İsmet Berkan
Deprem gibi bir şey olup 45 bini aşkın insan hayatını kaybettiğinde, 600 bine yakın ev yok olduğunda, milyonlarca insan iç göçmen durumuna düşürüldüğünde insanın duygularından arınıp olan biteni tarafsız ve olabildiğine objektif bir gözle değerlendirmesi kolay değil.
İnsan hemen suçlu arıyor ve o suçluyu da zaten kızmaya hazır olduğu yerde buluyor.
İşte siyasal iletişime hemen yansıyan ayrışmayı görüyoruz zaten: Muhalefet partilerine ve hükümete karşı muhalif çevrelere göre sorumlu Tayyip Erdoğan ve onun yolsuzluklara bulaşmış yönetimi; buna karşılık şimdilik ortaya çıkan ve depremle ilgili duyguları ölçme iddiasındaki iki zayıf ankete göre halkımızın gözünde esas suçlu müteahhitler. Nitekim iktidarı destekleyen medyaya baktığınızda da aynı şeyi görüyorsunuz, Ak Parti mensubu veya değil müteahhitlere yönelik yoğun bir tepki var. İktidar kanadı bir yandan halkın önüne atmak için bir suçla daha bulmuş durumda: Kentsel dönüşümü engelleyen CHP ve diğer solcu kesimler.
Türkiye, uzunca bir zamandan beri hayatın normal kimi konularının ve tartışmalarının bile siyasette bir iktidar-muhalefet ayrışması tartışmasına dönüştürüldüğü ülke zaten. (İstanbul’da belediye otobüsünün kaza yapması bile bizde siyasi tartışmanın konusu.) O yüzden depremin siyaset üstü olmasını beklemiyorduk elbette. Nitekim daha ilk günden muhalefetin yardım yapmasının engellenmesi, iktidarın depreme verdiği ilk siyasi refleksti, sonra devamı geldi. Şimdilerde “Sporu siyasete alet etmek”le ve “Depremzedenin acısının üzerinden siyaset yapmakla” suçlanıyor muhalefet.
Fakat tabii, siyasal iletişim açısından en önemli hamle, “Yıkılanı biz yaparız” mesajı. Çünkü geleceğe dair ümit sahibi olmak isteyen herkesin baktığı ilk şey, hayatın yeniden “normal”e dönmesi; bunun en belirgin yolu da herkesin başını bir damın altında sokabilmesiyle bire bir bağlantılı.
“Yıkılanı biz yaparız” sloganı ve bu konuda somut adımlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ait. Muhalefetin bu slogana cevabı, “Acele etmeyin” demek, biraz daha ileri gidince de, “Depremden de yandaş müteahhide pay çıkarılıyor”a varmak. Bunlar doğru olabilir ama vatandaşın algısı bakımından ikincil önemde; öncelik insanların kafalarını bir çatının altına sokabilmelerinde.
Tuhaf bir şey belki ama insanlar şu an çadır bulmaya uğraşır ve sokakta yatmaya devam ederken, bugünün dertlerinden çok geleceğe ilişkin bir hayale sarılmak istiyor olabilirler. Yeniden bir evi olacağı hayaline…
Ben burada “muhalefet” diyorum ama aslında depremden beri muhalefeti bir arada göremiyoruz. Liderler sahaya ayrı ayrı çıktılar, ayrı ayrı gezdiler. Oysa 6 muhalefet liderinin bir arada deprem bölgesinde temas etmesi mümkün olabilirdi ve bu da muhalefetin ister istemez gireceği “Evinizi biz yaparız” söylemi açısından oldukça güçlendirici olurdu. Bunu yapmadılar; depremden kolay bir siyasi zafer çıkacağı inancına çok erken kapıldılar, bireysel oy artışı arayışına giriştiler. Oysa seçimde zafer hiç de kolay olmayacak.
Normalde bu çapta yaşanmak zoruna kalınan bir felaketin iktidarın seçimde ağır bir yenilgi almasına neden olması beklenir. Çünkü beceriksizlik ve liyakatsizlik yüzünden depremin faturası çok ama çok büyüdü.
Kaldı ki deprem öncesinde uzun yıllara yayılan, deprem sırasında birkaç günde ayyuka çıkan beceriksizlik ve kötü yönetimin esasen deprem sonrasında da devam etmesi beklenir. Kadrolar aynı kadrolar, alışkanlıklar ve anlayış aynı olduğu için büyük olasılıkla bu iktidar deprem sonrasını da aslında kendi iddia ettiği kadar iyi yönetemeyecek.
Ama Tayyip Erdoğan’ın yerinde bir refleksle gördüğü bir şey var: Seçimi 14 Mayısta yapmak bu türden sonuçların ortaya çıkmasından önce sandığı kurmak aslında bir avantaj. Erdoğan deprem anından itibaren zamanın aleyhe işleyeceğini gördü ve erteleme laflarına kulak asmadı. Muhalefet siyaseti o kadar okuyamıyordu ki, seçimin erteleneceği, hatta tamamen iptal olacağı safsatalarıyla günlerce enerji harcadılar.
Kaldı ki hükümetin beceriksiz olmasını ve iktidardan kendi kendilerine düşmelerini beklemeyi kendileri açısından bir “zafer” olarak tanımladıkları sonucu çıkar bu uygulanan taktiklerden; herhalde öyle düşünmemişlerdir.
Ama düşünmüyorlarsa, bir an önce depremle ilgili ortaya sadece deprem dönemi eleştirilerinden ibaret olmayan bir pozitif gündem koymalılar. Beğenmesek bile Tayyip Erdoğan’ın bir pozitif gündemi var işte: “Yıkılanı biz yaparız.”
Seçimlere bugünden başlayarak 73 gün var. Muhalefet ortaya bir iletişim stratejisi koyamayacaksa, bu 73 gün onlar için çok hızlı geçip gidecektir. Buna karşılık Tayyip Erdoğan aynı süreyi kendi binasına her gün yeni bir tuğla daha ekleyerek lehine geçirecektir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nın aday olması halinde onun iletişim stratejisinin başına geçeceği anlaşılan Ekrem İmamoğlu’nun başarılı stratejisti Necati Özkan geçen gün Cumhuriyet’te doğru bir tespit yaptı, “Umut açığı”ndan söz etti.
Gelecek için o ümidi muhalefet sadece Erdoğan’ı eleştirerek veremez.
İki gün önce bu köşede seçmenin iktidara tokat vuracağını söyledim ama bu tokat muhalefetin otomatik olarak kazanacağı anlamına gelmez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
23.05.2025
22.05.2025
13.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
10.04.2025
6.04.2025