Mehmet Y. Yılmaz
Türkiye’de yeteri kadar beklerseniz, bütün fıkraların ve karikatürlerin gerçek olduğunu görebilirsiniz.
Bu görüşümü daha önce de değişik vesilelerle yazmıştım.
Öyle görünüyor ki nasıl Sun Tzu’nun “Bir nehrin kıyısında yeterince beklersen düşmanlarının cesedi yüzerek önünden geçer” özdeyişi, aradan yüzyıllar geçtikten sonra da hatırlanıyorsa bu söz sayesinde ben de tarihe geçeceğim.
Önce bu haftanın gerçek olan fıkrasını anlatayım:
Adam, kahvede yan masada oturan Temel’e “Hava bulutlanıyor, yağmur yağacak” demiş. Temel de elindeki şişeyi adamın kafasına geçirince soluğu kadının karşısında almış.
“Niye vurdun bu adama?” sorusunu “Bana ördek dedi” diye yanıtlayınca adam itiraz etmiş: “Hayır, demedim.”
“Dedi” diye anlatmış Temel. “Hava bulutlanınca ne olur? Yağmur yağar. Yağmur yağınca ne olur? Gölet oluşur. Gölette ne yüzer? Ördek! Bu adam bana ördek dedi.”
Fatih Altaylı’nın soluğu “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” suçlamasıyla nezarette alması ile “hava bulutlandı” diyen adamın kendisini hastanede bulması arasında bir fark yok.
Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı’nın uzun süre iktidarda kalma hevesini eleştirmiş, sözlerinin devamında verdiği örneklerle bu açıklamaları bir arada yorumlanmış…
Cumhurbaşkanı’nın son günlerde göze girmek için kendini paralayan danışmanı devreye girince savcı da geri durmamış tabii…
Savcı, Altaylı’nın Cumhurbaşkanı’nı tehditle yetinmediğini, “Cumhurbaşkanı’na fiili saldırı” suçunu da işlediğini iddia ediyor, ki Altaylı’yı bir süreliğine hapiste tutabilmeleri mümkün olsun.
Savcının öylesine söylenmiş bir sözü bile “tehdit” diye tanımlamakla yetinmeyip, işi “fili saldırı” düzeyine kadar vardırması, niyetin ne olduğunu da gösteriyordu. Nitekim Altaylı için tutuklama kararı verildi.
“Tehdit” suçunun oluşabilmesi için TCK’ya göre “bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahsetmek” gerekiyor.
Altaylı’nın sözlerinden böyle bir sonuca varmak çok zor.
Çünkü sözleri zaten doğrudan Cumhurbaşkanı’na yönelik olmadığı gibi somut bir tehdit ifadesi de yok.
Savcılığın iddiasına göre Altaylı, “tehdit” içeren sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına fiili saldırıda” bulunmuş! Fiili saldırı kavramıyla daha önce hiç karşılaşılmamış gibi…
Tabii artık Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek, fiili saldırı sayılmıyorsa!
Bu noktada da bir başka fıkraya ulaşıyoruz: Kuzuyu yemeyi kafasına koyan kurdun, derenin alt tarafındaki kuzuyu, derenin suyunu bulandırmakla suçladığı fıkraya!
Ve hayır, bu fıkrayı hatırlattım diye Altaylı’ya “kuzu” demek istemediğim gibi savcıya da “kurt” demiş olmuyorum.
Hukuk fakültelerinde hukuk öğretiminin artık geride kaldığını, hukuk mezunlarının önemli bölümünün hukuk öğrenmeden mezun olduklarını geçenlerde yapılan hukuk mesleklerine giriş sınavında öğrenmiştik.
Altaylı’nın başına açılan bu soruşturmadan sonra bir endişem daha var artık: Acaba liselerdeki Türkçe edebiyat dersleri de mi es geçiliyor?
Hukuk fakültesinde hukuk öğrenmeden mezun olanlar, liseden de Türkçe öğrenmeden mi mezun olmuşlar?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024