Mehmet ALTAN
Arap Baharı, Tunuslu seyyar satıcı Tarık el-Tayyib Muhammed Buazizi’nin 17 Aralık 2010'da kendisini yakarak intihar girişiminde bulunmasıyla başladı.
Muhammed Buazizi’yi kendini yakacak kadar hayattan bezdiren neydi?
Araştırmalar bu soruya şöyle cevap veriyor:
“Protestolar, Arap Dünyası'nda başta gelen
gıda enflasyonu,
siyasi yozlaşma,
usulsüzlükler
ve kötü yaşam koşulları gibi pek çok sorun sonucunda önce Tunus'ta Muhammed Buazizi'nin kendini yakmasıyla başlamıştır.
Ardından benzer sorunlar yaşayan ülkelerde domino etkisi göstererek yayılmıştır.”
Aradan 14 yıl geçti, “yönetilenler” açısından değişen bir şey var mı?
Sorunlar çözülmedi, daha da kötüye gitti.
Orta-Doğu, neden halkların değişmeyen temel sorunlarına çare aramak yerine sadece “yönetim” kavgasındaki zevatın bilek güreşini konuşur, yorumlarını bu daireye hapseder?
xxxxxxx
Mehmet Öğütçü geçen hafta Yetkin Report’taki “İslam dünyasındaki yoksulluk ve şiddet sarmalı” başlıklı yazısında şöyle yazıyordu:
“2024 itibarıyla, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’inin Müslüman olduğu tahmin ediliyor; yani, yaklaşık 2 milyar kişi.
Müslüman nüfusun çoğunluğu Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güneydoğu Asya, Orta Asya, Rusya, Hindistan ve bazı Afrika ülkelerinde yaşıyor.
106 trilyon dolarlık dünya gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH)’nin sadece yüzde 10’u dünyada 57 Müslüman nüfuslu ülkeye ait.”
Dünya nüfusunun dörtte biri ama toplam dünya üretiminin yüzde 10’u bile değil…
336 milyonluk ABD’nin 27 trilyon dolar ile dünya toplam üretiminin neredeyse dörtte birini ürettiğini düşününce konuşulması gereken temel sorunun ne olduğu netleşiyor.
Mehmet Ögütçü de yazısında bu sorunu tartışıp, önerilerini sunmakta.
xxxxxxx
Eski Büyükelçi Şafak Göktürk de “Suriye-Ve Ortadoğu-Nereye?” başlıklı yazısında bu sefaletle hiç ilgilenmeyen rejimlerin esaslı ve çarpıcı bir tomografisini çekiyordu:
“Arap rejimleri, sözde geleneksel hanedan ya da cumhuriyetçi yapılarda tezahür etmiş olsalar da hepsi halk adına hareket ettikleri iddiasıyla iktidarlarını pekiştirmiş, farklı ölçek ve derinliğe sahip zümre yönetimleriydi. Bu temel yapı, yirminci yüzyılın ortalarında bir dizi Arap ülkesinin hanedanlıklardan tek parti cumhuriyetlerine geçişinde de korunmuştu.
Anti-emperyalizm ve Arap-İsrail ihtilafı, rejimlerin meşruiyet iddiasının dış algı boyutunu oluşturmuş, bu zeminlerde mücadele, halk adına halkın taleplerinin karşılandığı bir süreç olarak tanıtılmış, bu sayede içeride de “çatlak” seslere müsahamanın gösterilmediği bir fanus yaratılmıştı.
Dost ya da hasım Arap rejimleri birbirlerine baktıklarında, aynı zeminde ayakta kaldıklarını görerek bundan güç alıyorlardı. Arap statükosu esas olarak buydu.”
xxxxxxx
Göktürk, siyasal İslam’ın sahneye giriş nedenlerini de tespit ediyor:
“Rejimler meşruiyet türetme koşullarının değiştiğini görerek bu kez dini referans ve vurgular üzerinden hareket etmeye başladılar. Ancak, bu şekilde rekabeti İslamcıların oyun alanında kabul etmiş oldular. Çünkü, yetersiz de olsa, modern devletin toplumuyla bağını oluşturan diğer bütün referansları görünmez kıldılar. En küçük bir muhalefetin bile acımasızca bastırıldığı, buna karşılık dini duygu ve dayanışmanın melce olabildiği ortamda İslamcı ağların yerelde yayılmasını kolaylaştırdılar. Bu rejimler, gerek iç kamuoylarına gerek dışarıya, kendileri giderse yerlerine bu din fanatiklerinin geleceğini söylediler, inandırıcı da oldular. Kendisini doğrulayan kehanet böyle ortaya çıktı.”
xxxxxxx
Orta Doğu coğrafyasında monarşik yapılar, Baasçı cumhuriyetçilik ve siyasal İslamcılık iktidar oldu ama bu toplumların hiçbirine refah ve özgürlük gelmedi.
Burada bizi çok yakından ilgilendiren hayati bir nokta var:
Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu arasında bir tercih yapma imkanına kavuşan yeryüzündeki tek Müslüman ülkeydi.
Avrupa’yı tercih etseydi sadece kendisi refaha ve özgürlüğe kavuşmayacak, ayrıca Müslüman dünya ile Hristiyan dünya arasında çok önemli bir köprü olacak, barışa ve huzura da büyük katkı sağlayacaktı.
Türkiye, Ortadoğu’yu tercih etti.
xxxxxxxx
Üstelik bu tercih sadece AKP’nin siyasetiyle açıklanamaz… Bugün neredeyse bütün siyasi partiler Ortadoğu siyasetinin bir parçası olmayı tercih ediyor.
Avrupa’nın parçası olmayı, oradaki refahtan ve özgürlükten pay almayı, dünyada “barışın lideri” rolünü üstlenmeyi savunan, bunu bir siyasi amaç haline getiren tek bir parti bile yok.
Hiçbir siyasi partinin olmaması, kitlelerin de bu yönde bir talebi bulunmadığını gösteriyor.
Niye peki?
Türkiye, neden Avrupa düzeyinde bir hayatı talep etmiyor?
Neden özgürlük ve refah istemiyor da hangi şartlarda yaşadığı belli olan Ortadoğu’nun parçası olmayı tercih ediyor?
Sanırım bu sorunun cevabını bulursak, ortak sorunumuzun kaynağını da keşfedeceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025