Kürşat BUMİN
Askeriyeden, yargıya, eğitim ağından iş dünyasının önemli bir bölümüne, medyadan polis teşkilatına vs. yerleşmiş, içine yerleştiği bu kurumlarda hegemonyasını kurmuş bir yapı/güç (her ne ise) “Darbe” yaparak daha neyi, hangi kurumu ele geçirmeyi amaçlamış olabilir? O zaten “sessiz darbe”sini tamamlamış olarak Devlet’i çoktan ele geçirmemiş mi?
“Raporlar”a geçmeden önce söz konusu “Komisyon”a ilişkin Ahmet İnsel’in geçenlerde yaptığı değerlendirmeden birkaç satır: “Birkaç yıl öncesine kadar Gülen cemaati savunuculuğunda en ön sıralarda yer almış, Ergenekon, Balyoz davalarında ağır hukuk ihlallerini savunmuş bir emekli savcıyı 15 Temmuz darbesini araştırma komisyonu başkanı yapmak da aynı telaşın bir parçası.”
“Hal-i pür melâl”e gelecek olursak:
Genelkurmay Başkanını’nın “Komisyon’a ilettiği” yanıt”tan başlayalım: Sizi bilmem ama söz konusu “yanıt” okur okumaz bende (“Verilmiş sadakamız varmış”a eşlik eden) şu tepkiye neden oldu: “Nedir bu Allah aşkına!” Gazete “Yanıt”a ilişkin haberi şu manşetle vermişti: “MİT’teki istihbarat DARBE değildi.” Yani şu MİT’in bombalanacağı ve müsteşarının tutuklanacağına ilişkin “istihbarat”. Anlaşılır gibi değil; müsteşara ilişin yakın zamanda gerçekleşmesinin kıyısından dönülen harekat da ortada dururken bütün bu olup bitenden “Darbe olmadığı”na kanaat getirmek, bravo doğrusu!
“Yanıt”tan önemli gördüğüm bir bölüm daha: “FETÖ/PYD’nin tarafımızdan fark edilmemesi söz konusu değildir. Tabii ki fark edilmiş ve hatta en üst seviyede risk olarak tanımlanmıştır. Devletin tüm kurumlarına sızarak, işi bir darbe ile seçilmiş hükümeti devirmeye, TSK’yı ve Türkiye’yi kontrol altına alma noktasına getirmeye cüret etmesi pek çok kimsenin beklemediği bir durumdu.” (!) Gerçekten anlaşılır gibi değil; “Devletin tüm kurumlarına sızmış” bir yapı (artık her ne ise) “en üst seviyede risk” olarak tanımlanmış olmasına rağmen gösterilen tepki kolları kavuşturup beklemekten ibaret.
“Bu nasıl bir Devlet” desek yeridir tabii ki. “Devletin tüm kurumları”na sızılmış, yani (Hegel’den bu yana) Devlet’in vücut bulduğu “Bürokrasi”si ele geçirilmiş, ama olup bitenleri hiç beklemiyorduk doğrusu!
Sanırsınız ki MİT’in merkezini bombalamak, müsteşarını tutuklamak vs. türünde gelişmeler olsa olsa MİT ile (adı her ne ise) malum teşkilat arasında cereyan edebilecek olağan şeylerdir. Bütün bu olup biteni “Darbe” ile ilişkilendirmek fazla kötümser bir yorum olacaktır! “Tüm kurumlara sızarak” Bürokrasi ele geçirildikten sonra hâlâ “Yok canım bu darbe filan değildir, sadece devletin ‘milli’ istihbarat kurumunu ve müsteşarını hırpalamak ya da ele geçirmek istiyorlardır” şeklinde akıl yürütebilmek konuya ilişkin en yanlış kanaattir.
Medyada büyük ilgili gören “MİT raporu”na gelince: Bu metin de bana göre okuyana “Dağ fare doğurdu” dedirtecek cinstendir. MİT Müsteşarı Dr. Hakan Fidan imzalı ve metin içinde “Sn. Müsteşarımız” gibi insanı şaşırtan ifadelerin de yer aldığı bu “rapor”a geçmeden önce, 15 Temmuz’a ilişkin bugüne kadar dile getirilmediğini sandığım bir soruyu dile getireceğim:
Soru şu: Devletin “bütün kurumlarına sızmış”, yani Devlet’in tecessüm etmiş hali diyebileceğimiz Bürokrasi’yi ele geçirmiş bu malûm yapı niçin “Darbe” yapmaya kalkıştı? Sorunun içinizden bazılarının nazarında “naif” kaçtığının farkındayım; bu yüzden soruyu biraz daha açayım: Askeriyeden, yargıya, eğitim ağından iş dünyasının önemli bir bölümüne, medyadan polis teşkilatına vs. yerleşmiş, içine yerleştiği bu kurumlarda hegemonyasını kurmuş bir yapı/güç (her ne ise) “Darbe” yaparak daha neyi, hangi kurumu ele geçirmeyi amaçlamış olabilir? O zaten “sessiz darbe”sini tamamlamış olarak Devlet’i çoktan ele geçirmemiş mi? Yani, 15 Temmuz’a kadar süren “başarılı” faaliyetlerinin üzerine “Darbe” ile daha ne eklemek istiyorlardı? 15 Temmuz’un ülkenin yabancısı olmadığı askeri darbelerle de yakınlığı olmasa gerek. Çünkü söz konusu darbeler toplumun önemli bir kesiminin ve hatta siyasi partilerden (27 Mayıs’ı hatırlayın) bazılarının “gönüllü” olabildiği girişimlerdi. Bu çerçevede “FETÖ/PDY”nin darbe girişiminin olsa olsa bir dönem Güney Amerika’da karşımıza çıkan darbeler benzeri (Pinochet, Videla mesela) bir niteliği olsa gerekti. Nitekim 15 Temmuz’da TBMM’ye saldırılması bunun bir işareti olsa gerekir. Meclis lağvedilecek, partiler kapatılacak, özgürlükler hepten ortadan kaldırılacak, belki anayasası bile olmayan diktatoryal yönetim dönemi açılacaktı. Yani bana göre (de) 15 Temmuz’da darbe girişimi (bugün genellikle –kendisi tarafından da- takdim edildiği gibi) doğrudan Tayyip Erdoğan’a yönelik bir niyet ve amaç taşımıyordu. Yanılıyor muyum? Söz konusu yapı Devlet’i bütün kurumlarında zaten çoktan ele geçirmiş olduğuna göre, amaçlanan senaryo bu niyet ve amacı aşan ve çok daha vahim sonuçlar doğuracak (belki de “iç savaş”) nitelikteydi. Hadi oldu olacak bu çerçevede bir tahminde de bulunayım: 15 Temmuz (biraz önce Pinochet ve Videla’nın adını da andığımıza göre) işin içine “dışarıdan” sızmış kokuları da barındıran bir görünüm ifade ediyor sanki… Bu tahmin de doğru çıkabilir; eğer ülkede “Devlet” diye tanımladığınız kurumlar manzumesi ipin ucunu çoktan kaçırmış, bir gün “hasret kaldık” dediğine ertesi gün yeni icat edilmiş lakaplar takmış, toplumun yarısının güvenini hepten yitirmiş ise bu “tahmin”de bulunmanın sakıncası olmasa gerek.
“MİT raporu”na sıra gelmeden yazıyı noktalıyorum, çünkü 36 sayfasını dikkatle okuduğum bu rapor da şöyle böyle değil… O da bir başka yazının konusu olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018