Güldalı COŞKUN
Nihayet seçim biti ve sonuç ortada…
Eee ne oldu peki! Muhalefet mi ders çıkardı, medya mı ya da hiç durmadan ahkam kesen sözde aydınlar mı!
Hiç sanmıyorum. Biz bu sahneleri çok yaşadık ve aynı kesimde bir gıdım değişiklik olmadı..
Olmayacak da benim gibi iflah olmaz bir umutvar dahi böyle söylüyorsa; asla olmayacak.
2011 Genel seçimlerinde, beyaz Türk zihniyetinin pik yaptığı bir sandık mahalinde bulunup, Sandıkbaşı Muhabbetleri’ni yazmıştım. Bu kez de, yanılmış olmayı ümid ederek yine aynı yerde bulunmayı tercih ettim…
Sonuç mu; aynı kafa, aynı dil ve aynı dar bakış açısı.. Sanmayın ki eğitimsizler hatta tam tersi, oldukça iyi eğitim almışlar. Hukuk, mühendislik ve eğitim gibi alanlarda kariyer yapmışlar.
Fakat ezberlerinin dışında bir cümle kurduğunuzda beş yaşındaki çocuk gibi bön bön bakıyorlar. İşte o zaman o kadar üzülüyorum ki hallerine anlamayacaklarını bildiğimden susmayı tercih ediyorum. Karşımda, o cümleyi anlamaya çalışırsa, güven duygusunu tamamen yitirip, boşluğa düşecek biri varmış gibi endişe ediyorum.
Dün yaşanan küçük bir örneği, sizlerle paylaşmak isterim…
“Biz aslında Alevi, Kürt, Sünni, nedir, bilmiyorduk ki önceden” dedi. Ege kasabasının birinde büyümüş, sonra da hukuk okuyup, avukat olmuş, otuzunda genç bir hanım. Hatta üniversiteye gidene kadar, bizim oralarda beğenmediğimiz bir şey giyinen birine “Kürt gibi” derdim, aynı şeyi ev arkadaşıma da deyince çok fena kavga ettik. Kız, ben Kürdüm demişti, diye anlatıyor.
Sonra da diyor ki; içimde bir kötülükle değil, bilmediğim için, böyle konuştuğuma ikna oldu ve bana birkaç bir şey anlattı.. Galiba orada kötü şeyler olmuş!
Galiba mı diye şaşırdım! Üç beş cümleyle anlattım ve ifadesinden, “bilmek istemiyorum”u sezince kestim ve bir kaç kelime öğrenmişsinizdir mutlaka Kürt arkadaşınızdan değil mi, dedim. Örneğin, günaydın, iyi akşamlar, teşekkür ederim gibi deyince, gördüğüm o şaşkın bakışları haline bıraksam iyi olacak diye düşündüm…
Yani; aslında hiç bilmemek ne keyifli, nereden çıktı şimdi bu Kürt ve Alevi gibi şeyler demek istiyordu. Bilmiyor olmakla “ötekiler” de olmamış oluyordu böylece!
Hep bu Hükümet yüzünden oldu böyle şeyler; milleti, böldü ve ayrıştırdı, gitmeli bunlar diye düşünüyorlardı. Ve tabii, çok dikkat etmeliydiler, bu yüzden avukat hanım, gönüllü olarak, pür dikkat oy sayımını izliyordu. ( bu son derece doğal bir hak, eleştirdiğim bu değil)
Malum tayfa, gündüzden komplo teorilerine başlamış ve akşama bakalım nerelerde elektrikler kesilecek diye söyleniyordu. Saat 24.00 kadar bekledik, kesilemedi elektrikler bir türlü ama gelen habere göre Hatay’ı AKP için, nasıl alır, çalmışlardır diye komplolarını biriktirmeye devam ediyorlardı.
“Ülkeyi, sattılar bunlar; seçimden sonra özerklik ya da federasyon ilan edilecekmiş, bunu da demokrasi diye yutturuyorlar. Bölücülük ne zaman, demokrasi olmuş!” diyordu, gezip dolaşmadığı ülke kalmamış, beyaz ablamız!
Desem ki, ABD’de yönetim, Kanada, olmadı Almanya, hadi o da olmadı İsveç….Neyse; aynı ifadeyi onda da göreceğimden yine susmayı seçtim. Kaldı ki, söyledikleri de doğru değildi.
Sanırım ben, okumuş etmiş bu insanların bilgisizliklerini yüzlerine vurmaya utanıyorum da onlar bu şekilde olmaktan rahatsız olmuyorlar…
Zaten tek tek bireylerle uğraşmak yerine belki de, ülkenin en iyi kolejlerinde ve üniversitelerinde eğitim almış bu zümrenin, düşünmeme- sorgulamama- okuduğunu dahi analiz etmekten aciz olma halini belki de nedenleriyle ortaya koymalı…
Elbette bu, aynı kafaya sahip, sosyologlarla olacak iş değil. Acizane bana göre, ideoloji virüsünün beynin idrak yollarında enfeksiyona yol açması halinden başka bir şey değil.
Öyle bir ideoloji ki; eğitim sistemi; kendini, kültürünü ve ülkeni tanımak yerine “mış” gibi özellikler peydah et ve onun üzerinden bir bilinç yarat, dışında kalan her şeyi kötüle, demiş…
Zaten, akıllıca davranıp, tüm geçmişle bağlarını kopartmayı başarıp, doğal sosyolojik gelişimin tamamlanmasına izin verilmemiş!
Bir İngiliz 13. Yüzyıl şairini bile okurken, bize adeta cumhuriyet öncesi hiç geçmişi olmayan yerden bitme muamelesi yapılmış.. Sonrada uydurulan hikayeleri, tüm eğitim hayatı boyunca işlemişler.. Kimimiz bu virüsün etkisinden kurtulmayı başarmış ama kimimiz de kolayı seçmişiz…
Konforlu bir şey, can sıkıcı mevzulardan bihaber yaşamak ve bu konforu bozanlardan da nefret etmek, çok da tutarlı kendi içinde…
İşte Erdoğan’a olan nefretin arka planında onların bu konforunun devlet eliyle bozulması var.. Yoksul Kürt ve Türk çocukları ölüyorken, duymuyor(muş) gibi davranmak rahatsız etmiyordu, çünkü ölüler ben varım ve en az senin kadar haklarım var diyemezlerdi.
Oysa barış demek, eşitlik demekti ve işte bu yok sayıp kağıttan değerlerle kurdukları saraylarının yıkılması, dolayısıyla konforlarının bozulması oluyor ki, bu da yine kendileri için oldukça tutarlı…
Seçim sonuçları da bu yüzden onları bağlamıyor ve huzurlarını da kaçırmaya devam ediyor. Adeta, oyuncağı elinden alınmış, şımarık çocuklar gibi, her türlü, hırçınlığı yapıyorlar.
Kılıçdaroğlu, seçimdeki tüm ilkesiz ittifaklara rağmen kaybettiği halde, şapkasını önüne koyup düşünmek yerine ergen tavırlarıyla, bu kesimi haklı olarak elinde tutacağından emin. Asla kendini sorgulamıyor ve yüzeysel bir şekilde halk ile aynı dili kullanıp, zamanla kendilerini de anlayacağının hesabını yapıyor… Zaman zaman Erdoğan’ı taklit etmeye çalışırken düştüğü komik haller de bu mantığın ürünü…
Fakat; bir türlü bu dilin sözcüklerden ibaret olmadığını, bir zihniyet değişiminin yanı sıra, öncelikle samimiyet ve içtenlik gerektirdiğini anlayamıyor…
İşte bu yüzden, yenildikçe sertleşecek ve hırçınlaşacaklar. Bu durumda, Erdoğan, bunları muhatap almak yerine, tüm gücüyle ülkenin demokratikleşmesi yolunda adımlarını hızla atıp, ülkemizi bu “mahalle kavgası” ortamından çıkarmalı… Eskisinden daha çok çalışıp, gerek süreç ve gerekse AB ile ilgili konularda daha fazla enerji sarf edip, gündemi bu konularla belirlemeli…
Az konuşup, çok çalışmalı ve delinin kuyuya attığı taşları çıkarmayı bırakıp, sabır ve sükûnetle yol almalı..
Sözcükler isyanda nihayet, bu kafalara karşı kifayetsiz kalmaktan!
twitter.com/gulcoskun34
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018