Gülay GÖKTÜRK

Geri atılan her adımın izi kalıyor
8.11.2013
2646

 Aslında mesele açık...


Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evleriyle ilgili demeçlerinin özel yaşama müdahaleye teşebbüs anlamı taşıdığı; bunun da Anayasa başta olmak üzere, yasalara ve imzamız olan uluslararası metinlere aykırı olduğu konusunda okuduğunu anlayabilen hiç kimsenin bir kuşkusu yok.

Bu müdahaleci anlayışa Anayasa'nın 58. maddesine atıf yaparak meşruiyet kazandırma çabası ise tamamen nafile...

Hani yakın zamanda kurtulduğumuz TSK'nın İç Hizmet Yönetmeliği'nin 35. maddesindeki "koruma ve kollama"görevi darbeleri ne kadar meşru kıldıysa, Anayasa'nın 58. maddesinde ifade edilen "gençleri koruma ve kollama görevi" de özel hayata müdahaleyi ancak o kadar meşru kılar.

Ben kendi payıma 58. maddenin -bu tür kötü kullanımlara açık olduğu için- Anayasa'dan çıkarılması gerektiğini defalarca yazdım. Ama var olsa bile, bu maddenin devlete yüklediği"gençleri koruma" görevinin, bireyin çok temel bir özgürlüğünü -yaşam tarzını seçme özgürlüğünü- yok edecek şekilde yorumlanması hiçbir şekilde mümkün değildir.
 
Tevil çabaları
 
Peki yasal durum bu kadar açıkken, bu niyetin eyleme dönüşmesi ihtimali nedir?

Siz bakmayın Adana Valisi gibi tedbirsiz bazı bürokratların havayı koklayamadıkları, sürecin nasıl ilerleyeceğini kestiremedikleri için erken öne fırlayıp kraldan fazla kralcı kesilmesine... Eminim şu anda hepsinin kulağı bükülmüş ve konuşmamaları talimatı da gitmiştir.

İktidarın bu kadar açık bir hukuk ihlaline girişme ihtimali yüzde sıfırdır.

Bunun böyle olduğu çok iyi bilindiği içindir ki, son birkaç gündür hükümetin önemli isimleri Başbakan'ın açıklamasını tevil etmeye ve durumu "toparlamaya" çalışıyor.

Bazıları, olayı kriminalize etmeye çalışarak yapıyor bunu. "Bizim derdimiz kız-erkek birlikte kalınması değil; bu evlerin bazılarının terör ya da fuhuş yuvası olduğuna dair ihbarlar alıyoruz. Ayrıca, müdahale derken, apartlardaki kayıt dışı durumu engellemeyi kastediyoruz" diyorlar.

Tabii bunun bir inandırıcılığı bulunmuyor. Zira iktidarın elinde hem terörle hem fuhuşla hem uyuşturucuyla hem de kayıt dışı ekonomik faaliyetlerle mücadele için kullanabileceği yasalar ve araçlar zaten mevcut... Bu konularda herhangi bir suç şüphesi doğduğunda, söz konusu ev ister aile evi, ister bekar odası, ister karma öğrenci evi olsun, polisin harekete geçmesinin önünde bir engel olmadığı, bunun için ilave bir yasal düzenleme gerekmediği de malum.
 
Neye üzülüyorum...
 
Ama yine de tevil edilmesi, edilmemesinden daha iyidir deyip devam edecek olursak önümüzdeki tablo şu:

AK Parti, iktidar yılları boyunca yaşam tarzlarına müdahale olarak adlandırılabilecek herhangi bir icraatta bulunmadı. Muhaliflerinin "yaşam tarzına müdahale" olarak yorumladığı konuların hiçbiri (üç çocuk meselesi, sezaryen sınırlaması, okullara seçmeli Kur'an derslerinin konulması, vs.) gerçekte müdahale değildi.

Ancak çeşitli teşebbüsleri oldu... İçkiyle ilgili olarak ortaya atılan "Kırmızı sokak" projesi, kürtajın yasaklanması teşebbüsü, çıkan içki yasasının ilk halinde yer alan fakat sonra çıkarılan bazı maddeler ve şu anda tartıştığımız karma öğrenci evleri konusu hatırladığım örneklerden bazıları... Sonuçta bütün bu teşebbüslerden vazgeçildi. Her seferinde kamuoyundan gelen tepkiyle birlikte geri adım atıldı ve konu rafa kaldırıldı.

Ama sonuç ne oldu? Vazgeçilen her teşebbüs toplumun zihninde bir tortu bıraktı. Geri atılan adımların hiçbirinin izi kaybolmadı. Her teşebbüs AK Parti'nin imajını sarstı. İnsanlar, o teşebbüslerin gerçekleşmediğini hatırlamadı, sadece teşebbüs edilişini hatırladı ve o teşebbüsler endişeleri büyüttü.

Sonuçta siyaset alanı, icraatların değil (çünkü icraat yoktu) demeçlerin tartışıldığı bir alan haline geldi.

Bugün de olacak olan bu. Türkiye'de hiçbir zaman karma öğrenci evlerine müdahale diye bir şey yaşanmayacak ama bu olay AK Parti'nin siciline yazılacak ve bundan 10-15 yıl sonra bile AK Parti hâlâ üniversite gençliğinin özel hayatını kontrole çalışan bir parti olarak anılacak.

İşte ben, bu partinin siyasi hayatımızda oynadığı olağanüstü rolü bilen, yerine getirdiği tarihi misyonu takdir eden biri olarak buna üzülüyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar