İbrahim Kiras
Dünyanın her yerinde hükümetler yaptıkları yanlış işlerden dolayı da yapmaları gerektiği halde yapmadıkları işlerden dolayı da eleştirilir. Bundan daha normal bir şey olamaz. Hatasız kul olmadığı gibi hatasız hükümet de olmaz. Dolayısıyla sorumluluk makamında bulunmak yeri geldiğinde en sert eleştirilere muhatap olmayı gerektirir.
Mamafih siyasetçilerin eleştiriden pek hoşlanmadıkları da bir gerçek. Aslına bakarsanız hiçbirimiz hoşlanmayız yaptığımız birtakım hatalardan dolayı yerden yere vurulmaktan. Ama hayatın gerçekleri paşa gönlümüzü her zaman memnun edemiyor.
Devlet çarkını idare etme sorumluluğunu üzerine almış olan kadroların da çıktıkları sahnede her daim alkış sesi duymayacaklarını, bazen de ıslıklarla karşılaşacaklarını bilmeleri gerekiyor.
Şu da var ki demokratik düzenin yerleşik hale geldiği ülkelerde hiç kimse ve hiçbir kurum üstlendiği görevin gereğini yaptığı için alkışlanmaz ama görevinin gereğini yapmadığında ıslıklanır. Görevini yapması normal, yapmaması anormaldir çünkü.
Bizde durum biraz daha farklı. Bizim siyasetçiler görevlerini yaptıkları için toplumun kendilerine minnettar olmasını beklerler. Buna mukabil, yaptıkları yanlışlar eleştirildiğinde küplere binerler. Eleştirilerde mutlaka art niyet ve düşmanlık görürler. Daha da kötüsü, bu eleştirileri dile getirenleri susturmak isterler. Maalesef imkan bulduklarında da bunu yaparlar. Bu tutum bizde son on yıl içinde ortaya çıkmış bir eğilim değildir tabii. Yakın ve uzak tarihimizde örnekleri çoktur.
Yalnız buradaki asıl problem, eleştiriler karşısında sergilenen tahammülsüzlüğün büyük ölçüde özgüven eksikliğinden kaynaklandığını anlamamaktır. Özgüvensizlik bir aşamada çaresizlik demektir. Bu da yönetim anlayışının doğurduğu hataların artık savunulamaz boyutlara gelmiş olmasının sonucudur. Daha açıkçası, ne hatadan dönmenin ne de topluma kendi durumunu izah etmenin imkanlarının çoktan harcanıp bitmiş olmasının sonucu...
Bu aşamada yapılabilecekler fazlasıyla sınırlıdır. Bu az sayıdaki seçeneklerden biri ise deve kuşu reaksiyonudur.
Bilirsiniz, deve kuşları bir tehlikeden kaçınmanın imkansız olduğunu gördüklerinde son çare olarak başlarını kuma gömerler. İnsanda da vardır bu psikolojik savunma mekanizmasının benzeri tepki modelleri. Bazen gerçeklere gözümüzü kapamak gerçeklerle yüzleşmekten daha rahatlatıcı gelir bize de.
Bazen kurumlar da insanlar gibi çaresiz durumlarda psikolojik savunma mekanizmalarını devreye sokarlar. Kurumlar da bizim gibi kanlı canlı insanlarca yönetilir ne de olsa. Nitekim son zamanlarda yaşanan olaylara ve bunlara verilen tepkilere bakılırsa, mevcut hükümetin gözle görülür elle tutulur gerçeklerle ilişkisi de ancak bu zaviyeden açıklanabilir gibi görünüyor.
Bugünkü siyasi iktidarın “gerçekleri yönetme” politikası çerçevesinde tuttuğu yol -kibarca söylemek gerekirse- özgüveni yerinde, sorunun kaynağının farkında, çözümün nerede olduğundan haberli bir öznenin yolu gibi görünmüyor.
Türkiye kaç gündür sahte diploma skandalıyla çalkalanıyor. Anlaşılan o ki dijital sistemimiz yol geçen hanına dönmüş.
Şimdi bu vahim duruma hangi zaafların, hangi hataların, hangi eksiklerin yol açtığını görmek ve ona göre tedbir almak gerekmez mi? Bunu yapmak yerine konunun haberleştirilmesine “hükümeti başarısız gibi göstermeye yönelik algı operasyonu” damgasını vurmak doğru tutum mu? İnsanlar neyin ne olduğunu görmüyorlar mı?
Önceki gün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konuyla ilgili ortaya atılan iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek, “Yetkili kişi ve kurumlarımızın açıklamalarını esas almak en emin yoldur” diye açıklama yaptı.
Problem de burada zaten. Yetkili kişi ve kurumlara güvenin kalmaması. Bu güvenin geçen zaman içinde hoyratça tüketilmiş olması.
Bugünkü olay hakkında da “yetkili kişi ve kurumlar” genel geçer yuvarlak ifadelerle “Haberler doğru değil, algı operasyonu yapılıyor, amaç hükümetimizi yıpratmak” diyorlar hep bir ağızdan. Kamuoyunu ikna edecek belgeler ve kanıtlar ortaya koymaksızın “Bu haber yalan” dediklerinde o haberin yalan sayılmasını istiyorlar.
Vaktiyle İsrail ile ticaret konusunda da bu tavrın aynısı sergilenmişti… Gazze’de soykırım devam ederken, Türk gemileri vızır vızır İsrail limanlarına yük taşıyordu. Taşınan yükün büyük kısmı da İsrail ordusunun ihtiyaç duyduğu maddelerden oluşmaktaydı. Bunları gündeme getirdiğimizde; "bu haberler doğru değil, iftira" diye açıklama yaptı “yetkili kişi ve kurumlar”. Bu iddiaları dile getirenlerin terör örgütlerine ve İsrail’e hizmet ettiğini bile söylediler. Sonra yerel seçimler geldi. Bu seçimde iktidar partisinin uğradığı hezimetin sebepleri arasında İsrail konusundaki çift taraflı siyasetin de olduğu düşüncesiyle geri adım atıldı. İsrail ile ticaretin durdurulduğu açıklandı. Böylece daha evvel “İsrail ile ticaret yok” derken millete yalan söylenmiş olduğu da itiraf edildi.
O günlerde belgeli ve somut gerçeklere gözümüzü kapatıp “yetkili kişi ve kurumların açıklamalarını” gerçek kabul etmiş olsaydık “en emin yolu” mu tutmuş olacaktık?
Eleştirilerin odağında yer alan kurumlardan biri YÖK. Bu yetkili kurumumuzun açıklamasına göre, ‘sahte diplomalı 400 akademisyen’ iddiası yükseköğretim kurumlarını ve bilim insanlarını değersizleştirmeye yönelikmiş. Yetkili kurumumuz “bazı basın yayın organları ile sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar” hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Bir kere, söz konusu iddia gazetecilerin uydurması değil, savcılığın hazırlayıp mahkemenin kabul ettiği iddianamede yer verilen bir sanık ifadesi bu. Konuyla ilgili haberlerde yer almasında bir anormallik yok. Bu iddia haberlere yansımamış olsaydı ancak o zaman bir anormallikten bahsetmemiz gerekirdi.
Ayrıca burada önemli olan sayı mı? Tahminlerden daha az kişinin bu işlerden fayda sağladığı ortaya çıkarsa mesele kapanacak mı? “Olur o kadar canım” diye her şeyi unutacak mıyız?
AK Partili milletvekilinin dediği gibi “Dünyanın her yerinde olabilecek bir korsanlık” diyerek kenara mı çekileceğiz?
Dünyanın her yerinde yaşanan internet korsanlıklarından biri mi bu konuşulan konu?
Dünyanın neresinde olabilir acaba böylesi olaylar? Avrupa’da mı yoksa Asya’da mı? Kuzey Amerika’da mı yoksa Güney Amerika’da mı?
Hukukun üstün tutulduğu, yargının bağımsız olduğu, denge denetleme mekanizmalarının çalıştığı, kurumsal birikimlerin korunduğu bir ülkede olabilir mi bizde olanlar?
Bunu söylemek utanç verici ama gerçek bu maalesef.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
25.11.2025
11.11.2025
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025