın gereği, bu iddiaları araştırmak zorunda.
Müstakil olarak suç duyurusunda bulunulmasa bile önüne gelen bu vahim iddiaları araştırmakla, soruşturmakla mükellef…
Bu zorunluluk anımsatıldığında, “gerçekten uzak” bulanların sayısı yüksek olsa da ısrarla, bıkmadan bunu anımsatmak da zorunlu…
* * *
Tutanaklara bakalım…
S.E.: İşyerim Saraçhane’de, işten çıktıktan sonra bir polise nereden gidebileceğimi sordum, ‘3 dakikan var’ dedi. Sonradan bizi aldılar. Beni konuşturmadılar bile…
Y.A.’nın avukatı: Müvekkilimin gözaltına alınırken görmüş olduğu muamele nedeniyle kaburgaları kırılmıştır.
S.A.’nın avukatı: Çevik kuvvet memuru tarafından ambulansın arka kısmına sürüklenerek götürülmüştür. Darp raporu mevcuttur. Bileğinde darp izleri vardır. Birinci muayeneye bir başka memur ve şüpheli ile götürülmüştür. Baskı ve korkutma söz konusudur. Altına kaçırmıştır. İdrarıyla birlikte yakınlarına haber verilmeden gözaltında tutulmuştur. 24 saat sonunda eşofman sahibi olabilmiştir. Yakalamayı yapan hiçbir polis memurunun sicili tespit edilememiştir. Polis olduğu bile muammadır. Dosyadaki hiçbir kanıta ulaşamıyoruz.
D.Ş. avukatı: Müvekkilim karakolda darp edilmiştir, işkence görmüştür.
E.M.: Bir polis memuru bizi gördü, basından olup olmadığımızı sordu. Eve gittiğimizi söyleyince ‘ben sizi eve götüreceğim’ diyerek ters kelepçe yaptı. Polis memurları tarafından diz bölgemden de darbe aldım. Uzun süre (8 saat) plastik kelepçeyle bekletilmemden dolayı bileklerimde oluşan hasar nedeniyle aldığım rapor da mevcuttur.
F.K.: Polis birini dövünce vurmamasını söyledim ve gözaltına alındım. Eşimden haber alamıyorum.
B.A. vekili: Müvekkil MS hastasıdır. İlaçlarına ulaşamamıştır. Darp edilmiştir. Yemek bile yememiştir. Yemek verilmemiştir…
* * *
Tutuklama kararlarını okuduğunuzda onlarca insanın gözaltına alınırken ve gözaltı merkezlerinde işkence gördüklerine dair beyanlarıyla karşılaşıyorsunuz.
Eylemlerde görevli polislerin kasklarında numara olmaması ve bununla birlikte ayrıntılı tespit yapılmaması nedeniyle kimin kim olduğunu özel bir araştırma yapılmadan saptamak olanaksız.
Bugüne kadar işkence iddiaları ile ilgili olarak, kapsamlı bir soruşturma açıldığına yönelik tek bir haber, bilgi kamuoyuna yansımadı.
Niyet de bu yönde değil.
Ancak bu beyanları unutmak, yok saymak da mümkün değil.
* * *
Tutuklama kararlarının bize söylediği başka sözler de var.
Tutuklama gerekçelerine baktığınızda, “pişmanlık duyulması ya da duyulmaması”, “görüntü-fotoğraf olması ya da olmaması”, “kaçacaklarına yönelik somut olgunun bulunması ya da bulunmaması” kavramlarını görüyorsunuz.
Suçlama; “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet.”
12 Eylül ürünü bu yasanın mevcut İnfaz Kanunu’na göre, suçlu bulunsan bile tutuklama gerektirmediği açık ve seçik ortada…
Tutanaklar gösteriyor ki hakimlikler ise “pişmanlık” istiyor… Tek kare fotoğrafla sadece eyleme gidilmesini suç sayıyor. Nereden elde edildiği belirsiz biçimde, “kaçacaklarına yönelik somut olgu var” diyerek tutuklama kararı veriyor.
Tahliye kararında da bunu görüyorsunuz. “Tutuklama bu aşamada gereksiz, kaçma ihtimali yok” denilerek tam tersi kararlara üç-dört gün sonra imza atılıyor.
AİHM, Anayasa Mahkemesi kararları “yok hükmünde”, anayasayı dikkate alan yok, valilik kararları anayasanın ve yüksek mahkeme kararlarının üzerinde sayılıyor…
Kanunda yazılı açık unsurlar dikkate alınmadan bu kararlar veriliyor.
Ve sanki temel hakları yokmuş gibi insanların işkence iddiaları konusunda ne emniyet uyarılıyor ne de soruşturma açılıyor.
Bütün bunların içinden hukukta ısrar, kanunların uygulanmasında ısrarla çıkabiliriz.
Bu ısrardan vazgeçmeyerek.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
28.06.2025
28.04.2025
24.04.2025
13.04.2025
5.04.2025
29.03.2025