İbrahim Kiras
Herkes gayet iyi biliyor ki birtakım HDP’li vekillerin dokunulmazlığını kaldırmaya yönelik girişimin asıl sebebi Millet İttifakında bir çatlağa yol açma arzusu veya ümidi. CHP’nin buna karşı çıkacağı, İYİ Parti’nin ise Meclis’te kabul oyu vereceği ve dolayısıyla muhalefet blokunda bir bölünme oluşacağı beklentisi. Muhalefet bloğunun bölünmesinin ise “otomatikman” iktidar blokunu güçlendireceği hesabı…
İktidar partisi çoktandır böyle bir gelişmenin gerçekleşme ihtimaline bel bağlamış durumda. Hatta bu beklenti elindeki yegâne “strateji”. Ayakları yere basmaktan uzak beklentiler üzerinde inşa edilen bir “siyaset stratejisi” …
İktidar partisinin geldiği bu yer bir yanıyla şaşırtıcı, bir yanıyla ise son derece normal: Ülke epeydir kötü yönetiliyor, daha doğrusu yönetilemiyor. Bunun doğal sonucu olarak iktidar cephesinin toplumdaki desteği giderek eriyor. Bilhassa AK Parti açısından son yerel seçimde İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesi dramatik bir kırılma noktasıydı. Seçmenin verdiği son ikaz mesajıydı belki de bu. Siyaset anlayışını ve yönetim zihniyetini değiştirmesi yolunda son bir fırsattı. İktidar partisi bu fırsatı da değerlendirmeye yönelmedi. Bildiği usulde siyasete ve bildiği usulde devlet yönetmeye devam etti.
Bildiği usul bilinmeyen bir netice doğurmadı. 23 Haziran 2018 gününden bu yana neler yaşandığı ve iktidar partilerinin toplumdaki destek oranlarının nerelere gelmiş olduğu ortada. İktidar partilerinin kendileri de görüyorlar bu durumu elbette. Onlar da içinde bulundukları bu sıkıntılı durumdan kurtulmak için yol arıyorlar, çaba gösteriyorlar. Ne var ki buldukları çözüm yolu yanlışlarını düzeltmek, kendilerine çeki düzen vermek, milletin ne dediğini dinlemek değil.
Bu tür rasyonel çözümlere yönelmek zor geldiği için daha kolay bir yola girmiş bulunuyorlar. “Bugün Türkiye’de -bizim getirdiğimiz sistem sayesinde- iki siyaset bloğu var” diye düşünüyorlar. Cumhur İttifakı diye bir yapı oluşturulmasaydı Millet İttifakı’nın doğmasının ve muhalefetin blok olarak hareket edebilme kabiliyeti kazanmasının da mümkün olmayacağını kabul ederek, “kendi elimizle getirdiğimiz Blok Siyaseti bizi bu sıkıntılı duruma soktuğuna göre şimdi blokları yeniden düzenleyerek bu açmazdan kurtulabiliriz” diye hesap yapıyorlar.
Bu doğrultuda partilerin oy oranları üzerinden bir iktidar denklemi tasavvur ediyorlar. “AK Parti ve MHP oyları iktidarda kalmaya artık yetmediğine göre muhalefet bloğundaki partilerden birini veya ikisini iktidar bloğuna dahil edersek sayısal üstünlüğü yeniden kazanırız” diyorlar. İYİ Parti’ye ve liderine “eve dön” çağrısı, kapısından giremedikleri Saadet Partisi’ne bacadan girerek yaptıkları işbirliği teklifi bu “strateji”nin tezahürleri.
Strateji kelimesini tırnak içinde yazdım, çünkü stratejik bir bakış açısının yol göstericiliğine ihtiyaç duyulan bir durumda hem toplumsal realiteleri hem de akıl ve mantığı devre dışı bırakmayı strateji olarak benimseyen bir yaklaşımdan söz ediyoruz.
Sosyal bilimcilerin sıkça zikrettikleri bir özlü söz vardır, “Pis bir gerçek güzelim teoriyi mahvetti” diye… Burada da pis gerçekler güzelim stratejiyi manasız ve değersiz hale getiriyor. İşte o “pis gerçeği” görmek istemediği için bu “güzelim strateji” ile oyalanmaya devam ediyor iktidar partisi.
O “pis gerçek” iki bölümden oluşuyor: İlki problemin kaynağı. İkincisi çözüm yolu. Öncelikle problemin kaynağını görmek istemiyor iktidar partisi. Oy tabanındaki erimenin kötü yönetimin sonucu olduğunu kabullenmeye yanaşmıyor. Sebebini başka yerlerde aramaya kalkışıyor. Ortaya çıkış sebebini görmek istemediği problemin doğal olarak çözümünü de yanlış yerde arıyor.
Muhalefet bloku büyüdüğü için kendi oylarının azaldığını varsayıyor. Tam aksine kötü yönetiminin kendi oylarını erittiği için muhalefet blokunun güçlendiğini -ve sözgelimi Ankara ve İstanbul’u bunun için onların kazandığını- kabullenmeye yanaşmıyor.
Ve bu yanlış zemin üzerinde siyaset inşa etme etmeye çalışıyor. Millet ittifakı içinde veya muhalefet cephesinde bir çatlamanın veya çatışmanın kendi oylarının artışını sağlayacağını zannediyor.
Oysa akıl var, iz’an var: Diyelim ki niye getirildiği herkesin malumu olan HDP’li vekillerin dokunulmazlığı meselesinde CHP ve İYİ Parti aynı tepkiyi vermediler ve birtakım solcu kalemşorların Akşener’e yönelik hakaretleri yüzünden iki partinin arası açıldı. Daha da ileri gidelim, Millet İttifakı fiilen sona erdi. Hatta biraz daha ileri gidelim İYİ Parti Cumhur İttifakına katılma kararı aldı… Ne olur sanıyorsunuz? Bu partinin seçmeni ortaçağ lortlarının serfleri gibi tıpış tıpış parti yöneticilerinin peşinden mi gider sanıyorsunuz?
İYİ Parti seçmeninin bugün orada olmasının sebepleri değişmedikçe siyasi duruşunu değiştirmesini beklemenin ham hayal olduğu ortada.
HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırma girişiminin ne muhalefet blokunu parçalaması ne de iktidara bu anlamda fayda sağlaması mümkün. Vatanseverlik ve milliyetçilik ambalajında sunulan bu paketin tek muhtemel sonucu HDP seçmeninin demokratik parlamenter sisteme küsmesi olabilir. Bu sonuç da milli birliğin muhafazasına değil, bölücü terörün güçlenmesine yol açar.
Ancak HDP’nin AK Parti’nin “çözüm ortağı” olduğu süreçte hükümetin arzusuyla gerçekleştirilen birtakım görüşmeleri bugün “İşte bu kişilerin terör örgütüyle ilişkilerinin fotoğrafı” diye servis edebilen, belediye seçiminde “HDP oylarını kazanmak için” Abdullah Öcalan’a mektup yazdırabilen, partisinin üç kuruşluk çıkarı uğruna devlet çıkarlarını bozuk para gibi harcayabilen kişilerin çok da umurunda olmaz herhalde bu sonuç…
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
29.07.2025
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025