Mehmet Y. Yılmaz
Türkiye’de bağımsız yargının tabutuna son çivi çakılalı hayli zaman oldu. Onun için Adliye’de yaşananlara artık hiç şaşırmıyoruz.
Ama homo sapiens tuhaf bir canlı türü. Her sabah uyandığında dünyanın yeniden kurulabileceğini zannediyor ama bunun gerçek olmadığını öğrenmek için öğlene kadar beklemesi de gerekmiyor.
Geçen gün “artistleri Gezi Parkı’na göndererek hükümeti devirmeye teşebbüs ettiği” iddiasıyla tutuklanan Ayşe Barım’ın avukatları, tutukluluk kararına itiraz haklarını kullandılar.
Sulh Ceza Hâkimi'nin verdiği tutuklama kararına itiraz Asliye Ceza Mahkemesi’ne yapılıyor.
İtirazı değerlendiren Asliye Ceza Hâkimi “şüpheliye yüklenen suçun vasıf ve mahiyeti, lehine olan tanık beyanları, aleyhine olan telefon konuşma kayıtları ve tüm deliller kapsamında suçun değişme ihtimali bulunduğu ve bu durumda ise tutukluluk kararının ölçülü olmayacağı” gerekçesiyle tahliye kararı verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Barım’ın tahliyesi gerçekleşmeden bir üst mahkeme olan Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti, mahkeme de tutuklamanın devamına karar verdi.
Bir yargıç tutuklama kararı veriyor, diğeri bunu uygun bulmuyor, öteki tekrar tutuklamaya karar veriyor.
Dışardan bakınca kanunlara uygun bir hukuki süreç gibi görünüyor. Ancak, yürürlükteki Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mimarlarından Prof. Dr. Adem Sözüer, öyle düşünmüyor. Sözüer, avukat Hüseyin Ersöz'ün "CMK uyarınca verilen tahliye kararı kesin olmasına rağmen hangi kanuni düzenlemeye dayanılarak itiraz edildiğini ve nasıl tekrar tutuklama kararı verilebildiğini" sorgulayan görüşünü paylaşarak "olmayan kanun devreye sokularak tekrar tutuklama yapıldığını" açıklıyor!
Prof. Sözüer'in de işaret ettiği yasal duruma rağmen yaşanan gelişmeler üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi tahliye kararı veren hâkim hakkında inceleme ve soruşturma başlattı.
Gerekçe belli; Ayşe Barım hakkındaki tutuklama kararını kaldırması.
Anayasa’ya göre hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar ve Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
Ceza yargılamasında vicdani kanaat “gerekçeye dayanan şüphe” ile ilgilidir.
Hâkimin “vicdani kanaati”, vicdanlı insan olmasından kaynaklanmaz.
“Vicdani kanaat”, Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun aynı isimli kitabında yazdığına göre “aklın rehberliğinde ve hukukun çizdiği sınırlar içinde kalarak maddi olayın oluş biçimine ulaşırken şüpheye yer vermeyen bir kanaat” anlamına geliyor.
Nitekim hakkında soruşturma açılan Asliye Ceza Hâkimi, tahliye kararının neye dayandığını açıkça belirtmiş.
Barım’ın tutuklanmasına karar veren Sulh Ceza Hâkimi, savcının gönderdiği sevk evrakındaki telefon konuşması tutanaklarının yasa dışı dinleme olduğunu, “etki ajanlığı” diye bir suçun kanunlarımızda olmadığını bile dikkate almamış.
Savcının iddiasından hiç şüphe duymamış, şüpheyi ortadan kaldıracak kanıtları aramamış, boşlukları “akıl yürütmek yoluyla” doldurmuş.
Bunun için hâkimi eleştirebiliriz ama herhâlde hakkında soruşturma açılmasını gerektirmeyen bir durum. Çünkü itiraz yolu var.
Tahliye kararı veren Asliye Ceza Hâkimi'ni de bu kararı nedeniyle eleştirmek mümkündür elbette ama hakkında “ihbara dayalı” soruşturma açmak da ne demek oluyor?
AKP’nin hukuk düzeninde savcılar artık hâkimlerin amiri midir?
Hâkimler, savcının gönderdiği her sevk evrakında yazılana uymak zorunda mıdır?
Böyle bir şey artık zorunluluk hâline getirildiyse bu Anayasa’yı “tağyir, tebdil ve ilga” suçunu oluşturur.
Basitçe Anayasa’yı zorla ortadan kaldırmak, darbe yapmak anlamına gelir.
Aslına bakarsanız Türkiye’de uzun süredir hâkimler, yargı görevini yerine getirirken savcıların astı durumundalar.
Hukuk fakültelerinin kantinlerinde çaycılık yapan birisinin bile yazmaya utanacağı iddianameleri, HSK korkusuyla kabul etmek zorunda kalıyorlar.
Bir bölümü ise zaten partinin görevlisi olarak orada; onların derdi hukuk, delil vs. değil. Reis ne ister, onu memnun etmeye çabalıyorlar.
Ayşe Barım hakkındaki tutuklama kararının kaldırılması bir hâkimin kararıdır.
Bu yüzden hâkim hakkında soruşturma açılıyorsa, bundan sonra Ayşe Barım hakkında verilecek her aleyhte kararın gerekçesi hukuki değil, siyasidir.
Soruşturma açılması bütün hâkimlere şunu söylüyor: Savcının emrine uyun!
Uymazsanız hakkınızda soruşturma açılır, bir şey tuttururlarsa meslekten bile atılırsınız, kış ortası filan demeden ülkenin en ücra köşesine sürgün edilebilirsiniz.
Ziya Paşa bu kadarını düşünememiş, “Kâdı ola da’vâcı vü muhzır dahî şâhid / Ol mahkemenin hükmüne derler mi adâlet?” diye yazmıştı. (Yargıç davacı, mübaşir şahit olursa o mahkemenin kararına adalet denir mi?)
AKP’nin hukuk düzeninde savcı hem davacı hem hâkim hem şahit olabiliyor artık.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025