Halil BERKTAY
[21 Temmuz 2014] Şekil 1’den sonra şimdi de Şekil 2: Ayelet Şaked, yeni “korkunç yenge”miz.
Bu lâkabı ve ait olduğu Madam Nhu’yu hatırlayan var mı acaba? Viet Minh’in 1954’teki Dien Bien Phu zaferinden ve Cenevre Konferansı’nda ülkenin ikiye bölünmesinin kabulünün ardından (Güney) Vietnam Cumhuriyeti kurulmuş; CIA gözetimindeki, tamamen sahte bir plebisit sonucu Ngo Dinh Diem ilk VC cumhurbaşkanı seçilmişti. Evli değildi; dolayısıyla baldızı (kardeşi Ngo Dinh Nhu’nun karısı) Madam Nhu, fiilen “first lady” konumundaydı. Son derece hırslı, mütecaviz, küstah, çığırtkan bir kişiliği vardı. Diem de, kardeşi Nhu da, karısı Madam Nhu da sıkı Katoliktiler. Dolayısıyla Fransız ve Amerikan taraftarı anti-komünizmlerinin içine, bir de Budizm düşmanlığını kattılar. Aşırı Batıcı, kraldan fazla kralcı konumlarından, ülkelerinin Budist çoğunluğuna âdeta ilkel inançlar sahibi, geri bir sömürge halkı muamelesi yapmaya giriştiler. İbadetini yasaklamaya, pagodalarını basmaya, rahiplerini dövmeye, zorla din değiştirtmeye koyuldular (buralara dikkat; döneceğim). Buna karşı Haziran 1963’te Thich Quang Duc kendini yakan ilk Budist rahip oldu; onu başkaları izledi. Madam Nhu ise bu eylemlerle “barbekü” diye dalga geçmeye kalktı; “Budistler yeni barbeküler düzenlemek istiyorsa benzin benden” gibi demeçler verdi. “Korkunç yenge” ünvanını böyle kazandı. Sonunda, ABD büyükelçisi Averell Harriman’ın yönlendirdiği ve parasını dağıttığı 1 Kasım 1963 darbesiyle Diem ve Nhu devrilip 2 Kasım’da öldürüldüler. O sırada Madam Nhu ABD’de bir konferans turundaydı. Orada kaldı; hayatının büyük kısmını kâh İtalya’da, kâh Fransız Riviera’sında geçirdi ve 2011’da öldü. Bunlar olurken ben 14-15 yaşlarında bir lise öğrencisiydim. Güney Vietnam bir daha sivil yönetim yüzü görmedi; darbeler ve generaller birbirini izledi (Nguyen Cao Ky’ler, Nguyen Van Thieu’ler vb). 1975’te 28 yaşımdaydım, Saygon (şimdi Ho Şi Minh Kenti) düştüğünde.
Aradan neredeyse 40 yıl daha geçti; ben 70’ime yaklaştım; şimdi de Ayelet Şaked çıktı sahneye. Netanyahu’nun yanında, onun enfrastrüktüründen yetişmiş; Likud koordinatörlüğüne yükselmiş; 2012’de milletvekili seçilmiş. Zaten meşhur oldu; bilmeyen kalmadı; Başbakan Erdoğan da şimdiye kadar en az iki kere değindi gerçi — en son geçen gün, yani 19 Temmuz tarihli Ordu mitingi sırasında, kendi dünya görüşü çerçevesinde, “sen ne biçim kadınsın” diye seslendi. Ben öyle yapmayacağım. Benim için savaş ve barış, milliyetçilik ve evrenselcilik, ya da ırkçılık ve ırkçılık karşıtlığı açısından özsel bir kadın-erkek farkı yok. Başka bir deyişle, savaşçılık, militarizm, milliyetçilik, ırkçılık, saldırganlık sırf hormonal durumlarından, testosteron fazlalarından ötürü erkeklere özgü haller değil. Tersten söyleyecek olursak, kadınların çocuk doğurup büyütebilmeleri, anne adayı ve zamanla anne olmaları, illâ yüzde yüz barışı, sevecenliği ve yumuşaklığı simgelemeleri anlamına gelmiyor. Evet, kadınlar her şeyi yapabilir — asker ve polis de olabilir, paraşütçü de, özel birlik elemanı da, işkenceci de. Nitekim, lütfen etrafınıza bir bakın, sinema ve televizyondaki durum da bu, gerçek hayattaki de. Herhalde “toplumsal cinsiyet eşitliği” (gender equality) adına, yeni tip Amerikan polisiyelerinde, Hawai Beşlisi’nde, CSI ve NCIS’lerde, Nikita ve Kill Bill’lerde hem güzel ve seksi, hem müthiş vurucu kırıcı kadınlardan geçilmiyor. Bizim de geçmişte, kanatlanıp Dersim’de Kürtlerin tepesine bomba yağdırmaya uçan Sabiha Gökçen’imiz vardı, şimdi (tesadüf gene Tunceli’de) “teröristlere göz açtırmayan dişi kaplan”larımız. Yani kimseye “kadının yeri şurası” dersi verecek halimiz olmayabilir. Onun yerine, belki daha karşılaştırmalı bir tarih çerçevesi denemeli.
Ne demiş, Ayelet Şaked? Muhammed Ebu Hudayr’ın kaçırılıp diri diri yakılarak öldürülmesinden bir gün önce facebook sayfasına koyduğu manifesto, Düşmanımız tüm Filistin halkıdır başlığını taşıyor. Kendim baştan çeviriyor ve ilk paragrafını aynen, kalanını kısmen alıyorum: “Filistin halkı bize savaş ilan etti ve biz de ona savaşla cevap vermeliyiz. Bir operasyon değil, yavaş ilerleme değil, düşük yoğunluklu değil, kontrollü tırmanış değil, terörün alt yapısını imha değil, sadece belli hedefleri gözeterek öldürme değil. Bunlar gibi üstü kapalı lâflar yetti artık. Bu bir savaş. Kavramların bir anlamı vardır. Bu bir savaş. Terörizme karşı bir savaş değil, ekstremistlerle savaş değil, hatta Filistin Yönetimine karşı bir savaş bile değil. Bunlar da gerçekten kaçmanın çeşitli biçimlerinden ibaret. Bu, iki halk arasında bir savaş. Düşman kim? Filistin halkı. Neden? Onlara sorun. Onlar başlattı çünkü.”
Devam ediyor: “Düşmanın tüm Filistin halkı olduğunu anlamak neden bu kadar dehşet verici olsun? Her savaş iki halk arasındadır ve her savaşta düşman savaşı başlatan halktır, o halkın tamamıdır.” Ardından, şimdiye kadarki bütün savaşlarda sivillere yapılanları sıralıyor, ki dar ölçülerde haklı. Ama şu noktayı tamamen göz ardı ediyor: bunları önlenmesi gereken kötülükler saymak başka; kaçınılmaz öyleyse doğru ve ahlâklı saymak başka. İnsanlık genellikle ilk yoldan, Ayelet Şaked ve benzerleri ise ikinci yoldan gidiyor. “Bizim savaşımızda”, diyor, “bu yedi misli doğrudur.” Filistin halkının Hamas’a veya başka savaş örgütlerine angaje kesimlerinin yaptıklarını (camiler, okullar, saklayanlar, taşıyanlar, moral verenler) büyük bir abartıyla, bire bin katarak, yüzde yüz bir destek ve özdeşleşme söz konusuymuş gibi anlatıyor. Buradan, şu sonuca sıçrıyor: “Hepsi düşman savaşçılarıdır ve kanları kendi başları üzerinedir. Şimdi buna şehitlerin, onları çiçekler ve öpücüklerle cehenneme gönderen annelerini de katıyorum. Oğullarının peşinden gitsinler, hiçbir şey daha adil olamaz. Gitsinler; içinde o yılanları büyüttükleri evleri de fizikman gitsin, yokolsun. Aksi takdirde oralarda daha çok küçük yılanlar yetiştirilir.”
Korkunç, evet, gerçekten çok korkunç. Ama acaba korkunçluğu tam nereden kaynaklanıyor ve başka hangi korkunçlukları, dehşet vericilikleri andırıyor? İlk göze çarpan, bir halkı, bütün bir nüfusu topyekûn homojenleştirme ve o yekvücut haliyle ırkî, millî, dinî bir nefret objesi haline getirme boyutu. Tek iyi kızılderili, ölü bir kızılderilidir. Tek iyi zenci, ölü bir zencidir. 19. yüzyılda bunlar da deniyordu gayet fütursuzca. Sonra emperyalist fütuhattan ve Avrupa-dışı halklara yönelik ırkçılıktan, her tür milliyetçi çatışmaya taşındı: Tek iyi Türk veya tek iyi Kürt veya tek iyi Rum veya (daha genel olarak) tek iyi gâvur. Uzantısında, tek iyi Filistinli. Bir anakronizm olarak Ayelet Şaked, işte bu ruhu tevarüs etmiş; dünyaya Albay Custer gibi, Cecil Rhodes gibi, Kongo’yu kişisel mülkü yapan Belçika kralı Leopold gibi, Topal Osman gibi bakmayı sürdürüyor.
İkinci gözlemim, Ayelet Şaked’in faşizminin (ki tam bir faşist; buna hiç kuşku yok) Sosyal Darwinizm damarıyla ilgili. Çok yazdım: 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Avrupa’da, bugün tarihçilerin proto-faşizm diye tarif ettiği bir düşünce halitası mevcut. Asıl Faşizm ve Nazizm de sistematizasyon kazanarak bunun içinden çıkıyor. Bu proto-faşizm veya ön-faşizmin en temel unsurlarından biri, Sosyal Darwinizm. Yani hayvanlar âlemi gibi insanlar âlemini de mutlak bir hayatta kalma boğazlaşması olarak görme denemesi. Hayvanlar âlemindeki cins ve türlerin insanlar âlemindeki karşılığı, ırklar ve milletler oluyor. Her biri, doğa yasaları gereği mutlak homojen sayılıyor. Yeryüzü tek bir cangıl olarak resmediliyor. Bu ormanda, hayvanların birbirini avlaması gibi insan toplulukları da savaşarak üstün gelmeye, diğerlerini yok etmeye ve hayatta kalmaya çalışıyor. Kültür, barış, insaf, merhamet — hepsi palavra. Doğa acımasızdır; biz insanlar da öyle olmalıyız. Budur bilimin emrettiği. Böyle argümanlarla, savaş bir doğa yasası mertebesine yükseliyor.
Gene çok yazdım ve söyledim: Bu Avrupa proto-faşizmi, Alman milliyetçiliği üzerinden, İttihatçılığı ve genel olarak Türk milliyetçiliğini de derinden etkiledi. Osmanlı İmparatorluğu’nun hem ezen hem ezilen karakteri, hâlâ o imparatorluk veya mirası için dövüştüğü ölçüde, Türk milliyetçiliğini de hem mazlum hem mütehakkim kıldı. Mağduriyet ve mazlumiyetleri açısından soldan (Marksist anti-emperyalizmden), tahakküm arzuları açısından ise sağdan (proto-faşizmden) çok şey aldılar. Bu çelişkili karışımın belki en iyi örneği Ömer Seyfettin’dir. Primo’sundaki Kenan, anti-emperyalizm üzerinden Türkçüleşmeyi; Beyaz Lâle’sindeki Binbaşı Radko, amansız düşmanlarımıza karşı ayakta kalabilmek için onlardan öğrenmemiz gereken Sosyal Darwinizmi kendi şahıslarında meczeder. Beyaz Lâle’de Radko, Serez’in doğurganlık yaşındaki bütün Türk-Müslüman kadın ve kızlarının öldürülmesine karşı çıkan yaşlı çeteci Dimço’ya sayfalar boyu şöyle seslenir: “Düşünmek ister. Biz çocukları kesmeyeceğiz. Yarının büyük adamlarını keseceğiz. Genç bir kadın, karnından on beş tane düşman çıkarabilir. Bir genç kadını, yahut bir kızı öldürmek on beş düşman birden öldürmek demektir. (…) Katliam içtimaî bir ilâçtır. İçtimaî vücutlar uzvî vücutlar gibi aynı kanunlara tâbidir. Bir hastayı tedavi ederken fena mikropların uzviyette kalmasına müsaade etmek onların yeniden üreyip hastayı öldürmesini istemek demektir. Bir memleket alındığı vakit ecnebi bir unsurun kalmasına müsaade etmek de, bu mağlupların galiplerine karşı besleyecekleri pek tabii olan kin, garazla silâhlanarak üremelerini, bir gün vatanın en zayıf zamanında kalkıp intikam almalarını istemekten başka bir şey değildir. (…) Medeniyet, insaniyet, merhamet gibi boş, manâsız olmaktan ziyade, muzır olan yalanlara inanmayacağız. Kalbimizle, sinirlerimizle değil; dimağımızla, fikrimizle hareket edeceğiz.”
Ayelet Şaked’in “küçük yılanlar yetiştiren” Filistinli annelere ve evlerine ilişkin, hepsini yok edelim tavrı, hık demiş, Ömer Seyfettin’in potansiyel Türk milliyetçilerine hem düşman hem örnek gösterdiği Binbaşı Radko’nun burnundan düşmüş gibi. Buradan üçüncü bir noktaya geçmek istiyorum: kendi diyarının “iç sömürgecisi” kesilmenin gelip dayandığı, dayanacağı nokta. Aşikâr ki İsrail devleti ve özel olarak Ayelet Şaked’ler açısından bütün Araplar geri ve ilkel bir halk; daha özel olarak Filistinliler ve hele Gazzeliler — tabii çok ironiktir — olabilecek en sefil, en yoksul, en aşırı kalabalık gettoya kapatılmış durumda. Öte yandan, tarihte öyle bazı durumlar var ki, Avrupa-dışı bir ülkenin yerel seçkinleri, kendi kendisinin yarı-kolonyal modernleştiricisi kesilebiliyor. Daha önce sözünü ettiğim Madam Nhu örneğinde, Fransız sömürgeciliği ve medeniyetini devralan Katolik Vietnamlıların Budist Vietnamlılara nasıl davrandığını görüyoruz. Peki, birinci ve ikinci nesilleriyle Türk milliyetçi Batılılaşmacılığının, önce İttihatçıların ve sonra asıl Kemalistlerin, modernite uğruna Anadolu’nun “geri, cahil, ilkel” Müslüman halkına bakışı ve yaklaşımına, kültürüne koydukları yasaklara ne demeli? Diem’i ve Madam Nhu’yu andırmıyor mu birçok bakımdan? Nitekim bu “iç sömürgeci” zihniyet, kendi içimizde nice Ayelet Şaked yaratmış değil mi? Tek tek yazmıştım: AKP’nin İzmir mitingine katılan madencileri “ölüme müstahak” sayan Yılmaz Özdil (17 Mayıs). Gene Soma’dan sonra sözünü ettiğim “genç avukat kadın” (18 Mayıs), Allahın AKP’ye oy veren herkese evlât acısı tattırmasını isteyen. Atatürk’e Menemen’i yakmayı hiç olmazsa düşündüğü için hayranlık besleyen 15 yaşındaki genç kız (18-22 Mayıs). Ve Kemalist Aysun (18-19 Mayıs), bundan böyle madenlerde sırf türbanlı kadınların çalıştırılması “mütevazi öneri”sini geliştiren. Topyekûn nefretse, topyekûn nefret. Orada Filistinliler, beride Budistler, burada Müslümanlar. Sormak istiyorum: Bunlar Madam Nhu veya Ayelet Şaked’den çok mu farklı gerçekten?
Dördüncü ve son nokta: Kendi simetriğini, aynadaki aksini yaratmakla ilgili. Şöyle yazmış Ayelet Şaked: “Her teröristin ardında, onlarsız terörü sürdüremeyeceği düzinelerle erkek ve kadın duruyor. Camilerde kitleyi tahrik edenler de savaşın aktörleri, okullar için o canice müfredatları yazanlar da, barındıranlar da, araç sağlayanlar da, onları onurlandıran ve manevî destek verenler de.”
Peki, tersi de varit değil mi bunun? İnsan nasıl sınırsız bir tek-yanlılıkla kendini bu kadar suret-i haktan sayabilir; “öteki”ni görür de “kendi”ni hiç görmeyebilir? Biri de çıkıp diyemez mi: Her sömürgeci, işgalci, çocuk katili İsrail askerinin ardında, babası, annesi, sinagogu, hahamı, okulu ve öğretmenleri, Amerika’daki zengin akrabaları duruyor. Dolayısıyla bunlar da savaşçıdır; bunlardan da intikam alınması gerekir.
Demiyorlar mı zaten? Tek el şaklamaz. Bir yanda, bütün Filistinlileri düşman gören Ayelet Şaked. Diğer yanda, bütün Yahudileri düşman gören Yeni Akit. İkisi de aynı kafa. Her biri, diğerinin varlığından güç alıyor. Bize de bu felâketten nasıl çıkılabileceği konusunda başka ve şiddet dışı bir şeyler düşünmeye çalışmak kalıyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024