İlhami IŞIK
Kendimi hırpaladığımı, yorduğumu hissettiğim günlerde üzerime yapışan mahcubiyet duygusunun kültürel kodlarımda gizlenmiş olan genetik yapımdan kaynaklandığına, bunun kesinlikle böyle olduğuna inanıyorum. Kabalaşmadan sözleri söyleyebilmenin zarafet ile ve hiç şüphesiz hakikatle çok güçlü bir bağının olduğundan kuşkum yok. Nezaketin bize ağır geliyor olmasının arkasında bu mahcubiyet eksikliğinin olduğunu düşünüyorum. Yaşanan bu sertliğe üzeri örtük bir alınganlığın sebebiyet verdiğini düşünmem için yeterli tanıklığımın olduğunu (mahcubiyetle!) düşünüyorum. Bu sertlik öç alma duygusunun tezahürüdür. Şundan şüphem yok artık, düşünmeye uzaksan merhamet, mahcubiyet, nezaket ve zarafetten de uzaksındır.
Rahmetli babam Şêxê Şero tıpkı benim gibi kendini hırpalayıp yorduğunu sandığı zamanlarda, bana dönerek, o şefkatli ses tonuyla şunları söylerdi kendi anadilinde. Yani Kürtçe olarak “Ji dil be, bi rehim be,xweşik binêre, xweşik bibîne. Jîrbuna xwe ji vê xweşikbunê bêpar nehêle.’’ Anlatmaya çalıştığı diğer bir deyimle anlamamı istediği marifetin ta kendisiydi. İlmin bilginin yeteneğin bir başına marifet için yeterli olmadığını söylemeye çalışıyordu. Tek kelimeyle zarafetten söz ediyordu.
Yıllar önce okuduğum bir İngiliz edebiyat eleştirmeni bir insana en çok yakışan yüz ifadesinin şaşkınlık olduğunu yazıyordu. Mahcubiyet ve şaşkınlık adı nezaket olan derginin ön ve arka kapak yüzleri gibidirler. Mahcubiyet duygusunu yitirmiş olan birey hiçbir şeye şaşmaz artık. Onu hiçbir şey hem mahcup etmez hem de saf bir çocuk gibi, büyülenerek, mutlak hakikatlere derinden teslim olmaz.
Mahcup olamıyorsanız her şeyi biliyorsunuz demektir; şaşkınlık duygusunu kaybetmişseniz her şeye şaşmaz bir kesinlik içinde hakimsiniz demektir. Bunun anlamı "ben her şeyi biliyorumdur. Bilmenin mutlak tekeli benim kontrolümdedir." Aslında bu kibirden başka bir şey değildir.
Mahcubiyet ve şaşkınlığın bedenimize yansıttığı o harika nezaket estetiği, başkasına zarafet olarak yansır. Öteki insanları bize ilişkin dillendirdikleri zarif kişi algısı, bütün bunların dışavurumudur. Bunun tam tersi ise itici bir kibrin ürünü olan, doymak bilmez açgözlü benliktir. Bencil bir benliktir.
Bencil benlik diğer insanları ötekileştirmekle kalmaz, onlardan düşman da yaratmayı becerir; çünkü, hedef gösterecek düşmanı olmadan varlığını konumlandıramaz, besin damarlarını kesmek zorunda kalır ve hiçleşir. Ben biliyorum, tek doğru olan benim, her şey benim kontrolümde olmalı anlayışı hiç kuşkusuz bir zehirlenmedir. Hayatı derin dondurucuya koymadan hayata dair her şeyi bilme imkanı yok; çünkü hayat akan en büyük değişim dalgalarıdır. Tarihi kesintiye uğratmadan, onun önüne bir yerlerde büyük setler oluşturup, ileriye doğru akışını durdurmadan, tarihe hakim olunamaz. Tarihin akış mecrası değiştirilemez.
Oysa ne güzel söylemiş Socrates "Bugüne kadar bütün bildiklerimin bana söylediği şudur; ben ne bilmediğimi biliyorum.’’
Ne bilmediğini bilmek, hatta bu bilinci öne çıkarmak, sadece bilgelik olarak tarif edilemez, o aynı zamanda nezaket ve zarafetin en üst seviyesi olur. Ve bana kalırsa hakiki marifet de budur. Marifet evvel emirde ne bilmediğini bilmektir.
Editörün Notu: Sahici ol! Şefkatli ol! Güzel bak! Güzel gör! Aklını ve zekanı bu güzellikten yoksun bırakma!
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025