Mehmet Y. Yılmaz

Mehmet Y. Yılmaz
Mehmet Y. Yılmaz
T24 Tüm Yazıları
Fıkra gibi ülke ama gel de gül!
23.06.2025
59
Fatih Altaylı’nın sözleri doğrudan Cumhurbaşkanı’na yönelik olmadığı gibi somut bir tehdit ifadesi de yok. Ancak savcının öylesine söylenmiş bir sözü bile “tehdit” diye tanımlamakla yetinmeyip, işi “fiili saldırı” düzeyine kadar vardırması, niyetin ne olduğunu da gösteriyordu

Türkiye’de yeteri kadar beklerseniz, bütün fıkraların ve karikatürlerin gerçek olduğunu görebilirsiniz.

Bu görüşümü daha önce de değişik vesilelerle yazmıştım.

Öyle görünüyor ki nasıl Sun Tzu’nun “Bir nehrin kıyısında yeterince beklersen düşmanlarının cesedi yüzerek önünden geçer” özdeyişi, aradan yüzyıllar geçtikten sonra da hatırlanıyorsa bu söz sayesinde ben de tarihe geçeceğim.

Önce bu haftanın gerçek olan fıkrasını anlatayım:

Adam, kahvede yan masada oturan Temel’e “Hava bulutlanıyor, yağmur yağacak” demiş. Temel de elindeki şişeyi adamın kafasına geçirince soluğu kadının karşısında almış.

“Niye vurdun bu adama?” sorusunu “Bana ördek dedi” diye yanıtlayınca adam itiraz etmiş: “Hayır, demedim.”

“Dedi” diye anlatmış Temel. “Hava bulutlanınca ne olur? Yağmur yağar. Yağmur yağınca ne olur? Gölet oluşur. Gölette ne yüzer? Ördek! Bu adam bana ördek dedi.”

Fatih Altaylı’nın soluğu “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” suçlamasıyla nezarette alması ile “hava bulutlandı” diyen adamın kendisini hastanede bulması arasında bir fark yok.

Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı’nın uzun süre iktidarda kalma hevesini eleştirmiş, sözlerinin devamında verdiği örneklerle bu açıklamaları bir arada yorumlanmış…

Cumhurbaşkanı’nın son günlerde göze girmek için kendini paralayan danışmanı devreye girince savcı da geri durmamış tabii…

Savcı, Altaylı’nın Cumhurbaşkanı’nı tehditle yetinmediğini, “Cumhurbaşkanı’na fiili saldırı” suçunu da işlediğini iddia ediyor, ki Altaylı’yı bir süreliğine hapiste tutabilmeleri mümkün olsun.

Savcının öylesine söylenmiş bir sözü bile “tehdit” diye tanımlamakla yetinmeyip, işi “fili saldırı” düzeyine kadar vardırması, niyetin ne olduğunu da gösteriyordu. Nitekim Altaylı için tutuklama kararı verildi.

“Tehdit” suçunun oluşabilmesi için TCK’ya göre bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahsetmek” gerekiyor.

Altaylı’nın sözlerinden böyle bir sonuca varmak çok zor.

Çünkü sözleri zaten doğrudan Cumhurbaşkanı’na yönelik olmadığı gibi somut bir tehdit ifadesi de yok.

Savcılığın iddiasına göre Altaylı, “tehdit” içeren sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına fiili saldırıda” bulunmuş! Fiili saldırı kavramıyla daha önce hiç karşılaşılmamış gibi…

Tabii artık Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek, fiili saldırı sayılmıyorsa!

Bu noktada da bir başka fıkraya ulaşıyoruz: Kuzuyu yemeyi kafasına koyan kurdun, derenin alt tarafındaki kuzuyu, derenin suyunu bulandırmakla suçladığı fıkraya!

Ve hayır, bu fıkrayı hatırlattım diye Altaylı’ya “kuzu” demek istemediğim gibi savcıya da “kurt” demiş olmuyorum.

Hukuk fakültelerinde hukuk öğretiminin artık geride kaldığını, hukuk mezunlarının önemli bölümünün hukuk öğrenmeden mezun olduklarını geçenlerde yapılan hukuk mesleklerine giriş sınavında öğrenmiştik.

Altaylı’nın başına açılan bu soruşturmadan sonra bir endişem daha var artık: Acaba liselerdeki Türkçe edebiyat dersleri de mi es geçiliyor?

Hukuk fakültesinde hukuk öğrenmeden mezun olanlar, liseden de Türkçe öğrenmeden mi mezun olmuşlar?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar