Mehmet ALTAN
PKK ve MİT arasında yapılan gizli görüşmenin ses kaydının internete sızdırılmasından kim ne bekliyor, bilmiyorum...
Ama bildiğim bir şey var; avcılık yaparken, av olmak... Gıllıgışlı işlerde herkes birilerini avlamaya çalışırken, kendilerinin de birinin avı olduklarını ıskalarlar...
Belli ki birileri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı avlama niyetinde... Üstelik de ‘sokakların lideri’ tanımlamasına uygun bir popülarite yağmuru altında Ortadoğu’da çok dikkat çekici, etkileyici, başarılı ve önemli bir geziyi sürdürürken... Nitekim ses kaydı ilk olarak Dicle Haber Ajansı’nın sitesinde ‘Görüşmelerin İçyüzü Erdoğan’ı Yakacak’ başlığıyla duyuruldu.
Daha sonra bir açıklama yapan ajans, kaydın ‘sitelerine yapılan sanal saldırı sonucu şifrelerin kırılması suretiyle eklendiğini’ duyurarak haberi geri çekti.
Vimeo adlı video paylaşım sitesine Oneminute adlı bir kullanıcı tarafından eklenen ses kaydının başlığı ‘Erdoğan’ın iç yüzü Erdoğan’ı yakacak.’ Videonun altında ise ‘KCK heyeti ile devlet heyeti arasında yapılan görüşmelere ait kayıtlar, Kürt halkına ve gerilla güçlerine karşı vahşi bir savaşa girişen Erdoğan ve AKP hükümetinin Türkiye toplumuna söylediği yalanları ve ikiyüzlü karakterini ortaya çıkardı’ yazılı.
Halbuki bu görüşmeler, geçen Nisan’da Başbakan Erdoğan’ın ‘Kürt Sorunu’nu’ çözmek için ne kadar samimi ve kararlı olduğunu, aynı zamanda da çok ciddi bir risk aldığını açıkça gösteriyor... Toplantıda ‘Apo’nun serbest kalmasından PKK’nın siyasete katılmasına’ her şey değerlendiriliyor... Şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın toplantıda PKK temsilcilerine söylediği sözler Erdoğan’ın alkışlanması gereken o günkü siyasi portresini de netleştiriyor:
“Olayın teknik görünen bir çalışmadan öte daha siyasi içerikli, daha farklı bir boyuta taşınması ihtiyacı hâsıl olunca Sayın Başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi.
(...) Sayın Başbakan... Bu noktada ciddi olduğunu, samimi olduğunu, siyasi riski de yüklenmeye hazır olduğunu birkaç defa söyledi...
(...) Hükümetin çok ciddi niyeti var. Bu iyi niyeti Türkiye’deki reel şartların izin verdiği ölçüde hayata geçirmeye, realize etmeye çalışıyor. (...) Hem sizle, hem Sayın Öcalan’la bizim perspektifimiz bu sürecin kesintisiz devam ettirilmesi.”
Üstelik bu toplantının Habur olayları ertesinde yapıldığını da unutmamalı...
***
Siyasetin ne kadar ucuz ve beşinci sınıf ayak oyunlarıyla dolu olduğunu, üstelik bunlardan dün mağdur olanların ellerine imkân geçtiğinde aynı metotlara başvurduğunu siyaset arenasında da, medyada da hepimiz günlük hayatımızda görüyoruz... Muhtemelen bu alt düzey muhalefet çirkinliği bu son gelişmeyi de kendi meşrebine göre sömürmeye çalışacak...
Ama Erdoğan’ın çocuklarımızın her gün hatta her an ölmesine neden olan kangrenleşmiş tarihsel bir sorunu çözme cesaretini samimiyetle kutlamak gerekir...
Bugün, çözüm cesareti gösteren geçen Nisan ayındaki Tayyip Erdoğan’a tuzak kurmak değil, hep birlikte içine düştüğümüz kanlı tuzağı kaldırıp atmak günü...
Anadilde eğitimin, Öcalan’ın serbest kalmasının, özerkliğin, PKK’nın siyasete katılmasının rahatça konuşulduğu ve bunların kabul edilebileceğinin açıkça söylendiği bir ‘müzakere’ sürecinden yeniden ‘kara harekâtı’ noktasına nasıl gelindi?
İçinde debelendiğimiz tuzaktan kurtulmanın acil ön şartı belli ki bu sorunun konunun tüm muhataplarından açıkça sorulup, cevaplanmasından geçmekte...
***
Dün bu soruyu sormakta öncelik alan Yasemin Çongar’ın yanıtı şöyleydi:
“Hâsılı, 14 Temmuz Silvan, 16 Ağustos Çukurca, 4 Eylül Dersim, 11 Eylül Şemdinli saldırılarını gerçekleştiren PKK ‘aklının’, bu saldırılar konusunda ‘gık’ diyemeyen Kürt siyasetinin ve bu saldırılar üzerine her şeyi bırakıp kara harekâtından medet uman hükümetin yüzüne tutulmuş bir ‘ayna’ olarak da okuyabilirsiniz bu kayıtları.
Aynadaki görüntü size ne anlatıyor? Madem her şeyi konuşmak mümkün, sahi, niye savaşıyoruz?”
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: “Al sana misilleme”…
17.09.2025 - Basın Tarihi: Çözüm sürecinin yargı bacağı
10.09.2025 - Basın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor…
4.09.2025 - Basın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik…
28.08.2025 - Basın Tarihi: Alevi Hakları…
22.08.2025 - Basın Tarihi: Rojava Hep Gündem…
14.08.2025 - Basın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm”
7.08.2025 - Basın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl…
1.08.2025 - Bir Baba Dostu: Altan Öymen
23.07.2025 - Basın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi…
17.07.2025
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































faruk tuncay
CHP adayı kim olursa olsun, Erdoğanı bir zamanlar İstanbulda maça sokanlar, yedek kulübesindeki yerine çekmek için CHP adayına oy verecekler. Siz istediğiniz kadar yedirmeyiz deyin, Adamlar sofrayı kurmuş bile. Kadayıfın altının kızarması için göz çıkarıp el, ayak, kafa kırmaları yetmiyormuş gibi vapur çıkışı başürtülü bacılarınıza bile dayak atıyorlar.