Kemal CAN
Toplumsal ve siyasal hayatta, yaşanan olaylarla yol açtıkları gelişmeler arasında her zaman doğrusal bir ilişki olmuyor. Bazen bir hadise hiç hesaplanmamış, öngörülmemiş gelişmelere kapı açabiliyor. Bazen tamamen başka bir saikle yapılmış bir işi veya söylenmiş bir sözü, birileri bambaşka bir bağlama taşıyabiliyor. Bazen de abartılı tepkilere, tartışmalara neden olan zaten tam da öyle olması istenmiş vakalar görüyoruz. Böyle vakalarda, tepkilerin yüksekliğinden tartışmalar sanki kontrolden çıkmış görüntüsü verilse bile, olay tam da beklendiği gibi seyrediyor. Meral Akşener-Erdoğan görüşmesi, öncesi, sonrası, gizli kapaklı tarafları hatta açıklanmayan içeriğiyle, ne niyetle yapılmış ve nereye varacak olursa olsun, tam da görünmesi istendiği gibi realize edilmiş bir hadise gibi duruyor. En baştan -en azından gerekçesi konusunda usulen- yapılması gereken açıklamalar, yoğun ve aslında muhatapları açısından son derece rahatsız edici spekülasyonlara rağmen hâlâ kamuoyundan ama asıl önemlisi yakın siyasi çevreden esirgeniyor. Bütün komplo teorileri, “yakışıksız” kulisler veya yarattığı siyasi çalkantı bir kenara bırakılsa bile, ilan ve sunum şeklinden anladığımız -anlamamız istendiği- gibi, görüşme kişisel bir temas değil. Dolayısıyla her siyasi temasta olduğu gibi kamuoyunun ve etki çevresindeki siyasi muhatapların merak ve soru hakkı var. Yani gördüğümüz şeyle ilgili açıklama gereği duymamak ve hatta yüksek sesli sorulara cevap vermemek de, bu resmin tamamlayıcı parçası.
Birkaç gündür yoğun bir tartışma trafiği yaratan vakayı, siyasete biraz ilgi duyan herkes biliyor. Ancak tekrar pahasına kısa bir özetle toparlamak, verilen resmin ve bu resimden çıkartılması istenen sonucun üzerine konuşmak için yararlı olabilir. Yalanlanmayan bilgiye göre, görüşme talebi Erdoğan’dan gelmiş ama Akşener’in de önceden bir randevu talebi olmuş galiba. Açıklama “İyi Parti eski Genel Başkanı” sıfatı da kullanılarak Cumhurbaşkanlığı’ndan yapıldı, ikili fotoğraf yine aynı mecradan servis edildi. İki taraf da görüşmenin gerekçesi, içeriği ve sonucu hakkında bilgi vermedi. Akşener, parti adı zikredilerek Beştepe’ye kabul edilmesine rağmen hâlâ parçası olduğu teşkilattaki muhataplarına herhangi bir bilgi aktarmadı. Birilerine bazı şeyler çıtlattıysa bile -verilen tepkilerden- herkesin “bilmiyorduk” demek zorunda kaldığını anlıyoruz. İYİP Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Kim kimle görüşürse görüşsün, biz tek adamlığa hizmet etmeyiz” dedi. Geçen kongrenin diğer genel başkan adayları Koray Aydın ve Tolga Akalın da biraz daha sert ifadelerle tepki gösterdiler. Başka İYİP’liler de açıklamalarıyla ve paylaşımlarıyla, rahatsızlıklarını ifade etti. Yeniden olağanüstü kongre taleplerinin hatta Akşener’in ihracının bile gündeme getirildiği oldu. Akşener’e yakın olduğu söylenen İYİP Milletvekili Burak Akburak ise “Akşener devlette göreve hazır, Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı teklifi değerlendirilir” gibi kışkırtıcı bir açıklama yaptı. Elbette CHP’nin eski ve yeni genel başkanları da meseleye bigane kalamadılar.
Son yerel seçimde yüzde 4 oy almış, son anketlerde hızlı toparlanmasının kolay olmayacağı görünen bir partinin, eski genel başkanının Külliye’ye kabulü neden önemli? Erdoğan açısından, (küçüğüne büyüğüne bakmadan) yanına getirebildiği, “gücünü kabul ettirdiği” her aktör, karizmasını ve oyun kurucu görüntüsünü besliyor. Bir zamanlar kendine muhalif görünmüş isimler çok daha fonksiyonel. Devlet Bahçeli, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Tuğrul Türkeş, Metin Feyzioğlu, Sinan Oğan isimlerini ve DSP, BBP, Vatan Partisi, HÜDAPAR gibi partileri bir çırpıda saymak mümkün. Bu tür yer değiştirme veya güç kabul ettirme hamlelerinin, artçı sarsıntılar yarattığını da gözden kaçırmamak gerek. Ayrıca Erdoğan, iktidarda kalmak için Bahçeli ve Özel arasına sıkışmış, ikisinden birine mecbur görüntüsünü bozmak arzusunda. Akşener açısından ise “siyasetten elini çekmeyeceğini” göstermek ve kendini hatırlatmak için çok isabetli bir yol seçtiği söylenemez. Akşener daha önce çeşitli defalarda söylediği, “ben gitsem taban gitmez” öngörüsünü, kronolojiyi değiştirerek gerçekleştiriyor. Önce seçmeni onun söylediği yere gitmedi ve 2024’te, bir önceki yıldaki gibi “kaybettirme siyaseti” sonuç vermedi, o ise bütün bunlardan sonra Beştepe’ye gitti. Söyledikleri ya da önerdiklerinden ziyade, kimin yanında kimin karşısında ve kimle birlikte pozisyon aldığından ibaret bir ‘siyaset” yürüten ve kriteri böyle şekillenmiş Akşener için şaşırtıcı bir durum yok. Acaba birileri, bu kariyer hikayesine Akşener’in işaret ettiği, tercih ettiği, zorladığı, belirlediği rolle katılmaktan kurtulduklarına şükrediyor mudur?
Akşener, daima başkalarının -kendisi için- vehmettiği ihtimallerin üzerinde ilerledi. Birilerinin aynasından yansıyan yanıltıcı görüntü veya taahhütleri tamamlamayan ama hep yenisini alabilen müteahhit gibiydi. Siyasi kariyer çizgisi, siyasi rotasından hep çok daha net oldu: Kariyer girişi, Susurluk travmasıyla gönderilen Mehmet Ağar’ın yerine konan -“taze siyasetçi kadın”- bir imaj hamlesiydi. AKP’nin kuruluşunda “dört eğilim” tablosunun tamlayıcısı olarak düşünüldü ama olmadı. 1999-2002 sarsıcı grafiğinden kurtulmaya çalışan MHP’nin dışa açılma ve vitrin tanzimi hamlesinde yeri oldu. MHP’nin konuşkan olduğu dönemde, Meclis vitrininin popüler yüzüydü. Bahçeli’nin 2015 hamlesiyle yaşanan oy kaybına asabı bozulan ve sıçrama arayışındaki MHP’lilerin işaret ettiği popüler lider adayıydı. Referandum sürecinde “hayır” ittifakının parçası ve 2018’de ise MHP’nin oylarını tekrar muhalefete taşıyacak aktör olarak gösterildi. Üzerine takılan madalyaları hak edecek bir şey yapmamış olmasına rağmen, aklı başında insanlar tarafından, merkez sağı toparlamak ve seküler milliyetçileri demokrasi ittifakının parçası yapmak için, cesaretlendirilmesi gereken isim olarak lanse edildi. Üç aşağı beş yukarı 2018 seviyesinde yaptığı oy katkısıyla 2019 zaferinin herkesten eşit ortağı muamelesi gördü. Altılı Masa’nın, hem eş kuranı, hem bozanı, hem geri döneni, hem dağıtanı oldu. Aday beğenmeyen, aday tayin eden, adayları isyana çağıran oldu. Yine bazı yorumcular tarafından muhalefeti kazandırmaya çalışan tek isim sayıldı ama kaybettirenler listesinin başına yazıldı. Muhalefetin en kaprislisi ve en çok mağdur olanı oydu. Şimdi ise Beştepe’nin vermek istediği resmin içinde ve neden orada olduğu konusu yine muğlak.
Beştepe’de verilen fotoğrafın siyasi albüme girmiş olması, karede yer almayan pek çok aktör açısından da önemli olacak. Zaten görüşmenin gerekçesinde de, işin bu tarafı belki daha belirleyici. İlk ağızda İYİP’in doğrudan etkileneceği çok açık, verilen tepkilerden bunu görebiliyoruz. Genel Merkezi ve teşkilatlarını hala posterlerinin süslediği kurucu genel başkanın -özellikle muğlak bırakılmış- bu hamlesi, İYİP’te siyaset yapmaya devam edenler ve oy vermeyi sürdürecekler için -masadan sonra ikinci- kırılma anı. Akşener’in tensipleriyle genel başkan olduğu iddia edilen Dervişoğlu, muhalefetteki parti olarak davranmada kararlılık ifade ediyordu, kontrol edemediği bu gelişme yüzünden, inandırıcılık sorunu büyüyecek. CHP ise ilk etapta mecliste ve sandıktaki muhtemel kaymalar nedeniyle avantaj sağlayacak gibi görünse bile, beklenmedik biçimlerde olumsuz etkilenme olasılığı yüksek. Çünkü Abdülkadir Selvi yazıları ve “eşeği çalıp sonra bulup”, bunu da büyük adım diye sunmakla idare edilen “normalleşme” takvimi, tıpkı ekonomik düzelme gibi ileri itildikçe itiliyor. Bu arada kayyım hamlesiyle ve işaret sayılan sembol davaların tavsamasında gördüğümüz gibi, yerel seçim şokunu atlatan eski normal geri geliyor. Zaten ittifakı dağılmış muhalefeti, sadece CHP’den ve DEM’den ibaret göstermek ve CHP’yi şişirerek, tek başına muhalefeti taşımak zorunda bırakmak, eski normalin son başarısı 2023 tablosuna geri dönüş için kolayca kullanılabilir. Belediyeler Birliği seçiminde verilen başarılı örnekte olduğu gibi, CHP’nin Erdoğan’ın manevralarına mahkum olmadan kendi başına normalleşme adımları atabilme imkanı hâlâ sınırlı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025