İhsan YILMAZ
Muhasebem
		
	
						3.02.2016  
					
					
					
						
						1875
					
					
				
	Kamuoyu önünde iş yapan insanların muhasebe ve özeleştirileri de kamuoyu önünde, açık, şeffaf ve net olmalıdır. Gazetecisinden vakıf yöneticisine, okul müdüründen işadamı derneği genel sekreterine kadar, kamuya açık, onları etkileyen iş yapan kişiler, kul yani insan hakkı ihlal etmiş olabilirler. Onların kötü temsili yüzünden içlerinde bulundukları oluşumlara karşı halkın olumsuz kanaatleri artmış da olabilir. O yüzden, açıktan özeleştiri yapıp, herkesten helallik dilemeleri gerekir.
	
	
	 Yalan yanlış fikirleri ile, kasıtlı olmasa da, kamuoyunu öyle ya da böyle etkileyen benim sanırım bayağı entelektüel günahım var. Ayrıca, akademisyenliğimin yanında yıllarca, farklı hayır kurumlarında, dernek ve vakıflarda, yani insanların bağışları ile iş yapan yerlerde yöneticilik ve bazen de maalesef tiranlık yaptım. Vermem gereken hesap çok.
	
	
	 Madımak’ta azgın kitlelerin vahşice yakılmalarını zevkle seyrettikleri o onlarca mazlum için neden üç-beş eleştiri cümlesi dışında aktif bir çalışma yapmadım diye kendime kızıyorum. Kendi mahallesinin mazlumuna herkes sahip çıkar. Milletin ve her mahalleden aydının da %90’ı sadece bunu yapıyor zaten. Halbuki, insan olan kendinden farklı olana zulmedildiğinde de zulme engel olmak için aktif gayret etmeli.
	
	
	 On, hatta on beş yıldır kendi çapımda onlara yapılanlara sesli itiraz ediyor ve uluslararası platformlarda bunu dile getiriyor olsam da, Alevilere, Kürtlere, başta Ermeniler olmak üzere gayrimüslimlere ve solculara, devletin ve milletin yaptığı zulümleri, dindarlara yapılanınkinin beşte biri kadar dert etmediğim için utanç duyuyorum. Okuduğum gazetelerin, seyrettiğim TV’lerin bu konulardaki dertsizliğine isyan etmemiş olmamın hüsranı içindeyim.
	
	
	 Bazı İslamcı ve sağcı kişilerin analiz görünümlü adaletsiz, hukuksuz ve vicdansız komplo teorisi karalamalarını, yargısız infazlarını, niyet okumalarını ve köken avcılıklarını ciddiye aldığım için çok pişmanım. Bunları benim gibi ciddiye alan mahalleme sesli itiraz etmediğim için çok üzülüyorum ve kendime kızıyorum.
	
	
	 Yıllardır toplumun çeşitli kesimlerine zulmeden bir kısım ulusalcıların ve darbe heveslilerinin yargılanacağı sevinci ile AKP’nin kuyruğuna takılıp, özünde haklı davalar olan Ergenekon ve Balyoz’daki yanlışlıkları heyecandan göremediğim ve yüksek sesle itiraz edemediğim için perişan oluyorum.
	
	
	 Alman yargısının yıllarca takip edip, somut delillerle kıskıvrak köşeye sıkıştırdığı ve hapis cezası indirimi alabilmek için “Evet, yoksullara bağış ve yardım paralarını çaldık ve kendimize gemi aldık” diyen Deniz Feneri çalışanlarını dinlemediğim için kendime ve bu itirafları haber yapmayan medya organlarına çok kızgınım. Fehmi Koru gibi komplo teorisi severlerin “Bu derin Alman devletinin AKP’ye operasyonudur” laflarına kandığım için kendimi çok ayıplıyorum.
	
	
	 AKP ile gayrimeşru sayılacak seviyede yakınlaşan, objektif ve soğukkanlı gazeteciliği hayırlı işler lobiciligi uğruna unutan ve birkaçı hariç neredeyse hiçbir hatasını sayfalarında görmeyen, eğriye eğri doğruya doğru diyemeyen gazeteleri, televizyonları neden bağıra çağıra ikaz etmedim diye düşünüyorum.
	
	
	 AKP ile oturup kalkarken nobranlaşan, kibir abidesi haline gelen, biz güçlüyüz havası basmayı marifet sayan, “biz olmasak AKP Ergenekon operasyonlarını yapmaz, yapamaz” diye atan “aferin avcısı” “excel’ci” tiplere neden “utanmıyor musun?” demediğim için şimdi çok utanıyorum.
	
	
	 İnsanlardan yardım toplayan çeşitli İslami oluşumların parçası oldukları halde lükse düşmüş, makam arabası ve şoförü olan, acayip makam ofislerine sahip, lüksü davasının itibarı sanan, güçlü ve zengin adamlarla oturup kalkmaktan isçisinin hal hatırını sormayı aklına bile getirmeyen, sendikayı kurumuna sokmayıp isçilerini taşeronluğa ve asgari ücrete mahkum eden, sonradan görme tiplerin hepsine birden “davanıza ihanet ediyorsunuz” diye haykırmadığım için ve bu haltların az da olsa bir kısmını kendim de yediğim için kahroluyorum.
	
	
	 Liste aslında uzun ama hem yerim kalmadı hem de akademisyen kibrim ve kalem erbabı egom, burnumdan ancak bu kadar kıl aldırmama izin veriyor. Eminim, başkaları benim bıraktığım yerden devam eder. 
Yazarlar
- 
			
			Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ahmet TAŞGETİRENDağdakilerin siyasete girmesi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehmi KORUHakem ile hakim adaletli davranmazsa… 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Taha AkyolCumhuriyetin evrimi 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016