Mehmet ALTAN
Yargının 25 Aralıkta başlattığı ‘yolsuzluk ve rüşvet’ soruşturması siyasal iktidarın kimyasını bozuverdi.
Önce 2005 yılında AB standartlarına uygun olarak kendi çıkardığı Adli Kolluk Yönetmeliği’ni boğdu.
Yetmedi, ardından ikinci operasyonu başlatan 25 Aralık’taki mahkeme kararına karşı ‘yargı darbesi’ yaptı, polisin mahkeme kararına uymasını engelledi.
Bununla da yetinmedi.
Hırsızlık, yolsuzluk ve rüşveti soruşturabilecek potansiyel polis ve yargı mensuplarını keyfi bir şekilde hallaç pamuğu gibi dağıttı.
AB standartlarına uygun olarak çıkardığı HSYK’yı yok etmeye kalkıştı.
Ardı ardına gelen bu hamlelerle korkunç bir karanlığa doğru hızla yol alırken, kendi baskı ve yasak rekorunda yeni bir zirve yaptı. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), Sabah Gazetesi ile ATV’nin satışı için başbakan tarafından ‘havuz kurulduğu’ iddiaları hakkında CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın parlamentoda verdiği soru önergesinin internette duyurulmasını yasakladı.
Oran’ın kişisel web sitesine ve başta T24 olmak üzere bu haberi koyan internet sitelerine müdahale etti.
Oran, “Türkiye’de ilk kez mahkeme, yasamaya sansür koymaya çalıştı” tepkisini gösterdi. Bu tepkiyi göstermekte de haklıydı çünkü yasaklanmaya çalışılan haber, ‘milli iradenin’ seçtiği parlamentoda verilmiş bir soru önergesiyle ilgiliydi.
İktidar, başbakan hakkında parlamentoda verilen bir soru önergesini ve bu önergede dile getirilen iddiaları ‘halkın’ duymasını istemiyordu. Parlamentoda olanları halktan saklamaya uğraşıyordu.
Belli ki iktidar, AKP’li olmayan milletvekillerini ‘milli iradenin’ temsilcileri, onları seçen vatandaşlarını da ‘milli iradenin’ parçası olarak görmüyordu. Onların haklarını yok sayıyor, parlamentoyu sansürlemeye kalkışıyordu.
İyice şirazesinden çıkan iktidar anlaşılan yalnızca kendi seçmenlerini ‘millet’ olarak görüyor, sadece kendi milletvekillerini ‘milli iradenin’ temsilcileri olarak kabul ediyordu. Muhalefet partilerinin milletvekilleri ‘milli iradenin’ temsilcileri değildi ve parlamentoda yaşananlar o parlamentonun gerçek sahibi olan halktan saklanabilirdi bu anlayışa göre.
Bu sansürle, yalnızca hukuka, demokrasiye değil ‘milli iradeye’ de darbe vuruluyordu.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, bu eşine rastlanmamış sansürüne İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin tam metnini kimsenin bilmediği 23 Ocak 2014 tarih ve 2014/55 sayılı kararını gerekçe gösteriyor.
Sabah Gazetesi ile ATV’nin satışı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından havuz kurulduğu iddialarına ilişkin soru önergesinin web sitelerinde yayınlanmasına yasak getiren mahkeme, son zamanlarda çok meşhur olan ‘paralel devletin’ mahkemesi mi, ‘gerçek’ devletin mahkemesi mi?
Ya da AKP, kendi yolsuzluklarının duyulmasını engellemek için kendine ‘başka bir paralel devlet’ mi kurdu?
Bir yandan iktidarın hırsızlıklarının yargı tarafından soruşturulması yasaklanırken, diğer yandan da yolsuzlukları soran ‘milli irade’ye yasak getiriliyorsa bir ‘AKP paralel devleti’ söz konusu demektir.
‘Gerçek’ bir devlette, ne bir mahkeme, ne de TİB gibi bir ‘kamu kuruluşu’ parlamentoyu sansürleyemez çünkü.
Parlamento, milli iradenin temsilcilerinin özgürce konuşabildiği, hükümete her soruyu sorabildiği, ‘dokunulmazlığı’ olan bir kurumdur ve ‘gizli oturumları’ dışındaki bütün oturumları ile kararları halka açıktır.
Nasıl yargıya müdahale edilemezse, Parlamentoya da müdahale edilemez. Nasıl yargı kararları sansür edilemezse, parlamento kararları, görüşmeleri, önergeleri de sansür edilemez.
Müdahale etmeye kalkmak, sansürlemeye çalışmak suçtur.
Eğer bir ülkede suçlar bu kadar rahat işleniyorsa, mahkeme kararları parlamentoyu sansürlemek için kullanılıyorsa, ‘kamu kuruluşları’ parlamentoda verilen soru önergelerinin yayınını yasaklayabiliyorsa, o ülkede ‘gerçek devlet’ yok olmuş, çeşit çeşit ‘paralel devletler’ ortaya çıkmıştır.
O zaman burada yaşanan savaş, devletle ‘paralel devlet’ arasında değil, devleti yok farz eden, hukuku çiğneyen iki ‘paralel devlet’ arasında yaşanmaktadır. İkisinin de yargılanması gerekir.
İşin daha tuhaf olan yanı ise siyasi iktidarın suçladığı ‘paralel devletin’ suç işlediğine dair kanıtların henüz ortaya konmamasına karşılık, siyasal iktidarın ‘devletin hukukunu’ yok sayarak ‘paralel devletleştiğine’ dair kanıtların bolca bulunmasıdır.
Şimdilik kanıtlı belgeli bir şekilde ‘paralelleşen’ tek güç bizzat siyasi iktidarın kendisidir. Hukuka, demokrasiye, ‘milli iradeye’ kast eden AKP’nin kendi ‘paralel’ devletidir.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Biliyorsunuz, başbakan ‘yolsuzluk ve rüşvet operasyonu’ ortaya çıkınca, 12 yıldır yönettiği devletin içinde bir çete keşfetti.
Yargının ve polisin bu çetenin eline geçtiğini iddia etti.
Ve sokak sokak dolaşarak, sabah akşam televizyonlarda görünerek ‘paralel devlet’ten yakınmaya başladı.
Beğenmediği yargı kararlarını ‘paralel yargının kararı’ olarak etiketleyip uymayı reddediyor, o uymayınca gücü yeten başkaları da ‘ben de dinlemiyorum yargı kararını’ diye ortaya çıkıyor.
Başbakan ve onun destekledikleri yargı kararlarını dinlememekte kendilerini özgür hissederken, muhalifler ‘tam metni bile bilinmeyen’ mahkeme kararları bahanesiyle susturulabiliyor.
Bir bizim gibi insanların ‘yasalarına, yargısına’ uymak mecburiyetinde olduğu bir devlet var, bir de siyasal iktidarın ve taraftarlarının asla uymak zorunda olmadıklarına inandıkları bir başka ‘paralel devlet’ var.
Kendi paralel devletlerinde AKP yöneticileri her suçu işlemekte, bu suçu yakalamaya kalkanları sürgüne göndermekte ve her türlü yöntemle muhaliflerini susturmakta özgür.
AKP’lilerin hukuksuz ‘paralel devleti’ iktidar üyeleri ve yakınları için bir cennet, halk içinse bir cehennem.
En hoş yanı ise ‘kendi cennetlerinde’ keyiflerince soygunlar yapıp, sansürler uygulayan AKP yöneticilerinin ‘biz mağduruz’ diye ağlamaları.
Bu ne güzel mağdurluk.
Biraz daha mağdur olsalar iktidar partisinin merkez yürütme kurulu üyelerine, istedikleri her eve girip istedikleri eşyayı alıp gitmek de serbest olacak.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
AKP’nin ‘paralel’ devletinde ‘yolsuzluk ve rüşvet’ nedeniyle koltuğunu kaybeden bakanlar hakkında Adalet Bakanlığı’na gönderilen fezlekeler bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmiyor.
Adalet Bakanı ve müsteşarı, İzmir Başsavcısına yasa dışı talimatlar veriyor.
Polisler, AKP iktidarının beğenmediği mahkeme kararlarına uymuyor.
İktidarın hırsızlıklarını soruşturan bütün savcılar görevlerinden alınıyor, iktidarın yolsuzluklarının soruşturulması fiilen yasaklanıyor.
‘Gerçek’ devletin yasaları ‘AKP’nin paralel devletinde’ iktidar için geçerli olmuyor.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
‘Milli iradeyi’ temsil ettiğini söyleyen siyasi iktidar, ‘gerçek’ devleti bütün kurumlarıyla çökerterek kendi ‘paralel devletini’ kurmuş bulunuyor.
Yazılı yasalar onlar için geçerli değil, ‘yazılı olmayan’ ve ‘AKP’lilere her şey serbesttir’ diyen ‘gizli’ yasalar uygulanıyor onlar için.
Muhalefet ise her türlü yasa çiğnenerek, ‘milli irade’ yok sayılarak sansürleniyor.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
‘Paralel devlet’ kurmak suçtur.
Kim böyle bir girişimde bulunduysa bir gün kaçınılmaz olarak yargılanacak.
Hiç bir güç bu suçu işleyenleri yargılanmaktan kurtaramaz.
İktidarda olmanın sarhoşluğuna kapılanlar ‘yok’ sansalar da hukuk diye bir şey hala var ve varlığını er geç gösterecek.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025