Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Başkanın adamları
3.09.2013
3391

 Referandum dönemi önemli bir yarılmaydı.

İktidarın kimseyle istişare etmeden hazırladığı paket, referandum sürecinde herkesi zor bir soru ile karşı karşıya bıraktı.

Bir tarafta geleneksel statükocu yapının bin bir yöntemle iktidarını muhafaza ettiği, ceberut, sabıkalı ve tehlikeli gücü diğer tarafta otoriterleşmenin yavaş yavaş sinyallerini vermeye başlamış ve fakat seçilmiş, meşru hükümet oylandı.

İktidarın dünya görüşüne, gelecek tahayyüllerine, motivasyonlarına katılmasak da yakın tarihimizde yaşamımızı çekilmez hâle getirmiş, cinayetler işlemiş, darbelerle memleketin kanını emmiş o geleneksel “devlet”in yanında durmadık.

Onun geriletilmesinden kaygı duyan elitlerin, Alevilere, Kürtlere, Hıristiyanlara, solculara muhafazakârlara, karşı işlediği suçları hiç unutmadık.

O “devlet” Anadolu’nun tüm kadim dillerine, dinlerine, kültürlerine karşı imhacı ve asimilasyoncu politikalarla çoğumuzu mağdur etti.

Oyunu kurallarına göre oynayabilmemizin en önemli aşaması, ordunun artık yakamızdan düşmesiydi, bunu hep beraber istedik.

Referandumdan evet çıktı.

Doğrudur, tankı gerilettiler.

Fakat hiçbirimizden tankın yerine toma koyulduğu zaman biat etmemizi beklemesinler.

Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, başta Kürt halkı olmak üzere tüm halkların özgür ve eşit yaşaması Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerinin talebi olacaktır elbette. Ya ne sandınız?

Muhalefet etmenin her hâlinin kriminalize edildiği, sivil toplum örgütlerinin dinlendiği, sözcülerinin üstü çıplak aranarak gözaltına alındığı, polisin yollarda insan öldürdüğü, göz çıkardığı, cadı avı ile gençlerin kovalandığı günlerde ne diyelim istersiniz?

Gezi sürecinde asıl konuşmamız gerekenleri konuşuyoruz artık.

Gezi eylemlerinde yer alan tüm kesimleri darbeci, barış sürecine karşı, statükocu, Sisici, Esadcı ilan ederek itibarsızlaştırmaya çalışan, zamanında yan yana durduğumuz yazar çizer arkadaşlar.

Hadi oradan.

Siz kimsiniz?

Açık açık AKP’li olduğunuzu, bu partinin iktidarını sevdiğinizi söylemenizde hiçbir mahsur yok.

Fakat kendi mahcup pozisyonunuzu başka türlü pazarlamak adına tüm muhalif kesimleri lanetlemek ne haddinize?

Dilinize pelesenk ettiğiniz “Aman barış süreci zarar görmesin” cümlesinin altını açık açık doldursanıza.

Kürt halkının özgürlüğünü savunuyor musunuz?

Yoksa sürecin riskini üstlenmiş olan partiniz ile ilgili kaygılarınız mı var?

Roboski’yi, Reyhanlı’yı, Zirve katliamını, Hrant Dink cinayetini, Gezi’de öldürülen insanları hep “hükümete karşı eylemler” diye adlandırıp duruyorsunuz.

Peki, nerede bu cinayetlerin sorumluları?

Kim saklıyor katilleri?

Kısa süre önce Öcalan’ı asmaktan, gerillaya sarılan BDP’li vekilleri hapse tıkmaktan bahseden Başbakan’ın barış güvercinliğine sizler kadar ikna olmadığımız hâlde süreci savunuyoruz elbet.

Allah korusun çatışmalar başlarsa sizlerin kimin tarafını tutacağınızı da biliyoruz.

Gezi’de taş atanların yanında olmakla itham ettiğiniz kesimler, sizler gibi kurşun sıkanların yanında olmadığı için mi darbeci?

Ortalık ABD’nin Suriye’yi bombalamasını savunan “solcu”, maçlarda taraftarlara alkol kontrolü yapılmasını savunan “liberal” yazarlar ile doldu.

Başbakan için “Yüzyılda bir gelen karizmatik lider”, “Bizim azizimiz” diye yazılar yazmak hakkınız, sözüm yok.

Bizim de sizlerin “demokratlık” görüntüsüyle sunduğunuz angaje hâlinize saygı duymamak hakkımız.

AKP grup toplantısının özetini köşelerinizden okumak heyecan vermiyor, tv’den izleyince anlayabiliyoruz zaten.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar