Lale KEMAL
Polis istihbarat dairesi eski Başkanı Ömer Altıparmak’ın, PKK ile MİT arasında Oslo’da yapılan görüşmeleri, örgütün üst düzey isimlerinden Adem Uzun’un sızdırdığını söylemesiyle, “aslında kim sızdırmıştı?” tartışması medya üzerinden yeniden alevlendi. İktidar medyası, mutad olduğu üzere Cemaat’e yüklenmek için Altıparmak’ın açıklamasını vesile bildi.
Türkiye’de artık tüm muhalif kesime, yargısız infaz yapıp mide bulandırıcı biçimde iftira atma furyasının nereye kadar gideceğini hesap etmek zor. Ama, Batı’nın demokrasi değerlerini iyi kötü tatmış Türkiye’de, otoriterlik rejimi sonsuza kadar sürmez ve insanları haksız yere itham edenler, bir gün gelir oluşacak bağımsız yargı önünde hesap verirler. Keşke, bugünlerin geleceğini öngörüp, çok geçmeden büyük bir U-dönüşü yapabilseler.
Dedik ya, Oslo görüşmelerinin sızması olayını, buldukları günah keçisinin üzerine yıkanlar, Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan gizli Suriye görüşmelerinin sızdırılmasının faili olarak da kafadan yine Cemaat’i ilan ettiler.
Bir ülkenin istihbarat, güvenlik birimleri nasıl olur da Suriye görüşmelerini kimin sızdırdığını ortaya çıkartamaz da, kolayı seçip, hiçbir kanıt sunmadan birilerinin üzerine sorumluluğu atar?
Ters köşe yapalım. Acaba gizli Suriye tapeleri olayının asıl failleri, içeriğindeki, “Süleyman Şah Türbesi için Türkiye savaşa girer.” mealindeki ifadeleri sızdırarak “kahramanlık öyküsü” yazmak isteyenler olabilir mi? Pek çok konuda binlerce çoğaltabileceğimiz bu ve benzer soruların yanıtını, ancak şeffaf işleyen gerçek bir hukuk devletinde bulabiliriz. Böyle bir devletin var olduğunu iddia edenler, her yaptıkları suçlamaların somut kanıtını ortaya koymak zorundadırlar, aksi suç işlemekte oldukları anlamına gelir. Keza, Oslo görüşmelerini kimin sızdırdığına dair tartışmalar, şeffaf, iyi yönetilen bir hukuk devleti arka planıyla araştırılmadıkça, belki de sızdırma olayı üzerinden bir kahramanlık hikâyesi yazılmak istendiği ve gerçek faillerin saptırıldığı gibi bir düşünceye de kapılabiliriz. Farz edelim, Cemaat’e yakın olduğu iddia edilen polisler, Oslo görüşmelerini sızdırdı, böylece Kürtlerle barışmanın belki de önemli bir aşaması olan bu süreci baltaladı. Peki, bu ve diğer tüm iddiaların, kamuoyunu tatmin edici bağımsız yargı tarafından ortaya konulmuş kanıtı nerede? İktidarın, yasal düzenlemeler ile gerçekleştirdiğinden dolayı samimi sandığım reform hareketleri yıllarının, meğersem son demlerini yaşadığımız yıllarıymış 2010. O yıl internete, PKK ile MİT arasında üçüncü ülke (İngiltere) arabuluculuğunda Norveç’in başkenti Oslo’da yapılan gizli görüşmelerin kaydı düşmüştü. Herkes doğal olarak Oslo görüşmelerini kimin sızdırdığına yoğunlaştı o tarihlerde.
Taraf Gazetesi adına sızma olayıyla ilgili o zaman görüştüğüm MİT kaynakları, MİT-PKK görüşme kaydının üzerinde, iktidarı zor durumda bırakmak için oynamalar yapıldığını ve sızdıranın PKK olduğunu belirtiyorlardı. (Haberin tümü için bakınız; 19 Eylül 2011, http://arsiv.taraf.com.tr/haber-pkk-mit-kasetinin-ustunde-oynanmis-78287/) O zaman konunun hassasiyeti nedeniyle haberimi MİT kaynaklarına atfetmemiştim. Bugün artık iftiralar yoluyla insanların haysiyetleriyle oynanıyor olması nedeniyle bir çarpıtmaya yol vermemek için haberimin MİT kaynaklarına dayandığını belirtmek durumundayım.
Peki, MİT üzerindeki yargı ve parlamento denetiminin tamamen ortadan kalktığı bir ortamda bu teşkilat içinde var olduğu söylenen kimi muhalif grupların, belki de Oslo görüşmelerini sızdıranlar olup olmadıklarını nasıl bileceğiz?
İcraatların gün yüzünde, şeffaf biçimde yapılmadığı toplumlar karanlıkta kalmaya işte böyle mahkum olurlar.[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- IŞİD’den mesaj var; ‘Oksijenimi kesme topyekûn savaşırım’
2.02.2016 - Brexit istismarı çabuk başladı
25.06.2016 - Dış politikada Saray dönemi
18.06.2016 - Askere yasal zırh ve CHP
11.06.2016 - “Mercedes’ini yakacak babayiğit var mı?”
4.02.2016 - 6,5 milyon pasaporta vizesiz Avrupa!
28.05.2016 - ‘Şehir savaşlarına’ hazırlıksız yakalandılar
14.05.2016 - Ara seçim zorlanacak
7.02.2016 - Amerikalı ne diyor, bizimkiler ne anlıyor?
30.04.2016 - Bir garip ‘askeri casusluk’ operasyonu
24.04.2016
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Selami GÜREL
Sayın Tanyel! artık çekilin bir kenera,uzun bir tatile çıkın ve bu işi yapacak birisi gelsin otursun o koltuğa
Yazıya aynen katılıyoruz!
Aynen katılıyoruz, ancak dahası var. Şoförler o kadar kaba ki ne yayaya ne da trafikteki diğer araçlara saygıları var. Trafik lambalarını dinlemezler, ..şek gib sigara içerler içerde, telefonla konuşurlar, yolda 100le gitmeye çalışırlar, hiç bir kurala uymamaya çalışırlar. Sığır gibiler sığır! Ve halk da buna tepkisiz. Neden acaba? Ya da bu vurdumduymazlık, medeniyet eksikliği sadece otobüs şoförlerine mi ait?
Ad Soyad Giriniz...
Eline, aklına, kalemine sağlık......
Selami GÜREL
Sayın Tanyel! artık çekilin bir kenera,uzun bir tatile çıkın ve bu işi yapacak birisi gelsin otursun o koltuğa
Yazıya aynen katılıyoruz!
Aynen katılıyoruz, ancak dahası var. Şoförler o kadar kaba ki ne yayaya ne da trafikteki diğer araçlara saygıları var. Trafik lambalarını dinlemezler, ..şek gib sigara içerler içerde, telefonla konuşurlar, yolda 100le gitmeye çalışırlar, hiç bir kurala uymamaya çalışırlar. Sığır gibiler sığır! Ve halk da buna tepkisiz. Neden acaba? Ya da bu vurdumduymazlık, medeniyet eksikliği sadece otobüs şoförlerine mi ait?
Ad Soyad Giriniz...
Eline, aklına, kalemine sağlık......