Gökçer Tahincioğlu
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi Başkanı ve beraberindeki heyet önceki gün Türkiye’deydi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, verimli bir toplantı yaptıklarını açıklarken, “sıfır tolerans” vurgulu, insanı düşünceden düşünceye sürükleyen cümlelerinden birini daha kurdu:
"İnsan onurunu esas alan, şeffaf ve denetlenebilir bir infaz sistemi anlayışından ödün vermeden ortak çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."
* * *
Mühim cümle…
Zira insan onuru, uygarlık tarihinin başından bu yana insanların canı pahasına mücadele ettiği, korumak uğruna hayatını, yakınlarını, evini, barkını kaybetmeyi göze aldığı bir değer.
Her koşulda korunması gereken, insanın en hassas noktası.
12 Eylül zindanlarında işkence görenlerin anlatımlarına baktığınızda ortak bazı cümleler görürsünüz:
“Fiziksel acı geçiyor ama o his kalıyor…”
Bütün dünyada işkenceciler, bir yandan karşılarındaki insanı konuşturmak, anlık olarak cezalandırmak için işkence yaparlar. Ama bir diğer amaçları, kişiliğini, onurunu ezmektir. İktidar pozisyonu ile karşıdaki özne arasındaki en çıplak zaman. Bir insanlık tercihi…
İşkenceciler çoğunlukla yenilir. Kazandıkları sandıkları, güçlü olduklarını sandıkları anda yenildiklerini anlarlar. Onurunu çiğnetmeyen, inadına başı dik, ayakta duran kişinin iradesi ne kadar güçsüz olduklarını yüzlerine vurur.
Bir insanlık suçu işlediklerinin yüzlerine vurulması için ise öncelikle hakikate bağlılık gereklidir.
* * *
“Herhangi bir kamu malına ve görevli polis kuvvetlerine yönelik mukavemetim olmadı. Yakalanmam yapılırken çok sert müdahaleye maruz kaldım. Saçımdan çekildim, yerde sürüklendim. Kelepçe takılmaya götürülürken, ‘seni dövmeyeceğim, tamam’ deyip, ambulansın arkasına götürdü. Sakallı, bıyıklı, renkli gözlü ve uzun boylu boylarında olan erkek polis, ‘senin göğüslerin mi var’ diyerek göğüslerime dokundu. Ben o esnada altıma kaçırdım. Elbisem idrar içinde. Sonra kadın polis geldi. Zorbalık ve tacizde bulunan polise, ‘tamam, yeter yapma artık’ diyerek elinden aldı. Başı kapalı, kırmızı yelekli kadın polis, ters kelepçe ile beni yere yatırdı. Erkek polis başıma ayağı ile bastırdı. Doktor raporunda sol başımda ödem ve şişlik olduğu mevcuttur. Gözaltı aracına bindirildim. Kadın polis bana ‘piç’ diyerek hakaretler etti…”
Bu ifade, İmamoğlu protestoları sırasında İstanbul’da gözaltına alınan gençlerden biri tarafından verildi. Kamuoyuna yansıyan, tutanakları sosyal medyada gezinen ifadelerden sadece biri…
* * *
Ankara Barosu’nun raporuna bakalım…
“Başvurucuların hepsi çıplak arama ve darp eylemlerinin aynı odada gerçekleştiğini ifade etmiştir. Mağdurların bir kısmı, benzer çıplak arama uygulamasının işkence ve kötü muamele olduğunu, bu nedenle yapılmasını istemediklerini polis memurlarına belirtmelerine rağmen memurlar tarafından darp edildiklerini ifade etmişlerdir. Bir kısım başvurucular da gözaltındaki diğer kişilerin aramaların bitmelerini beklerken darba maruz kalanların seslerini ve çığlıklarını duyduklarını ifade etmişlerdir. Başvurucuların bir kısmı, daha önce aramaya giren başvurucuların çığlıklarını duydukları için çıplak aramaya direnmediklerini ifade etmişlerdir. Mağdurların maruz kaldıkları işkence ve kötü muamele yasağını ihlal oluşturacak fiilleri anlatırken zorlandıkları fark edilmiş, mağdurlardan Başvurucu 1, çıplak arama ve akabindeki darbı anlatırken ağlamıştır. Mağdurların genel olarak ruh hallerinin iyi olmadığı tespit edilmiş, olayın etkisi ile travmatize oldukları görülmüştür. Mağdurlar, eylemlerde bulunan polis memurlarını daha önce görmediklerini ve aralarında bir husumet olmadığını belirtmişlerdir.”
* * *
Yeniden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamalarına dönelim:
“Ülkemizde kesinlikle çıplak arama diye bir durum söz konusu değildir, olamaz, buna izin veremeyiz. Dışarıda özellikle birtakım beyanlarda bulunuluyor, 'Burada çıplak arama yapıldı, işkence, vesaire...' Kesinlikle böyle bir durum söz konusu olamaz. İşkenceye sıfır tolerans politikasını uygulamaya devam ediyoruz. Bu konudaki kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermedik. Türk Ceza Kanunu'nda işkence suçunun zaman aşımına uğramayacağına yönelik düzenlemeyi biz yaptık, 2013'te mevzuatımıza girdi. Bu konuda çok hassasız. Eğer bir tane örnek varsa cezaevlerinde ya da gözaltı durumunda bunun üzerine kararlılıkla bu ülkenin yargısı gider."
* * *
Ama gitmiyor. Bu beyanlar orada duruyor ve soruşturma başlatmak, yapanları araştırmak yerine Emniyet Genel Müdürlüğü bu iddialarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacağını açıklıyor.
Yargının bu konuda geniş kapsamlı bir soruşturma başlattığına yönelik tek bir açıklama ve bilgi yok. Başlatmadığı da biliniyor.
Nedense gencecik öğrencilerin beyanları, haykırışları dikkate bile alınmıyor.
* * *
Ama beyanları dikkate alınanlar da var.
Kara para aklama, yasadışı bahis soruşturmaların gözaltına alınıp tutuklanan, satın aldığı televizyona devlet tarafından el konulan bir kişi çıkıp, kendisiyle söyleşi yapan gazetecilerin Flash TV’yi almasını engellediklerini, kendisine baskı yaptıklarını söylüyor ve sabah baskınıyla gazeteciler gözaltına alınıyor.
Yetmiyor, tutuklanmaları talebiyle hakimliğe sevk ediliyor.
Yetmiyor, haftada üç gün imza karşılığında ancak serbest bırakılıyor.
Zaten satın alınmış bir televizyonun satın alınmasının söyleşi yoluyla aylar sonra nasıl engelleneceği bir muamma.
Devletin el koyduğu bir televizyonun bu kişiye satışına nasıl onay verildiği de öyle…
Buna onay verenlerin araştırılacağı yerde, gazetecilik yaptıkları açık seçik olan meslektaşlarımız suç işlemiş gibi gösteriliyor.
* * *
Bütün bunların söylenmesi, sıralanması boşa gibi gelebilir, boşa değil.
Yargının eşit ve adil davranmasını talep etmek bir yurttaşlık hakkı.
Gazetecileri suçlayanların beyanları anında dikkate alınıp operasyon yapılırken, öğrencilerin işkence ve taciz iddiaları için tek bir adım atılmamasının nedenini elbette ısrarla soracağız.
Adalet Bakanı’nın yüzyıllardır tekrarlanan ezber açıklamaları yaptığı sırada neden tek bir soruşturma açılmadığını elbette soracağız.
Türkiye’de uzun, upuzun yıllardır yalın bir gerçeği anlamamakta direnen bir kesim var. Taciz, işkence, kötü muamele iddiaları gündeme geldiğinde atılıp, “İhtiyaç olduğunda polisi ararsanız” diyen, neyi desteklediği meçhul, devlete bu şekilde destek olunabileceğini düşünen bir kesim.
İşkenceyle mücadelenin kimin için yapıldığını anlamamakta direnen bir kesim…
Görevlerini bütün risklere, ekonomik zorluklara rağmen özveriyle sürdüren polisin, savcının, kamu görevlilerinin de bunları yapanlar nedeniyle ne duruma düştüklerini görmek istemeyen bir kesim.
Bir toplum işkence iddiaları sumen altı edildiğinde değil, tek bir işkence iddiası bile gündeme gelmediğinde çiçek açıyor.
Bu iddiaları soruşturmak zorunluluk ve görev.
Ve o görevin yerine getirilip getirilmediğini sormak da en temel hak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.04.2025
13.04.2025
5.04.2025
29.03.2025
28.03.2025
23.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
28.02.2025
18.02.2025