Lale KEMAL
Devlet içinde Kürt ve PKK sorununun çözümü yolunda irade eksikliğine bürokratlar ve bakanlıklar arası rekabet eklenince, Kurtuluş Tayiz’in vurguladığı gibi, yeni diye açıklanan Kürt planı, devlet içi güç merkezleri arasında geçici bir uzlaşmayı yansıtıyor havası veriyor .
Üst düzey bir hükümet yetkilisinin, ben dahil birkaç gazeteciyle, adının ve ünvanının verilmemesi şartıyla ayrı ayrı yaptığı görüşmelerde ana hatlarını aktardığı yeni Kürt planını, bu devasa sorunun çözümünde ayakları pek yere basmayan, gerçekçi değilmiş gibi görünmekle birlikte şans verilmesi gerekecek türden bir plan diye düşünüyorum. Ama bunun şartı, sorunun çözümü için samimi olacak bir devlet aklının ortaya çıkmasıyla olabilir. Bu türden bir devlet aklının halen mevcut olmadığı düşüncesindeyim, zira, PKK ve Kürt sorununun çözümünde devlet içinde hem kurumlar arası rekabet hem de çok başlılık güçlü biçimde hissediliyor.
Devletteki irade ve samimiyet eksikliğine değinmeden önce, bana aktarılan planın daha da detaylandırdığım bazı ana hatları şöyle; “PKK sorununun çözümündeki öncelikle silahları bıraktırmak geliyor. İmralı’da ömür boyu hapis cezasını çekmekte olan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve silahlı güçlerin üslendiği Kuzey Irak Kandil’deki karargah artık muhatap alınmayacak.Muhatap, demokratik yollarla seçilmiş BDP olacak ve hükümet yetkilisinin tanımıyla, “Demokratik yollarla seçilmiş partinin başımızın üzerinde yeri var.”
Siyasi temsilcilerin muhatap alınması şart iken Öcalan’ın hiçbir surette devrede olmaması şart. BDP’nin İmralı’dan ve Kandil’den aldığı talimatlarla politika belirlediği kanaati güçlüyken nasıl muhatap alınır soruma, bürokrat, şöyle bir açıklama getiriyor; “Kürt siyasetçileri ve aydınlarının, Güneydoğu bölgesinde, PKK tehdidiyle, silahların gölgesinde yani korku altında gerçek anlamda siyaset yapmaları mümkün değil. BDP’nin, ‘Büyükleri,’ Kandil ve İmralı talimatıyla hareket ettiğini, BDP’nin bu nedenle çok güçsüz olduğunu biliyoruz. BDP’yi, İmralı yerine kendi fikirlerini söyleyebilecek şekilde güçlendirmemiz gerekiyor. Devlet olarak, bölgede PKK’nın silah tehdidini ortadan kaldırabilirsek, BDP iyi bir muhatap olur. Yeni stratejimizde yine muhatap olacak. Keza, silah tehdidini ortadan kaldırabilirsek, Kürt aydınları ve siyasetçilerin önü böylelikle açılabilirse, megaloman, bölgede diktatorya üzerinden sistem geliştirmek isteyen PKK ve Öcalan’dan onları kurtarırsak, yeni siyasetçiler de ortaya çıkacaktır. Türkiye’de ilk kez, totaliter PKK’dan kurtulunması ve Kürt halkının sorunlarına çözüm getirmeye çalışan bir hükümet var. “
Devletin yanı sıra, Kuzey Irak bölgesel Kürt hükümeti lideri Mesut Barzani’nin, PKK’ya silah bıraktırmada önemli rol biçildiği de hükümet yetkilisi tarafından vurgulanmış ama silahların bırakılması konusunda izlenecek yöntemlerle ilgili, Kürt ulusal kongresinde alınması öngörülen karardan öteye, fazla detaya, israrlı sorularıma rağmen girilmemişti.
Türkler arasında var olan Kürt düşmanlığı ve PKK ile Kürtleri özdeşleştiren zihin yapısı var iken PKK ile silahsız çözüm amacıyla Oslo benzeri görüşmelerin yeniden başlatılması, çok önemli bir risk taşıyor. Devletin, terörün sorumlusunun salt PKK olduğu şeklinde toplumda oluşturduğu “Kürtlere nefret algısının,” her an depreşip, kimi ulusalcı Türkleri kalkışmaya götürecek zemini giderek güçlendirdiği düşünülüyor. Bu nedenle yeni planda, Oslo görüşmeleri benzeri süreç olmayacak. Üst düzey hükümet yetkilisi, “PKK’yı taraf almaya devam eder, Kürt halkını bu örgütün insafına bırakmaya devam ederseniz Türk-Kürt düşmanlığını da körüklemiş olursunuz. Dolayısıyla çözüm parlamento zemininde olmalıdır.”
Asker-MİT hep vurmaktan söz etti
28’nci yılına giren PKK ile düşük yoğunluk çatışmada, MİT ve TSK’nın sürekli, PKK’lıları vurup kırmaktan öldürmekten söz ettiğini anımsatan aynı hükümet yetkilisi, bu anlayışı kırdıklarına işaret ederken, PKK’nın Güneydoğu bölgesinde özerk yapılanma kurmasına ise asla izin verilmeyeceğinin altını çiziyor. Aynı yetkiliye göre, Kuzey Irak’ta PKK hedefleri sürekli vurularak çözüm gelmediği gibi sürekli saldırı politikası, PKK’nın Kandil’in bitişiğindeki İran’da üstlenmesi anlamına gelecek.
Fidan kırılmak istenmiyor
Devletin yeni Kürt planı, MİT ve PKK arasında yapılan Oslo görüşmeleri benzeri bir sürecin artık sonlandırılması konusunda bir fikirbirliği oluştuğunu gösteriyor. Malum, Fidan ve diğer üst düzey eski MİT’çilerin, savcılar tarafından, Oslo görüşmelerini de kapsama alanına alan KCK soruşturması çerçevesinde şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmaları, hükümetin yaptığı bir yasal değişiklik ile önlenmişti. Ancak savcılığın, bu kez MİT’in tepe yöneticilerinin sorgulanması için Başbakan Erdoğan’dan izin istemesiyle sorun yeni bir boyut kazandı.
Yeni plana göre, Oslo benzeri görüşmeler devre dışı bırakılırken, hükümetin, MİT Müsteşarı Hakan Fidan konusunda hassas ve özenli bir politika izlemekte olduğunu da not etmekte yarar var. 2009 yılını da kapsayan dönemde MİT ve PKK arasında Oslo görüşmeleri, o günkü şartlarda belki doğru bir politika olarak uygulanmış olmakla birlikte iyi yönetilemediği düşüncesi de hakim. Ancak, Oslo görüşmeleri sonlandırılırken Fidan’ın hedef alınmamasına da özen gösteriliyor. Örneğin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, birkaç hafta önce yaptığı açıklamada, “Oslo görüşmeleri de sürebilir,” yolundaki sözlerinin arka planında, “Fidan’ı harcamama,” düşüncesinin yattığı belirtiliyor.
Devletin zirvesinde olgunlaştığı belirtilen yeni Kürt planı, soruna çözüm getirmeyeceği bağlamında bir hayli eleştiri almaya başladı.
Kurtuluş Tayiz, dün Taraf’taki yazısında, planı, “Devlet içi güçler arasında geçici ‘uzlaşma,’ sağlamaya dönük bir çalışma, devlet içinde bir ateşkes,” olarak yorumlamış. Ben de böyle bir izlenim aldım, zira, terör sorununu çözmede devlet içinde var olan samimiyet eksikliğine çok başlı yapı, bakanlar ve bürokratlar arası rekabet de eklenince, söz konusu Kürt planı geçici bir uzlaşma izlenimi veriyor. Daha önce yazmıştım, Başbakan Erdoğan, planladığı şekilde 2014’te Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’ne çıkarsa, oy kaygısı olmayacağı için daha fazla risk alıp Kürt sorununu çözme iradesini ortaya koyacaktır.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016