Mehmet ALTAN
Time Dergisi’nin 2006’da ‘İsrail’in en iyi başbakanı’ sözleriyle övdüğü eski başbakan Ehud Olmert, kısa bir süre önce iki yıl süren bir davanın sonunda rüşvet almaktan suçlu bulundu.
Olmert, 1993-2003 yılları arasında Kudüs belediye başkanlığı yaptığı dönemde ‘Kutsal Topraklar’ adı verilen lüks konut projesini hızlandırmak için rüşvet alıp vermekle suçlanıyordu.
Hakim David Rozen olup biteni, “yıllar boyunca süren, yüz binlerce Şekel’in (İsrail para birimi) seçilmiş yetkililere aktarıldığı, yozlaşmış bir politik sistem” tanımlamasıyla özetledi.
xxxxxxxxxxxx
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2010’daki referandum sürecinde Türkiye’de artık ‘üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün hâkim olacağını’ söylüyordu.
‘Hukukun üstünlüğü’ ne demek?
Devlet, hem kuralları koyan, hem de koyduğu hukuksal kuralları elindeki silahlı güç vasıtasıyla uygulatan bir örgütlenme. Devletin hukuksal kuralları hem yönetenleri, hem yönetilenleri kapsar. Hukuk kurallarının üstünde kimse yoktur, tüm bireyler bu kurallara tabidir.
Buna ‘hukukun üstünlüğü’ diyoruz.
Bu sayede devlet ‘suç işleyen yöneticilerini’ de sorgular, yargılar ve cezalandırır. Devlette meydana gelebilecek çürüme ancak böyle önlenir.
İspanya’da kralın gitmesi, İsrail başbakanının mahkûmiyeti, gerçek demokrasilerde birçok siyasal yöneticinin yargılanıp cezalandırılması ‘hukukun üstünlüğü’ sayesindedir.
xxxxxxxxxxxxx
Demokratik hukuk kurallarına sahip gerçek devletlerde, yargı bağımsızlığının varlığı, savcıların suç işlediğinden kuşkulanılan herkese hiçbir engel olmadan ulaşabilmeleri, sadece savcının emrinde çalışan adli kolluk olması, ‘hukukun üstünlüğünü’ sağlayabilmek içindir.
Demokratik hukuk devleti, varlığını böyle güvence altına alır.
xxxxxxxxxx
Bizde ise tepeden tırnağa suça bulaşsalar da hukuk ne hikmetse ‘yönetenlere’ işlemiyor.
1996 yılında ortaya çıkan Susurluk Skandalı, ‘devlet, siyaset, mafya’ üçgeninde yasadışı ilişkilerin hangi boyutlara ulaştığını tüm çıplaklığıyla sergiledi.
Türkiye’de tüm kurumların rahatlıkla suça bulaşabileceğini somutlaştırdı. Başbakan ya da MİT ya da Genelkurmay fark etmiyor.
TBMM Susurluk Komisyon Raporu’nu bulup okuyun.
‘Hukukun üstünlüğü’ olmayınca devlet ne hale geliyor görün.
xxxxxxxxxxxx
AKP döneminde siyasal iktidar kirlenip suça bulandıkça, ‘hukukun üstünlüğü’ vaatleri buharlaştı.
Yönetenlerin yargı tarafından denetlenme girişiminin adı ‘darbe’ oldu.
Savcı vatandaşı çağırırsa önemi yok ama MİT Müsteşarı’nı ya da siyasal iktidar üyelerini veya yakın akrabayı çağırırsa bunun adı ‘darbe’.
AKP iktidarının bir parçası, yakını, akrabası değilsen savcı çağırınca tıpış tıpış gideceksin ama AKP iktidarından birini çağırırsa savcı gidecek. İktidardakilerin yolsuzluğunu sorguladığı için bir de ‘darbeci’ damgası yiyecek.
Böyle bir hukuk devleti olur mu?
İktidarın her türlü suça bulaşmasının mubah, bunu sorgulamanın yasak olduğu bir ülkede hukuktan söz edilebilir mi?
Bizim siyasal iktidara göre seçim kazanmak, yolsuzluk yapma hakkını da kazanmak anlamına geliyor... Sanki ‘milli irade’ siyasi partilere yönetmeleri için değil de özgürce yolsuzluk yapmaları için oy veriyor.
‘Milli iradeyi’ de soyguncu bir çetenin parçası haline getirmek isteyen bir siyasi anlayışla galiba ilk kez karşılaşıyoruz.
xxxxxxxxxxxxxxxxxx
Peki, aynı Susurluk gibi bir çürüme var ise, yönetenler suça bulaşmış ise bunu kim sorgulayıp, ortaya çıkarıp, yargılayacak?
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet veya yasa dışı İslamcı örgütlere silah taşımak söz konusu ise, açıkça suç işleniyor ise bunu devlet nasıl ortaya çıkaracak, kendi hukuksal varlığını nasıl koruyacak?
Siyasal, yargısal, idari her türlü denetimi ‘darbe’ olarak etiketleyerek, rahatça suç işlemenin sıradanlaştığı bir devlete ‘hukuk devleti’ demek mümkün müdür?
‘Devlet’ demek mümkün mü peki?
xxxxxxxxxxxxxx
Son günlerde olup bitenlere bakıldığında, devletin içindeki bir bölümün, devletin içindeki başka bir bölümün İran ile ilişkilerindeki karanlık noktaları kayda geçirdiği anlaşılıyor.
Anlaşılan uluslararası sistemle İran arasındaki sürtüşme sırasında İran’a uygulanan ambargodan para kazanılabileceğini düşünen bir zihniyet devlet içinde harekete geçmiş.
‘İllegal’ bir para akımı, bu akımla birlikte bir yolsuzluk ve çürüme patlaması yaşanmış.
Susurluk’ta nasıl ‘eroin’ parası devlet yönetimini çürütüp çeteleştirdiyse, bu son skandalda da İran parası aynı çürümeyi yaratmış.
17 Aralık süreci işte bu ‘İran kara parasının’ aklanmasını ve bu süreçte de bundan nasiplenilmesini ortaya çıkardı.
Haberlerden anlayabildiğimiz kadarıyla ortalığı birbirine katan ‘Tevhidi Selam Dosyası’ da bu kara para aklama sürecinin bir başka yüzünü sergiliyor.
Şimdi AKP iktidarı bu suçların soruşturulmasını, her gün yeni bir suç işleyerek önlemeye çalışıyor.
xxxxxxx
Hem hukukun üstünlüğünü bıçakla, hem uluslararası boyutta suç işle, hem de bu suçların sorgulanmasını engelle...
Devletin nasıl çürüdüğünü ve yönetilemez hale geldiğini dehşet içinde izliyoruz.
Siyasal iktidar yargılanmamak için devleti ve hukuku yok ediyor.
xxxxxxxxxxxxxxxx
Bu hafta sonu yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi, bir cumhurbaşkanlığı seçimi değil...
Hukukla hukuksuzluk arasında bir seçim.
Hukuksuzluk kazanırsa Türkiye kaybeder... Hukuksuzluk kazanırsa, o hukuksuzluğa oy verenler de dâhil herkes kaybeder.
Çürüyen devletle, yok olan adaletle, şiddeti öne çıkaran zorbalıkla ve hukuksuz ortamda gittikçe kötüleşecek ekonomiyle bir kaosun içinde debelenmeye mahkûm oluruz.
Söylemedi demeyin
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025