Mehmet Y. Yılmaz
Kartal'da yıkılan binaya kaçak katlar eklendiğinde belediye başkanı olan Mehmet Sekmen AKP adına Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kartal’da apartmanın çöküp, 21 vatandaşımızın hayatını kaybetmesinin ardından “kentsel dönüşüme sahip çıkmalıyız” dedi.
Geçen hafta Pendik’te de kentsel dönüşüm konusundan yakınan vatandaşlara “Cumhurbaşkanını değil, müteahhiti dinlediniz” diye ayar vermişti.
Cumhurbaşkanı’na göre bu işin sorumlusu rant hırsı.
Cumhurbaşkanı öyle şeyler söylüyor ki sanki bu bina Kartal’a gökten ışınlanmış.
Acaba bu işin ardından İsmet İnönü ne zaman çıkacak diye merak de etmiyor değilim.
Havuz televizyonu da “önlem almayan CHP’li belediyeyi” suçluyor.
Söz konusu bina 1992 yılında yapılmış.
1998 yılında kaçak iki katın daha binaya eklendiği anlaşılıyor.
1994 yılındaki yerel seçimlerde Kartal Belediye Başkanlığına, Refah Partili Mehmet Sekmen seçilmişti.
Refah Partisi Kartal İlçe Başkanlığı ve Samandıra Belediye Başkanlığı görevlerinde bulunmuştu. Recep Tayyip Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda, o da iki dönem Kartal Belediye Başkanlığı’nı yürüttü.
Mart ayının sonunda yapılacak seçimlerde de AKP adına Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu.
Yani binaya kaçak katlar eklendiğinde bu arkadaş ve yönetimi işbaşındaydı.
Kaçak inşaata hangi saiklerle göz yumdular bilemeyiz ama tarihi gerçek bu.
Sekmen’den sonra 2002 – 2004 yılları arasında Kartal Belediye Başkanı yine bir AKP’li idi: Hasan Hüsamettin Koçak. Bu başkan da kaçak binaya göz yumdu.
2004 – 2009 yılları arasında Kartal Belediye Başkanı yine AKP’li olan Arif Dağlar idi.
2009’dan bugüne kadar da CHP’li bir belediye başkanı var: Altınok Öz.
Ve Cumhurbaşkanı ile havuz medyası, kendilerinden başka herkesi yıkılan binadan sorumlu ilan ediyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki bu parti üzerine teflon kaplattırmış.
Hiç bir şey üzerlerine yapışmıyor, hiç bir sorun onlardan kaynaklanmıyor.
Senelerce Kartal’ı ve İstanbul’u tek başlarına yönettiler. Ve göz yumdukları kaçak binalardan biri yıkıldı, 21 kişiye mezar oldu.
O binaya neden göz yumduklarını dürüstçe açıklayabilirler mi?
***
Kimse duymazsa, çökmemiş mi olacak?
Türkiye’nin nasıl bir rejim altında yönetildiği bir kez daha ortaya çıktı: Kartal’da yıkılan apartman ile ilgili haberlere yayın yasağı getirildi!
Yayın yasağı kararını veren İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hâkimliği. Bu haberlere yayın yasağı konulmasını isteyen kimdir, o belli değil. Muhtemelen savcılık olmalı.
Şimdi elimizde kaçak bir bina var. 8 katlı, 24 daireli. Zemin katında bir de konfeksiyon atölyesi var ve bu bina yerle yeksan oldu. 21 kişi hayatını kaybetti.
Binaya kaçak kat çıkılmış. Yapılırken de ruhsata uyulmadığı iddiaları var.
Ve böyle bir olayla ilgili olarak bir hakim, “yayınlanmasın” diyebiliyor.
Neden?
“21 kişi yeniden dirilebilir” diye ümit ettiği için mi, “binanın yıkılması belki de kötü bir rüyadır, uyanınca unuturuz” diye mi?
Böyle şeyler diktatörlüklerde, otoriter rejimlerde olur.
“Şuyuu, vukuundan beterdir” diye bir söz var. “Duyulması, gerçekleşmesinden kötüdür” anlamında!
Bu tür rejimlerin mottosu budur!
Mesela Çernobil’de nükleer santral yandığında da Sovyet basınına yayın yasağı konmuştu.
İran’da, Suudi Arabistan’da, Türkmenistan’da, Çin’de de böyle şeyler olabiliyor ve yasaklar konabiliyor.
Çünkü bu tür rejimler için önemli olan bir tek şey vardır: Rejimin selameti!
Kötü olaylar ile ilgili haberler duyulsun istemezler, çünkü olur da bu kötülüğü rejimle ilişkilendirenler çıkar, büyük patron kızar filan diye.
Türkiye’de de böyle oluyor artık.
Üst üste iki defa ölümlü tren kazası oldu, ikisine de yayın yasağı kondu!
Viyadük çöktü, yayın yasağı kondu.
Şimdi de Kartal’daki bina ile ilgili haberlere yayın yasağı kondu.
Önemli olaylarla ilgili olarak basına haber yasağı konuluyorsa, o ülkede basının özgür olduğu, sansürün olmadığı iddia edilebilir mi?
Türkiye’nin nasıl bir rejim altında olduğunu hala merak eden var mı?
***
Sadist polisi korumak sistematik uygulama
Bir rejimin karakterini belirleyen turnusol kağıtlarından biri de kamu görevlilerinin yaptıkları hatalar ya da işledikleri suçlar nedeniyle hesap verebilir konumda olup, olmadıklarıdır.
Buyurun bir örnek: Ankara’da, 1 Mayıs 2018 günü “İşimizi geri istiyoruz” eylemine katılan Perihan Pulat’ı (75) darp eden polis memuru E.G.’ye 15 ay taksitle ödemek üzere 3 bin lira para cezası verildi.
Mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bıraktığı için E.G. şimdilik ceza filan da ödemeyecek.
Bir tarafta Anayasal bir hakkını kullanan bir vatandaş var. Üstelik Türkiye ortalamasına göre yaşlı da sayılabilecek bir kadın.
Bu Anayasal hakkın kullanımı ancak göstericiler şiddete yönelirse engellenebilir.
Bu yaştaki bir kadın, nasıl bir şiddet eylemine kalkışmış ve polis de bunu önleyebilmek için kadıncağızı dövmüş olabilir?
Besbelli ki polis kötü niyetli olarak şiddete başvurmuş.
Mahkeme bu polisi adeta ödüllendiriyor. Ve görüyorsunuz adını bile yazamıyoruz, kanunlar bu suçlu polisi koruyor.
Hep tartışılır, “Türkiye’de sistematik işkence var mı” diye!
Ben de hep şunu söylerim: Türkiye’de işkenceci ve sadist polislerin, amirleri ve kanunları uygulamakla sorumlu savcılar, mahkemeler tarafından korunması sistematik bir uygulamadır!
Ve kamu görevlilerinin işledikleri suçlar nedeniyle cezasız kalmaları sadece ve sadece otoriter rejimler altındaki ülkelerde mümkündür.
Vatandaşların haklarına saygılı demokratik bir rejimde, bunu yapmak kimsenin aklının ucundan dahi geçmez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024