Melih ALTINOK
ULUDERE’DE 34 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırı sonrası hükümetin eksik bilgilendirildiği iddia ediliyor
AKP, CHP, MHP ve BDP’li vekillerden oluşan TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun Uludere heyeti, 34 kişinin yaşamını yitirdiği bölgeye bir inceleme ziyareti düzenleyeceğini duyurdu. Ancak Çarşamba gecesi Ankara’dan bölgeye hareket etmesi planlanan heyetin, akşam saatlerinde olumsuz hava koşulları nedeniyle ziyaretin iptal edildiğini duyuruldu. Haber üzerine heyeti izlemeye hazırlanan gazeteciler de programlarını iptal ettiler. Heyetin iptal kararını, Ankara’dan uçakla ulaştığım Batman’da aldım. Ancak yola devam etmeye karar verdim. Ne var ki hava gerçekten sıkı muhalefet ediyordu. Batman’ın ardından geldiğim Siirt’te kar nedeniyle mahsur kaldım. Perşembe sabahı zorlu bir yolculuğun ve adımbaşı “kontrollerin” ardından Güçlükonak üzerinden Şırnak’a vardım. Oradan da katliamın yaşandığı Roboski’ye geçip, yakınlarını kaybeden ailelerle, saldırıdan sağ kurtulan Servet Encü ile ve bazı yerel kaynaklarla görüştüm.
Tek engel kar olsun
Olay hakkında bugüne değin pek çok şey yazılıp çizildi. Ancak katliamın aydınlatılmasını sağlayacak kritik sorular hâlâ cevap bekliyor. Bunlardan bazıları olayın ardından geç tepki veren hükümetin eleştirilen bu tavrının altındaki nedenleri de anlaşılır kılıyor. Yakınlarını kaybeden köylülerin yanı sıra resmi yetkililer de olayın aydınlatılması için hevesliler. Yeter ki hükümet cephesinden ve Meclis’ten kararlı ve samimi bir adım gelsin. Zira bu irade, bölgenin önümüzdeki dönemde atmosferini belirleyecek kadar hayati öneme sahip.
Ben de Roboski’deki görüşmelerimin ışığında, yarın bölgeyi ziyaret etmesi beklenen TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na yardımcı olabileceğini düşündüğüm bazı noktaları derledim.
Tüm yetkililer kapsama dışında
Katliamın yaşandığı Türkiye-Irak sıfır noktasının hemen dibindeki Roboski’ye vardığımda beni 13 yaşındaki tek oğlunu ve iki kardeşini kaybeden Mehmet Encü ve eşi karşıladı. Kaçak güzergâhının başlangıcı, evlerinin önündeki patika yolda konuştuğum Mehmet Encü 1999 yılında Kuzey Irak’taki bir operasyonda gazi olmuş. Yüzünde mayın şarapnellerinin izleri var.
Mehmet Encü, jetlerin ilk bombalamasında kurtulan Servet Encü’den gelen telefon üzerine ikinci bombalamaya kadar geçen 40 dakikalık sürede yetkililere ulaşmaya çalıştıklarını ancak tüm aramaların sonuçsuz kaldığını söylüyor. Yolda tertibat alan askerin başındaki Vehbi isimli başçavuş ise kendilerine Servet Encü’nün söylediklerinin doğru olmadığını, kaçakçıların parmağının bile kanamadığını söylüyor. Bu bilgi bölük komutanı başçavuşa nerden geldi? Yerel kaynaklar, askerin yolda aldığı tertibatın ve sıfır noktasına yakın bölgedeki pusunun, Bahoz Erdal lakaplı Fehman Hüseyin’in bölgede olduğuna dair “genel istihbaratın” gereği olduğunu ve bir gün öncesinde planlandığını belirtiyorlar. Yerel askeri unsurların bilgilendirilmediğini, rutin bir uygulamaya çıktıklarını düşündüklerini, bu yüzden başçavuşun ifadesinin manipülasyon olmadığını söylüyorlar. Ancak başçavuşun köylülerin uyarısını niçin üstlerine iletmediği sorusu hala yanıtsız. Asıl önemli soru ise nasıl olup da Şırnak Valisine, korucubaşına, muhtara ve vekaleten göreve bakan Sınır Alay Komutanı Albay Hüseyin Onur Güney’e saldırı anında ulaşılamadığı.
Saldırıdan sağ kurtulan Servet Encü ve Roboskili köylüler, en ufak bir asayiş olayında gerek kaymakamlık, gerekse askerler ve polis tarafından kendileriyle irtibata geçildiğini söylüyorlar. Bu olayda yetkililer tarafından aranmak bir yana, tümünün telefonlarının kapalı olmasının son derece garip olduğunu belirtiyorlar.
Komutan neredeydi?
Gülyazı Sınır Alay Komutanlığı’na katliamdan iki gün önce vekaleten bakmaya başlayan Albay Hüseyin Onur Güney’in köylülerin yaşamını yitirdiği saldırı esnasında Tugay’da olmadığını iddia ediyor. Ancak Taraf ’a konuşan görgü tanıkları komutanın tugayda olduğunu söylüyorlar. Eğer öyleyse komutan bunu niçin gizliyor? Olaydan hemen önce tugay komutanın yanında 3 siville bölgede olduğuna dair bazı görgü tanıklarının ifadesi var. Bu iddia komutana soruldu mu?
Sorumluluk Van’daki Kolordu’da
İlk saldırıda kurtulup köylüleri telefonla haberdar eden Servet Encü, her zamanki gibi o gece de Tugay’dan top atışı yapıldığını söylüyor. Bu atışlar adeta rutinmiş. Ancak yerel kaynaklar, Karargâh’a gönderilen ilk raporda bu bilginin yer almadığını iddia ediyorlar. Hatta geç açıklama yapmakla (Erdoğan olaydan iki gün sonra kameraların karşısına geçmişti) Başbakan Erdoğan ve hükümetin, saldırıyı takip eden ilk saatlerde top atışından ve askerin kapamapususundan haberdar edilmediğini çünkü yerel askeri yetkililerin ilk hazırladığı ve karargaha gönderdiği raporda bu bilgilerin yer almadığı iddia ediliyor. Bu bilgilerin olayın ardından görevinin başına dönen Albay İnan tarafından ayrıntılandırıldığı ve bu notun ardından Başbakan Erdoğan’ın açıklama yaptığı belirtiliyor.
Yerel kaynaklar, kaçakçıların hareketliliğine dair Heron görüntülerinin Şenoba’da, Şırnak’ta ve Van’daki kolorduda eş zamanlı izlendiğini belirtiyorlar. Ancak aynı kaynaklar, hava harekatlarının yerel askeri unsurların bilgisi dahilinde gerçekleşmediğine, olayın Van’daki Kolordu Komutanlığı’nın sorumluluğunda, Karagâh’ın onayıyla gerçekleştiğini iddia ediyorlar.
Herkes canlı izledi
Sınırdaki sıfır noktasına bir kilometre kala pusu kuran askerlere, hava harekatı yapılacağına dair bilginin saldırıdan 5 dakika önce geldiğine dair tanıklıklar ve saldırı başladığı anda olay yerine doğru yürüyen köylülerle dönüş yolundaki askerlerin karşılaşması da bu iddiayı doğruluyor. Askerlerin ve Vehbi isimli başçavuşun köylülere ilk anda yaptıkları “kaçakçılara herhangi bir müdahale yok” telkinleri de bu iddiayı destekler nitelikte. Roboski köyünde tertibat alan bazı düşük rütbeli askerlerin ancak ilk bombalamanın ardından Uludere Kaymakamı Naif Yavuz’u arayıp ne olduğunu sordukları belirtiliyor. Operasyon öncesi Kaymakam Yavuz’un hiçbir askeri yetkili tarafından bilgilendirilmediği, kaymakamın bomba sesleri üzerine ilgililere ulaşmaya çalıştığı da iddialar arasında.
Gerek yerel kaynaklar, gerekse köylüler, bombalama öncesi istihbarat akışında PKK’nın rolü olabileceğine dair kuşkularını da ısrarla dile getiriyorlar. Irak sınırının hemen öte yakasındaki Haftanin Kampı’na çok yakın olan Roboski’nin, PKK’nın güneydeki en önemli geçiş kapılarından olduğu belirtiliyor. Bahar öncesi PKK’nın bu bölge üzerindeki Heronlarla sağlanan denetimi gevşetmek için, askerlerin de istihbarat amacıyla yararlandığı bazı muhbirleri manipüle etmiş olabileceği iddialarını dillendiriyorlar.
Artık kaçağa gündüz gidiliyor
Köyde mihmandarlığımı yapan Hakan Encü henüz 7 sınıf öğrencisi. Bombalamada 18 yaşındaki ağabeyi Aslan Encü’yü kaybetmiş. Zaten Roboski’de yakının kaybetmemiş tek bir insana rastlamak mümkün değil. Küçük yaşına rağmen kocaman bir adam edasıyla konuşan Hakan da birkaç kez kaçağa çıkmış. Katliamın ardından artık kaçağa gündüz gidildiğini söylüyor. Saldırıdan sonra okuluna ara vermek zorunda kaldığını belirten Hakan, o günden beri köyün adeta hayalet şehre döndüğünü anlatıyor. Bazı ailelerin karlar eridikten sonra göçüp kötü anılarını geride bırakmak istediğini söylüyor.
Emine Hanım hoşgelir sefa gelir
B aşbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde Uludere’ye bir ziyaret yapacağına dair haberleri hatırlattığımız köylüler, acılarını paylaşmak için gelen herkese kapılarının açık olduğu söylüyorlar. Servet Encü de, “Emine Hanım’ın başımızın üstünde yeri var” dedikten sonra olayın aydınlatılmasına dair beklentilerini diye getirmek için Başbakan Erdoğan’a şu sözlerle sesleniyor: “Sayın Başbakan ‘tek devlet, tek bayrak, tek vatan’ diyor. O uçaklar tek devletindi, biz bu tek devletin vatandaşı değil miyiz? Hesabını versinler. İstediğimiz tek şey insanlık. Küçücük öğrenciler bombayla öldürüldü. Bu çocuklar onun da çocuğu değil mi?”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019