İsmet Berkan

İsmet Berkan
İsmet Berkan
Karar Tüm Yazıları
Trump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak
2.10.2025
20

Yüksek sesle ve bir övünme vesilesi olarak söylenmiyor ama ABD Başkanı Donald Trump’ın yanında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile açıkladığı Gazze planı, Türkiye tarafından kabul edilen ve Beyaz Saray’daki görüşme dahil Trump’la görüşmelerde destekleneceği vaat edilen bir plan.

Nitekim planın açıklanmasından hemen sonra bir hafta önce Başkan Trump’la New York’ta toplantı yapmış olan Türkiye dahil 8 İslam ülkesi bir yazılı açıklamayla planı destekledi. Benzer şekilde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hemen bir sosyal medya paylaşımıyla Trump’ın Gazze’ye barış getirme çabalarını takdir ettiğini duyurdu.

Hadi bunlar sembolik gelişmeler. Bir de somut gelişmeler var. Dün Katar Dışişleri Bakanı açıkladı, bundan böyle Hamas’la yapılacak müzakerelere Türkiye de katılacaktı. MİT Başkanı İbrahim Kalın alelacele uçağa binip Katar’a gitti, Mısır ve Katar temsilcileriyle birlikte Hamas’ın karşısına oturdu.

Hamas’la yapılan müzakerenin ne olduğu belli: Bu örgüt, planın öngördüğü biçimde silah bırakmaya ve Gazze’yi terk etmeye iknaya çalışılıyor.

Dün yazmaya çalıştım, Hamas açısından hem çok zor hem çok kolay bir karar bu. 

Kolay olanı teklifi kategorik olarak reddetmek, silah bırakmamak, Gazze’den çekilmemek ve Filistin halkının esenliğinden çok kendini düşünmek, kendi siyasi geleceğini öncelemek. Bunun bedeli Gazze’de işgal ve katliamların devam etmesi.

Zor olanı, Türkiye’de Abdullah Öcalan’ın PKK’yı ikna etmeye çalıştığı şeyi yapmak; kendini feshetmek, silahları bırakmak ve sonra da siyasi alanda kendini yeniden tanımlamak için çalışmak. Bunun bedeli mücadeleyi zamana yaymak, bu iki yılda alınan yaraların bir işe yaramadığını kabul etmek.

Filistin direnişi 70 yıldır devam eden ve İsrail işgali bitene kadar da sönmeyecek bir ateş. Hamas isim ve biçim değiştirerek geleceğe oynayabilir.

Fakat tabii sözünü ettiğim kararlar duyguların eşliğinde değil gerçekçi bir gözle verilmesi gereken kararlar.

Çünkü Filistin denince duyguların gerçeklerin üzerini örtmesi, hamasetin ve yalanın gerçeğin yerine geçmesi, Türkiye dahil bütün bu topraklarda hepimizin DNA’sına kadar işlemiş bir kültür.

Dün hatırlattım, geçen yılın sonunda İsrail zorla ateşkese ikna edildiğinde bunun Hamas’ın bir zaferi olduğuna inananlar ve bunu yüksek sesle söyleyenler vardı. Hamas da belli ki zafer ilan ettiğine inanıyordu, İsrail’in ateşkesi bozması için ellerinden geleni yaptılar. Oysa durum ortadaydı: 50 bine yakın Filistinli ölmüş, Gazze baştan sona yıkılmıştı.

Bugün ölenlerin sayısı 66 bini geçmiş durumda ve hala Hamas’ın zaferinden söz edenler var. Trump planının tam Hamas zafer elde edecekken bu zaferi onların elinden çalıp Netanyahu’ya verdiğini, planın bir tuzak olduğunu söyleyenler.

Kim mi onlar? Onlar Ak Parti çevresi.

Bu partinin kendisi de, partiye dışarıdan destek veren çevresi de genellikle çok disiplinlidir, partinin politikaları, iktidarın uygulamaları, hele hele ‘Reis’ Tayyip Erdoğan’ın tercihleri çok ama çok nadiren açıktan eleştiri konusu olur.

Ama dün bir farklı durum vardı. Bu parti çevresinden çok sayıda isim, sanki Tayyip Erdoğan ve Türkiye Trump’ın Gazze planına destek vermiyormuş, Türkiye gidip hamas’ı iknaya çalışmıyormuş gibi davrandı, planı eleştirdi.

Bu sabah Ak Parti propaganda cephesinin en önemli yayınları Sabah, Hürriyet ve Yeni Şafak’ta aynı şekilde Tayyip Erdoğan iktidarının Trump planını desteklediğini ve planın hayata geçmesi için aktif çaba içinde olduğunu sanki bilmiyormuş gibi davranan ve planı sert şekilde eleştiren çok sayıda yazı var.

Bazı köşe yazarları, işi Tayyip Erdoğan’a gösterilen planla son açıklanan planın farklı olduğunu, yani “Reis’in kandırıldığını” öne sürecek kadar ileri götürmüş durumdalar sözlerini.

Birkaç örnek vereyim:

YeniŞafak’ta yazan, Ak Parti’de yöneticilik de yapmış bir isim olan Yasin Aktay örneğin, “Hamas kazandı herkes kaybetti, kararı ne olursa olsun” başlıklı yazısına şöyle başlıyor: “ABD Başkanı Trump ile Müslüman ülkeler arasındaki görüşmeden sonra Gazze konusunda oluşan iyimser hava, soykırımcı katil Netanyahu ile görüşmeden sonra ilan edilen anlaşma ile dağılmış, yerini büyük bir hayal kırıklığı almış durumda.”

Yine YeniŞafak’tan Nedret Aransel, “Great plan” başlıklı yazısına şöyle giriş yapmış: “Pazartesi akşamı Başkan Trump ile İsrail soykırımcısının açıkladığı “Gazze Barış Planı”, sadece Filistin ve Hamas’ı köşeye sıkıştırmakla kalmıyor, Netanyahu’nun karşında yükselen uluslararası camiayı da çıkmaz sokağa sürüklüyor. “

YeniŞafak’ta Kadir Üstün “Trump’ın Gazze planı kalıcı barış getirir mi” başlıklı yazısında “İsrail’in işgalci statüsüyle yüzleşmeyen ve Filistinlilerin kendi kendilerini yönetmediği herhangi bir modelin kalıcı barışı sağlaması mümkün olmayacağı gibi sadece savaşın başka bir bahara ertelenmesi anlamına geleceği söylenebilir” diyor.

YeniŞafak’ın ağır topu, gazetenin genel yayın yönetmeni Hüseyin Likoğlu çok daha keskin, “İsrail bir kanser hücresidir” başlıklı yazısında “Evet silahlar sussun, soykırım dursun, lakin konuşulan plan daha vahşi saldırılara zemin hazırlamaya yönelik tehlikeler içeriyor. Siyonist terör örgütü İsrail, kurulduğu günden beri sapkın inancının esiri olarak, bölgede katliam yapıyor. Karşımızda terör örgütünden daha vahşi bir durum var. Çocukları öldürdüğü için sevap kazanacağına iman eden insan görünümlü hayvandan aşağı mahlûklar var” diyor, İsrail tamamen yok edilmedikçe Filistin sorununun bitmeyeceğini söylüyor.

Hürriyet’te Abdülkadir Selvi, “Gazze planı umut mu felaket mi” başlıklı yazısında, Trump ile toplantıda Tayyip Erdoğan’a sunulan ile açıklanan planın farklı olduğunu söyleyenlerden biri, “Planın bazı maddeleri müzakere edilmeli” diyor.

Hürriyet’te Nedim Şener çok daha keskin, “İsrail-ABD Gazze’ye çökme planı” başlıklı yazısını “Elbette plan konusunda Filistinlilerin, Gazzelilerin ve Hamas’ın ne diyeceği önemli çünkü can veren onlar. Ama planın barış değil, Gazze’yi ABD ve İngiliz eliyle süresiz İsrail işgaline bırakacağı çok açık” cümleleriyle bitirmiş.

Sabah’ta Salih Tuna, “O ödülü ikisi paylaşsın” başlıklı yazısına şu cümletle girmiş: “Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: “Gazze Planı” barış, ateşkes, insani yardım, esir takası gibi “cilalı etiketlerle” süslenmiş Filistin direnişini tasfiye etme planıdır.” Sonra da şöyle bitirmiş: “Bu plan bir barış belgesi değil, teslimiyet senedi.”

Sabah’ta yazan Ak Parti’nin araştırma kurumu SETA’nın yöneticisi Nebi Miş, “İsrail plana uymazsa yaptırımı ne” başlıklı yazısında İsrail zaferinden söz etmeyen az sayıda isimden biri. “Giderek yalnızlaşması ve uluslararası toplumdan tepkilerin artması en azından Netanyahu’yu bu planı kabule zorladı. Ancak, İsrail bu planı sözde kabul etti diye baskının azalmaması gerekiyor” demiş.

Yine Sabah’ta Melih Altınok, “Trump’ın ayağındaki pranga Netanyahu” başlıklı yazısında planı kabul edip destekleyen Erdoğan iktidarını eleştirmiyor, “Trump’ın Gazze planı şüphesiz arzu ettiğimiz gibi değil. Ne var ki meselenin takipçisi olan devletlerin de üzerinde mutabık olduğu üzere bu koşullardaki en gerçekçi seçenek” diyor.

Bakalım Ak Parti çevresinde oluşan bu derin çatlak nereye varacak?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar