Gökçer Tahincioğlu
12 Eylül darbecilerinin yargılanmasının sözüm ona önü açılmış, hayatları ilk gençliklerinde çalınmak istenen, bu memleketi aşkla ve umutla seven gençler, 30 yıl sonra nihayet hesap sorabilecekleri sevinciyle alanları doldurmuştu.
Yılmaz abi, en önlerdeydi, Yılmaz Cerek.
“1981'de öğretmenken gözaltına alınıp Mamak Askeri Cezaevi'ne getirildim. Copla dövülerek, küfür edilerek bir askeri araca bindirildim ve hayvanat bahçesinde yırtıcı hayvanların konulduğunu bildiğimiz bir kafese sokuldum. Üç, dört gün dayak ve küfürle askeri talim gördüm. Kafeste konuşmak, tuvalete gitmek yasaktı. Altına kaçıran bayıltılıncaya kadar coplanırdı. Üç dört gün boyunca Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve İstiklal Marşı söylettirilir ve ezberlettirilirdi. 4 günden sonra koğuşa tekme tokat atıldım. Sayım sırasında tahta copla dövüldüm. Sabah 05.30'dan akşam 20.30'a kadar sürekli askeri eğitim vardı. Havalandırmada yan yana dolaşmak, konuşmak, başını kaldırmak yasaktı. Askerler, birini seçer, ona İstiklal Marşı'nın belli bir kıtasını okumasını söyler, 5 yerine 6. kıtayı okuyan bayıltılıncaya kadar dövülürdü. Bir devletin İstiklal Marşı'nı kendi vatandaşlarına işkence aracı olarak kullanması en utanılacak insanlık halidir ama Albay Tetik bunu yapacak kadar düşmüştür. Görüş günleri tam işkenceydi. Götürülürken, getirilirken dayak yiyorduk. Görüşmecilerimize 'görüşe gelmeyin' diyorduk ama uzun süreli görüşü gelmeyenlere de 'niye görüşün gelmiyor lan' diyerek yine dayak atılıyordu."
Yılmaz Cerek
* * *
Mamak cehenneminin kısa tarifi…
Yılmaz abi, Kenan Evren’in konforlu evinden bağlandığı duruşma salonundaki atmosferi görünce, bu yargılamalardan bir sonuç çıkmayacağını kısa zamanda anlayanlardandı. Yöneticilik yaptığı Devrimci 78’liler Federasyonu, yine de bırakmıyordu darbecilerin peşini.
Zaman geçti, kendi halkını aptal yerine koyar biçimde bir karar çıkartıldı yargılamadan. Darbeden bu yana anayasada bulunan, “darbeciler yargılanamaz” hükmü aslında yargılamaya engel değilmiş, bu nedenle de zamanaşımı süresi geçmiş…
30 yıldır suç duyuruları reddedilen, darbecilerden hesap sorulmasını istediği için başına gelmedik iş kalmayan ve yargıdan sürekli, “anayasal engel var” yanıtı alan kim varsa, acıyla gülümsedi bu kararı aldığında.
* * *
Yılmaz abi, gördüğü işkenceler nedeniyle Mamak Askeri Cezaevi yönetimi ve dönemin emniyet yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu da cuntacıların yargılanmasıyla aynı komik gerekçeyle sonuçlandı. O dönemde gazetecilerin kapısını çaldığı Mamak’ın kudretli komutanı, huzurla yatağında ölmesine izin verilen, yargı önüne bile çıkartılmayan Raci Tetik şöyle dedi, ölenler, işkenceden geçirilenler, hayatı çalınanlar için:
"Uzatmayın canım bu kadar."
Haklıydı! Uzatmadılar. Anayasa Mahkemesi de katıldı savcılığın, mahkemenin ve Yargıtay’ın komik kararlarına. Hatta geride kalmamak için 12 Eylül’de yakınlarını kaybedenleri, işkenceden geçirilenleri suçladı:
“Zamanında harekete geçilmemiş, ihmal edilmiş…”
* * *
Yılmaz Cerek, gencecik bir öğretmenken 12 Eylül’de tutuklanmış, Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceden geçirilmiş, o eziyetin ardından mesleğinden de olmuştu.
Yaşamı boyunca çalıştı.
Hem darbecilerden hesap sormak hem de ailesini ayakta tutmak için.
Türkiye’nin barış içinde büyümesi, memleketin çocuklarının kendi yaşadıklarını yaşamamaları için mücadelesini de sürdürdü bir yandan.
10 Ekim 2015’te, küçük Veysel’in ölümünün bile alkışlandığı bu ülkeye biçilen gömleğin yırtılıp atılabilmesi için, iki canlı bombanın cumhuriyet tarihinin en büyük katliamını gerçekleştirdiği Ankara Gar Meydanı’ndaydı.
Bacağından yaralandı birilerinin “kokteyl terör” diyerek küçümsediği, büyük ihmallerin asla soruşturmadığı o katliamda.
* * *
Yılmaz abi, yine de alanlardan, hak mücadelesinden, çalışmaktan hiç vazgeçmedi. Gittiğin her yerde görmek mümkündü yine onu.
Ancak 10 Ekim’den sonra susturulamayan o büyük neşesi, gür sesi, bir yerinden kırılmıştı sanki… Daha az gülüyor, daha uzun bakıyordu uzaklara.
10 Ekim’in hesabını da sormak için adliye adliye, mahkeme mahkeme dolanıyordu. Neşesi kırılsa da bitmiyordu mücadele azmi.
* * *
Bu ülkenin memleketi aşkla seven insanlarının kaderi bu. Bayrağın, sloganların arkasına saklanıp yapmadığını bırakmayanlar tarafından fişlenip, yaşayamaz hale getirilmek ve buna karşı direnmek…
Emeğinden zerre fazlasına göz dikmeyen insanların, hiç emek vermeden ne varsa hepsini isteyenler tarafından linç edilmesinin hikayesi bu. Uzun, yıllara yayılan bir linç.
Yılmaz abi gibi öğretmen olan ve tesadüflerle emekliliğine kadar çalışmayı başaran eşi Aysun Cerek de yargılanıyordu bir yandan.
Facebook hesabında devrimci önderleri anmıştı, büyük suçu buydu.
O dava beraatle sonuçlandı.
Kısa süre önce ise yeni tebligat yapıldı. Cumhurbaşkanı’nın Sisi ile olan fotoğrafını paylaşmış, “Kılıçdaroğlu herhalde” diye ekleyerek, siyasi çelişkiye dikkat çekmişti. Bu kez daha büyük bir suç işlediğinden ifadeye çağrılmıştı.
Bitmiyordu Cerek ailesinin imtihanı!
Gülüp geçiyorlardı da hayat da geçiyordu işte bir yandan.
* * *
Yılmaz abi, devrimci inadı ile bağdaşmayacak biçimde, olmadık ve beklenmedik küçük bir rahatsızlığın ardından dün hayatını kaybetti.
Geride onurlu bir isim bırakarak veda etti sevdiklerine.
İsminin ve mücadelesinin ne kadar büyük olduğuna kuşku yok olmasına da böyle mi veda etmeli bu güzelim insanlar hayata… Böyle mi yaşamalı bu hayatı…
Yanıtları belli elbet. Şimdi böyle yazdığımı görse belki de kızardı… “Biz onurlu bir hayat yaşıyoruz” diyerek, altını kalın kalın çizerek. Ama elbette ne dediğimin gayet farkında ve mücadeleyle geçen bunca yılın yerine bir başka yaşamın mümkün olduğunu da bilerek…
* * *
HZİ Vakfı ile ilgili işleme konulmayan suç duyurusu: “Zorunlu gönüllüler”
Memleketin gerçeği bu… Bir yandan cezaevinde işkenceden geçirilenler yaşamları boyunca hak mücadelesi vermek zorunda kalırken, diğer yanda cuntacılarla iş birliği yaparak, sözde terör araştırmasına soyunanların ismine küçük bir leke gelmesin diye kocaman mücadeleler yürütülüyor.
Gazeteci Fatih Altaylı, Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümünden sonra gündeme gelen, başkanı olduğu HZİ Vakfı ve vakfın kurucularından Turan İtil’in cezaevlerinde gerçekleştirdiği terör araştırmasıyla ilgili bir programa imza attı. Konuğu yazar Sadık Usta’ydı.
Usta, günlerdir, Muazzez İlmiye Çığ’ın Sümerolog olarak bilimsel bir çalışmaya imza atmadığı ve cezaevlerindeki terör araştırmasının sorumlularından olduğu yönündeki iddialara yanıt veriyor. İddiaların sahiplerini de cumhuriyet değerlerine saldırmakla suçluyor. Yanıtlarını bu programda verdi.
Muazzez İlmiye Çığ’ın bilimsel çalışmaları ile ilgili örnekler verdi. Bu örnekleri ve çalışmaların niteliğini uzmanlar elbette değerlendirir.
Önemli kısmı İtil’in Genelkurmay’la iş birliği içinde cunta koşullarında cezaevlerinde gerçekleştirdiği terör araştırmasıyla ilgili sözleriydi.
Özetle, İtil’in ilaç araştırmalarının cezaevlerinde olmadığı, bunu dışarıda gönüllülerle yaptığı yönündeydi.
İtil’in cuntacılarla birlikte cezaevlerinde bir terör araştırmasına imza atmasını ise “hata” olarak yorumladı ve hakkaniyetli biçimde eleştirdi. Ancak bu araştırmada mahpusların kobay olarak kullanıldığı iddialarının doğru olmadığını söyledi.
Hakkı var. Birkaç suç duyurusu dışında bu konuda somut bir veri yok. Cezaevlerinde ilaçla çalışmalar yapıldığı iddialar söz konusu ancak bu araştırmanın İtil’in araştırması olduğuna yönelik bir kanıt bulunmuyor. Bunu ancak Genelkurmay arşivleri açılırsa görebileceğiz.
Turan İtil
* * *
İtil’in cezaevlerinde araştırma yapmasını “çok saf, naif” olmasına bağlamasının ise fazla naif kaçtığını söylemek lazım. Usta da bu konuda İtil’le yapılan nehir söyleşi kitabındaki anlatıya, İtil’in sözlerine bağlı kaldı. Ne kadar önemli bir bilim insanı olduğunu belirterek, Türkiye’deki koşulları bilmemesine bağladı yaptığı araştırmayı…
Ancak Ayhan Songar’la bu araştırmayı yapan İtil hakkındaki suç duyuruları, yapılan ve “anket” diye küçümsenen çalışmaların niteliği pek de naif değil.
Dev-Sol davası hükümlülerinin 1985 tarihli suç duyuruları örneğin… 1985’te cezaevindeki “anket” çalışmaları ile ilgili yapılan suç duyurusunda, İtil’in de sözünü ettiği Adalet Bakanlığı’nın araştırmanın sonuçlarıyla ilgili düzenlediği gizli toplantıya atıf yapılıyor. Bu toplantıda CIA uzmanı Paul Henze’nin bulunmasına daha o tarihte dikkat çekiliyor. Suç duyurusunda, İtil’in, “Bir memlekette tıbbi bulguları engellemeye çalışıyorsanız, bunun bir yolu da insan haklarını bahane ederek tıbbi bulguları önlemektir” sözüne de yer veriliyor.
Suç duyurusunun ilerleyen bölümünde, İtil’le birlikte çalışmayı yürüten Songar’ın, cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluları bölükler halinde ayrı bir bölüme aldırdığı, burada onları araştırmaya katılmak için tehdit ettiği anlatılıyor. Sonuç alamayınca anket yönteminin uygulanmasına karar verildiği…
Bu suç duyurusu da sonuçsuz kalmış elbette. Ne olabilirdi ki…
* * *
Bilgiler ve tanıklıklar bununla sınırlı değil… Elbette bu konuda yazılara, “Ben de Alemdağ cezaevindeydim. Bize sadece anket uygulandı ve hiçbir zorlama yapılmadı” diye yanıt veren tanıklar da var.
Ancak bunun yanında, önceki yazımdan sonra bana ulaşan, halen İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Halk Sağlığı Uzmanı olarak görev yapan, Türkiye’nin önde gelen bilim insanlarından Prof. Dr. Osman Hayran’ın tanıklığı da önemli. Anlatımı özetle şöyle:
“Yıl 1982 sonu, 83 başları. Genelkurmay Başkanlığı Sağlık Veteriner Daire Başkanlığı’nda Tabip Asteğmen olarak askerliğimi yapıyorum. Harekat Başkanı Korgeneral Muhittin Fisunoğlu beni bir gün odasına çağırıyor. Kişilerin suça yatkın olup olmadığını anlamanın mümkün olup olmadığını soruyor. Hiç düşünmeden ‘hayır’ diyorum… Bunun üzerine yanına çağırdığı bir öğretmen albaydan bir araştırma raporu alıp bana veriyor. Raporu incelememi ve rapor hazırlamamı istiyor… Taslak halindeki raporun J Başkanları toplantısında tartışıldıktan sonra Kenan Evren’e sunulacağını ve sonuçlarının uygulamaya konulacağını anlıyorum.
Raporumu hazırlıyorum. J Başkanları toplantısında değerlendirmeyi kendi adına benim yapmamı istiyor.
Katıldığım toplantıda raporun araştırma yöntemi ve veri toplama şekli açısından ne denli yetersiz, yanlı ve bilimsellikten uzak olduğunu madde madde anlatıyorum… Araştırmayı yürüten birimin komutanları da dahil kimse itiraz etmiyor ve dinleyenlerin beden dilinden büyük oranda onaylandığını anlıyorum. Bir ara Orgeneral Necdet Öztorun dayanamıyor ve ‘Doktor, çok mantıklı şeyler söylüyorsun ama bu araştırmayı planlayan kişi Amerika’da terör konularında dünya çapında uzman bir psikiyatrist olan Prof. Dr. Turan İtil’ diyor. Israrla, uzman olmanın bu hataları haklı göstermek için yeterli olmayacağını vurguluyorum. Toplantı sonunda raporun askıya alınması, gerekirse benim de ekibe katılarak revize edilip edilemeyeceğinin incelenmesinin kararlaştırıldığını daha sonra öğreniyorum. Bana göre revizyonun mümkün olmadığını, hatta bu amaçlı bir bilimsel araştırmanın yeniden tasarlanmasının bile mümkün olmayacağını belirtiyorum… Araştırmanın devam edip etmediğini, nasıl sonuçlandığını ne yazık ki bilemiyorum. Bu konudaki ayrıntılar eminim Genelkurmay arşivlerinde yer almaktadır ve bulunabilir.”
Genelkurmay arşivlerinde büyük sırların yanıtlarının bulunduğuna kuşku yok. Bu konuda “naif” tespiti yapılmadan önce İtil’in sözlerinin dışında başkalarının ne dediğine bakılması gerektiğine de…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.04.2025
13.04.2025
5.04.2025
29.03.2025
28.03.2025
23.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
28.02.2025
18.02.2025