İhsan YILMAZ
Muhasebem
3.02.2016
1844
Kamuoyu önünde iş yapan insanların muhasebe ve özeleştirileri de kamuoyu önünde, açık, şeffaf ve net olmalıdır. Gazetecisinden vakıf yöneticisine, okul müdüründen işadamı derneği genel sekreterine kadar, kamuya açık, onları etkileyen iş yapan kişiler, kul yani insan hakkı ihlal etmiş olabilirler. Onların kötü temsili yüzünden içlerinde bulundukları oluşumlara karşı halkın olumsuz kanaatleri artmış da olabilir. O yüzden, açıktan özeleştiri yapıp, herkesten helallik dilemeleri gerekir.
Yalan yanlış fikirleri ile, kasıtlı olmasa da, kamuoyunu öyle ya da böyle etkileyen benim sanırım bayağı entelektüel günahım var. Ayrıca, akademisyenliğimin yanında yıllarca, farklı hayır kurumlarında, dernek ve vakıflarda, yani insanların bağışları ile iş yapan yerlerde yöneticilik ve bazen de maalesef tiranlık yaptım. Vermem gereken hesap çok.
Madımak’ta azgın kitlelerin vahşice yakılmalarını zevkle seyrettikleri o onlarca mazlum için neden üç-beş eleştiri cümlesi dışında aktif bir çalışma yapmadım diye kendime kızıyorum. Kendi mahallesinin mazlumuna herkes sahip çıkar. Milletin ve her mahalleden aydının da %90’ı sadece bunu yapıyor zaten. Halbuki, insan olan kendinden farklı olana zulmedildiğinde de zulme engel olmak için aktif gayret etmeli.
On, hatta on beş yıldır kendi çapımda onlara yapılanlara sesli itiraz ediyor ve uluslararası platformlarda bunu dile getiriyor olsam da, Alevilere, Kürtlere, başta Ermeniler olmak üzere gayrimüslimlere ve solculara, devletin ve milletin yaptığı zulümleri, dindarlara yapılanınkinin beşte biri kadar dert etmediğim için utanç duyuyorum. Okuduğum gazetelerin, seyrettiğim TV’lerin bu konulardaki dertsizliğine isyan etmemiş olmamın hüsranı içindeyim.
Bazı İslamcı ve sağcı kişilerin analiz görünümlü adaletsiz, hukuksuz ve vicdansız komplo teorisi karalamalarını, yargısız infazlarını, niyet okumalarını ve köken avcılıklarını ciddiye aldığım için çok pişmanım. Bunları benim gibi ciddiye alan mahalleme sesli itiraz etmediğim için çok üzülüyorum ve kendime kızıyorum.
Yıllardır toplumun çeşitli kesimlerine zulmeden bir kısım ulusalcıların ve darbe heveslilerinin yargılanacağı sevinci ile AKP’nin kuyruğuna takılıp, özünde haklı davalar olan Ergenekon ve Balyoz’daki yanlışlıkları heyecandan göremediğim ve yüksek sesle itiraz edemediğim için perişan oluyorum.
Alman yargısının yıllarca takip edip, somut delillerle kıskıvrak köşeye sıkıştırdığı ve hapis cezası indirimi alabilmek için “Evet, yoksullara bağış ve yardım paralarını çaldık ve kendimize gemi aldık” diyen Deniz Feneri çalışanlarını dinlemediğim için kendime ve bu itirafları haber yapmayan medya organlarına çok kızgınım. Fehmi Koru gibi komplo teorisi severlerin “Bu derin Alman devletinin AKP’ye operasyonudur” laflarına kandığım için kendimi çok ayıplıyorum.
AKP ile gayrimeşru sayılacak seviyede yakınlaşan, objektif ve soğukkanlı gazeteciliği hayırlı işler lobiciligi uğruna unutan ve birkaçı hariç neredeyse hiçbir hatasını sayfalarında görmeyen, eğriye eğri doğruya doğru diyemeyen gazeteleri, televizyonları neden bağıra çağıra ikaz etmedim diye düşünüyorum.
AKP ile oturup kalkarken nobranlaşan, kibir abidesi haline gelen, biz güçlüyüz havası basmayı marifet sayan, “biz olmasak AKP Ergenekon operasyonlarını yapmaz, yapamaz” diye atan “aferin avcısı” “excel’ci” tiplere neden “utanmıyor musun?” demediğim için şimdi çok utanıyorum.
İnsanlardan yardım toplayan çeşitli İslami oluşumların parçası oldukları halde lükse düşmüş, makam arabası ve şoförü olan, acayip makam ofislerine sahip, lüksü davasının itibarı sanan, güçlü ve zengin adamlarla oturup kalkmaktan isçisinin hal hatırını sormayı aklına bile getirmeyen, sendikayı kurumuna sokmayıp isçilerini taşeronluğa ve asgari ücrete mahkum eden, sonradan görme tiplerin hepsine birden “davanıza ihanet ediyorsunuz” diye haykırmadığım için ve bu haltların az da olsa bir kısmını kendim de yediğim için kahroluyorum.
Liste aslında uzun ama hem yerim kalmadı hem de akademisyen kibrim ve kalem erbabı egom, burnumdan ancak bu kadar kıl aldırmama izin veriyor. Eminim, başkaları benim bıraktığım yerden devam eder.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciToplum nefes alamazsa… 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYanlış hesap hukuktan döner 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanCHP’yi taşerona devretme derdi yüzünden iktidar da ülke de kaybediyor 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKaos nereye açılır… 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUCHP ne yapsın? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYenilenen CHP iktidarın CHP'sine karşı… 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYanaşma kültürü ve siyasetin çürümesi 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAK Parti CHP'ye demokratik dayanışma heyeti gönderse 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÇözüm süreci Suriye virajında 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti CHP’siz yapabilir mi? 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Çözüm sürecinin yargı bacağı 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Muaviye’nin İpleri”ni Değil, Demokratik Toplumu Güçlendirelim... 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKoca Ak Parti ve MHP’de sağduyu ve izan sahibi tek kişi kalmadı mı? 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016