Mehmet Y. Yılmaz
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevine, Ziraat Bankası eski genel müdürü Can Akın Çağlar’ı getirdi.
Çağlar, AKP iktidarının hemen başlarında, 2003 yılında Ziraat Bankası’na, Ülker grubuna ait Family Finans’ın genel müdürü iken tayin edilmişti.
AKP’nin atadığı ilk bürokratlardan biriydi.
Ziraat Bankası’nda görev yaptığı dönemde ilginç ve tartışmalı kredilere imza attığı için, CHP’li milletvekillerinin yolsuzluk suçlamalarına muhatap olduğu da herkesin hatırladığı bir gerçek.
Yıllardır, kamu kurumlarına yapılan atamalar ile ilgili eleştiriler yazıyorum.
Eleştirilerimin temelini, liyakat konusu oluşturuyor.
Onun için şimdi bu ilkeyi terk ederek, "bir AKP’li, nasıl olur da CHP’li bir başkan tarafından Türkiye’nin en büyük bütçeli belediyesine genel sekreter olarak atanır" demeyeceğim.
Elbette atanabilir, yeter ki o işin ehli olsun, eğitimiyle, mesleki geçmişiyle o görevi hak etsin.
Ancak şuna dikkat çekmek isterim: Söz konusu pozisyon, kaçınılmaz olarak siyasi bir pozisyondur, sıradan bir memuriyet değildir.
Belediye başkanının seçilirken vadettiklerini hayata geçirmesi için çalışmak durumunda olan bir bürokrat atanıyor, bu kaçınılmaz olarak siyasi bir atamadır.
Tıpkı bakanlık müsteşarları gibi.
Pozisyonun siyasi olması elbette liyakat aranmasına da engel değildir.
Bunca AKP’li bürokrat içinde mesleğini layıkıyla yapanların olduğu da bir gerçek.
Hem gerekli vasıflara sahip olabilirsiniz hem de o pozisyona siyaset gereği atanmış olabilirsiniz.
Çağlar’ın müktesebatı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevi için yeterli mi acaba? Finans piyasalarında uzman olmak, orta boy bir Avrupa ülkesine denk bir kentin deyim yerindeyse CEO’su olmak için yeterli midir?
Bu sorunun yanıtını zaman içinde alacağız elbette.
Ancak şunu söylemeliyim ki İstanbul gibi bir belediyenin başarılı ya da başarısız yönetimi, sadece Ekrem İmamoğlu’nun kişisel ikbaliyle de alakalı değildir.
Bu aynı zamanda CHP için bir sınavdır.
Bu partinin ideolojisinin, pratikte nasıl sonuçlar vereceğini, verdiğini seçmene göstermek anlamında bir sınav.
Burada başarısızlık, sadece İstanbul’u değil, diğer kentleri de etkiler. Tıpkı başarılı yönetimin, diğer kentler için de örnek oluşturabileceği gibi.
Şimdi bu atamaya bakarak, şöyle mi düşünmeliyiz: CHP, iktidara talip ama daha içinden İstanbul’u yönetecek yetkinlikte bir kişi bile çıkaramıyorsa, Türkiye’yi yönetme hakkı kazandığında ne yapacak?
İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirleri yönetme tecrübesine sahip bürokratlarınızı yetiştiremiyorsanız, ehil kadrolarınıza böyle bir tecrübe olanağı veremiyorsanız, iktidara geldiğinizde ne yapacaksınız?
Tarafsız bir gözlemci olarak şunu söyleyebilirim ki Ekrem İmamoğlu, yakın çevresi ve tek siyasi duruşu Erdoğan karşıtlığı olanlar tarafından çok erken dolduruşa getirildi.
Ve yine belli ki kendisini partisinin de üstünde görmeye başlamış.
Yaptığı atamayla "CHP’nin bu ülkeyi yönetebilecek kadroları yok" propagandasının değirmenine su taşıdığının da farkında değil.
CHP, gerçekten de bu yetkinlikte kadrolara sahip değil mi acaba?
İmamoğlu, kendisini Cumhurbaşkanlığı seçiminde "CHP’nin doğal adayı" gördüğüne göre, kendi ayağına çelme takıyor. Bilmiyorum, bunun farkında mı?
* * *
Bırakın dağınık kalsın!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde şunu söyledi:
"Son yıllarda bu tür ahlaksızlıkların artmasında hem mecraların kontrolsüzlüğünün, hem de organize saldırıların kolaylaşmasının rolü vardır. Niçin YouTube, niçin Twitter, niçin Netflix şu bu gibi sosyal medyalara karşı olduğumuzun ne demek olduğunu anlıyor musunuz? Bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip, bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz."
Cüneyt Özdemir, AKP’li Mahir Ünal’a bu sözleri hatırlattığında şu yanıtı aldı:
"Cumhurbaşkanımızın konuşmasının bağlamına baktığımızda, sosyal ve dijital ağların var oluşuna bir karşı olma ifade etmiyor. Dikkat ederseniz orada diyor ki, buraların bir düzen altına alınması ve buralardaki ahlâksızlığa çözüm bulmak gerektiğini söylüyor."
Erdoğan "tamamen kaldırılmasından" söz ediyor, Ünal’ın bu sözlerden anladığına bakın!
Bilmiyorum, hatırlar mısınız? Geçenlerde yazdığım bir yazıya (Kötülüğün Sıradanlaşması) Ünal çok sinirlenmiş, sosyal ve geleneksel medyadaki trollerini de bana saydırsınlar diye seferber etmişti.
Ben de bunun üzerine Ünal’a yazımı dikkatlice okumasını ve anlamaya çalışmasını önermiştim.
Bu yanıtını okuduktan sonra, sözlerimi geri almaya karar verdim.
Erdoğan’ın sözlerindeki "tamamen kaldırılmasını" bile doğru olarak anlayamadığına göre, benim yazımı hiç anlamamış olması son derece normal.
Mahir Bey, hiç zahmet etmeyin, okusanız ne anlatmak istediğimi anlayabileceğinizi artık hiç zannetmiyorum.
* * *
Arınç, bu kadar saf olabilir mi?
Bülent Arınç, geçen gün Jülide Ateş’in programına çıktı ve soruları yanıtladı.
Söz dönüp dolaşıp Fethullahçılara gelince Arınç şunları söyledi:
"Hiçbir istihbarat raporunun, hiçbir emniyetin, askeriyenin istihbaratlarında bunlar 15 Temmuz gibi bir kalkışma yapabilirler diye bir notun gelmediği MGK toplantılarına katılmış biri olarak söylüyorum. Eğer bizi aldatmışlarsa, bizi yanıltmışlarsa bu suç bizim değil. Biz bu faaliyetleri sezseydik kafalarını ezerdik. Ama 15 Temmuz'da bir facia yaşadık. Bu facianın yaşanabilir olduğunu kimse önceden söylemedi. Evet emniyetteki, asker içindeki bir yapılanmadan zaman zaman bahsedildi ama böylesine bir 15 Temmuz hain kalkışmasını kimse söylemedi. O yüzden kendimi bu noktada bir suçlu olarak görmüyorum. Hele hele FETÖ'cü olarak görmüyorum."
Ben de kendisini FETÖ’cü olarak görmüyorum ama "kimse bizi uyarmadı, aldatıldıysak suçlu biz değiliz" demesi, kusura bakmasın ama en azından ayıp!
Türkiye’yi yönetmeye talip olmuşsun, millet size ülkeyi düzgün yönetin diye oy vermiş.
Emniyet’te, orduda Fethullahçılar ile ilgili sayfalarca raporlar yazılmış ama "kimse bizi uyarmadı" deyip, suçu başkalarının üzerine atmak yakışmıyor.
MİT’ten, polisten vazgeçtim, ben dört yıla yakın süreyle gazetedeki köşemden her pazartesi uyardım!
KPSS sorularını kimin çaldığını, kozmik odaya girmek için uydurulan suikast girişimi iddiasının sonuçlarını her pazartesi sordum, durdum.
Başta Bülent Bey olmak üzere, kimseden çık çıkmadı!
Bülent Arınç "rabbim verdikçe veriyor" diye sevinç gösterileri yaparken, nelerin dönmekte olduğunu fark edemeyecek kadar saf olduğuna mı inanmamızı istiyor?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025