Kurtuluş TAYİZ
PKK yöneticisi Sakine Cansız ve iki arkadaşının Paris’te öldürüldüğü haberini şaşkınlıkla karşıladığımızı hatırlıyorum. İlk anda cinayetleri kimin, hangi amaçla işlediğine dair kimse somut bir fikre sahip değildi. İlk tahminler çözüm sürecine yönelik bir “suikast” olduğu yönündeydi. İnfazlar karanlık bir örtüye bürünmeye başladığında, suikastın çözüm sürecini hedeflediğine ilişkin şüpheler de arttı. Birinci yılına girdiğimiz bugünlerde, bu acımasız infazların, çözüm sürecine yönelik sabotaj amacıyla gerçekleştirildiği daha net görülüyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, Paris suikastıyla ilgili değerlendirmelerini şöyle not etmiştim: “Ha bizi vurmuşlar, ha Sakine’yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay. Ankara’ya gelmiş (Ömer Güney) Çankaya’da büro tutmuş. Sterk, ‘MİT kaynaklı’ demiş. Mümkün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de şaşırdı. Demek ki darbe hâlâ devam ediyor.” (28.02.2013/İmralı Zabıtları-Milliyet)
Bu açıklamalarından da anlaşılacağı gibi, daha ilk günlerden itibaren PKK ve Abdullah Öcalan’a suikastın adresi, MİT olarak işaret edildi (Öcalan’ın konuşmasında bu bilgilendirmeyi yapan kişinin adı ‘Sterk’ olarak geçiyor). Öcalan, bu “bilgilendirme” karşısında biraz şaşırıyor ve şu tepkiyi veriyor: “Mümkün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de şaşırdı.” Bu sesli düşünme süreci, Öcalan’ın şu yargıya varmasıyla sonuçlanıyor: “Demek ki darbe hâlâ devam ediyor.”
Paris suikastının MİT tarafından “organize” edildiğine yönelik ilk günden itibaren özel bir çaba sarf edildiği anlaşılıyor. PKK ve İmralı’nın dikkati hep bu tez üzerine çekilmeye çalışıldı. Zaman zaman bu şüpheleri destekleyecek somut “kanıtlar” gündeme geldi. Zanlı konumunda olan Ömer Güney’in, Ankara ve İstanbul’a gelip gittiğini gösteren “bilgi” ve “belgeler”, bazı medya organları tarafından “MİT bağlantısı” şeklinde sunuldu. Buna önceki gün Ömer Güney’e ait bir görüşmenin sesli kaydının internete sızdırılması eklendi.
Paris suikastı, tüm yönleriyle aydınlatılana kadar bu iddiaların hep gündemde kalacağını düşünüyorum. Hükümete ve özellikle MİT’e bu noktada önemli sorumluluk düşüyor; öncelikle bu konuda ciddi bir soruşturma yapılmalı veya yapılan soruşturmanın sonuçları kamuoyu ve Kürt tarafıyla paylaşılmalı. Paris suikastıyla ilgili bu gizlilik perdesinin MİT’e karşı kuşku ve kaygıların yayılmasına neden olduğu/olacağı görülmelidir.
Tekrar internete sızdırılan Ömer Güney’in ses kaydına dönelim. Zamanlaması çok ilginç. Abdullah Öcalan’ın iki gün önce verdiği 17 Aralık mesajına sanki misilleme özelliği taşıyor. 17 Aralık’ta başlayan süreç için Öcalan’ın net olarak “darbe” ifadesini kullanmasının ve bu darbeye karşı mücadele edeceğini deklare etmesinin büyük bir rahatsızlık uyandırdığı görülüyor.
Burada, Paris suikastında Ömer Güney ve MİT bağlantısının ve Abdullah Öcalan ile olan ilgisinin ne olduğu, ne olabileceği sorusu akla geliyor. Öcalan’ın, bu suikastta MİT bağlantısının olup olmadığı noktası üzerinde ne kadar çok durduğunu hatırlayalım; infazların arkasında MİT’in olduğu iması bile Öcalan’ı “suç ortağı” gibi göstermeye yarıyor. En iyimser ifadeyle bile Öcalan’ın “tuzağa” düştüğü şüphesini doğuruyor. Öcalan’ın 17 Aralık’ı “darbe” olarak nitelemesinin ardından sızdırılan söz konusu ses kaydıyla MİT’in, PKK’yı alttan alta “tasfiye” eden bir kurum olduğu algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Paris suikastında MİT bağlantısının “kanıtlanması” halinde, İmralı merkezli barış süreci gözden düşeceği gibi, Öcalan’ın “baş müzakereci” niteliği de zarar görecek. MİT’i, Paris infazlarının faili gibi gösteren bu kaydı, Hakan Fidan ve Öcalan’ın oturduğu masaya savrulan bir tekme gibi de algılayabiliriz.
Abdullah Öcalan’ın Paris suikastı için “darbe hâlâ devam ediyor” (Burada kast edilen darbe, 7 Şubat 2012’deki yargı darbesi) tespiti oldukça önemli. Bu tespit, geçerliliğini hâlâ koruyor. Hakan Fidan’ı tutuklama, MİT’i “düşürme”, Başbakan’ı devirme ve çözüm sürecini bitirme amacı taşıyan bu darbe süreci, 17 Aralık’ta tehlikeli bir boyuta taşınarak devam ettiriliyor. Paris suikastının arkasında da bu güçler var. Söz konusu ses kaydının da bu güçler tarafından hazırlanıp sızdırıldığı, masayı devirmeyi ve Öcalan’ı da oyun dışına itmeyi hedeflediği anlaşılıyor.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019