İlker DEMİR
Hafızalarda her icraasında senaryosuna sadık bir şef, yönetmen, piyanist, opera veya koro sanatçıları ve hatta seyircilerle ahenk arayan bir müzisyen olarak kalan Timur Selçuk öldü.
O müziğinde tek kişilik her şeydi.
Bu özelliği belki yüzyıllar içinde devlet yönetiminden süzülüp gelen köklerindendi.
Selçuk'un kökü uç beyi Türkmen hanedanı Germiyanoğulları ve Selçuklulara dayanıyor, oradan günümüze geliyor, modern elitizmin doğal ortamında büyüyor.
Ölümüne, rahmet ve başsağlığı dilekleri egemen olsa da tartışmasız da kalmadı.
O şöyle bir kıyısından yüzeyinden de olsa sola bulaştı, bulaştığı kadar da tartışmalardan nasibini aldı.
Burası Türkiye, siyasete bulaşıp da "öbür dünya"ya tartışmasız gitmek olmaz.
Devlet burjuva kültürlü olmadığı için yaşayanları da farklı olamaz, asgari donanıma sahip değil ve tanımsız kalan her siyasal terim, kavram gibi ölüler de görmezin fil tarifindendi.
Türkiye'de geleneksel egemen kültür ve egemen kültürün ton renklisi "sol", o modernistti diye içeriğin suyuna tiridine karışmadan uğurladı değerli müzisyeni:
"Timur Seçuk duyarlı ve devrimci bir müzisyendi."
Öyle miydi?
Bu nitelemelerle yüzleşilmezse, nitelikler bir gün pratiğin karşısına çıkar tutarlılık sorardı.
Tabi ki, Selçuk kayıtsız şartsız bir sanatçıydı ve her sanatçı gibi son derece duyarlı ve devrimciydi ama tam cevap bunlardan ne anladığınıza bağlıydı.
Modernist değişimleri bir devrim olarak niteliyorsanız, o büyük bir devrimciydi ve duyarlıydı.
Bir de müziği, müziğinde de, müziğini bu kriter ve duyarlılıklarına hapsedene kadar geniş ufku vardı.
O Paris'te eğitim gördü ama devlet ve baba ocağından aldıkları yüreğinde kaldı.
Demek ki dayanaklıydı, bağımlılıkları vardı.
Baba ocağından aldığı neydi?
Babası, eğitim için Fransa'ya gitmesi istendiğinde, 'gitsem ne olur, "Müslüman bir tenör"den öte ne diyecekler ki, ama ülkemde ünlü bir Münir Nurettin Selçuk'um' demişti.
Ama Timur Selçuk babasından farklı olarak gitti Paris'e.
Paris'teki Ecole Normale de Musique bestecilik ve orkestra yönetimini bitirdi,1974'de Türkiye'ye döndü.
O artık yurtdışında eğitim görmüş, eğitimini Türkiye'ye faydalı olmaya çalışacak, devlet kültüründe her eğitimliden bekleneni yapacak bir Türk'tü.
Aman aman bu ne bir "büyüklük"tü, köklü ailenin oğluna da bu yakışırdı!.
Ama o da ne, bu denli eğitimiyle hizmete hazır bir insana 12 eylül cuntası ilerici filmlere müzik ve ilerici şairlerin şiirine beste yaptı diye 8 yıldan fazla pasaport vermedi.
Hiç olacak şey mi?
Bu hem de devlet modern ve çağdaş olsun diye hizmet için can atan birineydi.
Sonradan bu 8,5 yılın sıyıran bir kaza kurşunu olduğu anlaşıldı.
Çünkü devlet kazayı telafi etti, Kenan Evren 1989'da izzet-ikbal ile Başkentte bir konser verdirtti.
Ve pasaport vermemek ne kelime tüm sınır kapıları açıldı İstanbul Oda Orkestrası ve Selçuk'a.
O tarihten sonra o tarihlere kadar hafif hafif esen halkın meltemin yerini devlet rüzgarı aldı.
O artık Eurovizyon şarkı yarışmasında "bana bana" adlı şarkıyla, orkestra şefi ve besteciydi, "koca devleti" temsil ediyordu.
Yüzü gezegene değil, ulusa/devlete dönüktü, o yüzden başarı şansı içerideki özgürlükler kadardı.
Aslına dönüyordu.
Mesela 2011'de Habertürk kanalındaki bir söyleşide Kürdistan bağımsızlığı tartışılırken Kürd hakları ne kelime varlığını bile dile getirmemiş, neresinden baksan inzivada eskimiş biri, alt kültür düzeyinde bir cevap vermişti:
“Türk Kürt ayrımı ne demek? Ahlaklı vatandaşlar olalım, elele verip bir ayağa kalkalım. Şu anda Türkiye genç ve güzel bir kız gibi. Herkes becermek istiyor. Dış güçler tetikte” demişti.
O artık dönülmez yolun yolcusuydu.
Geçmişini güncelledi, müebbeten ulusal hapisaneye girdi.
İki Mustafa'yı da dünya önderi ve dediklerini kabülü ahlaklı insan olmak ve üst kimlik ilan ederek inzivaya çekildi.
Ama Ak Parti'ye örtülü faşist demesi ve Anti Tayyip olması sola ve bilime yetmedi, modernistlere "o duyarlı bir devrimciydi" demeye yetti.
Sevenlerinin başı sağolsun.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2025
31.10.2025
4.10.2025
17.09.2025
28.08.2025
10.08.2025
28.07.2025
17.07.2025
6.07.2025
23.06.2025