Mensur Akgün
Donald Trump görevini devralmasının üzerinden bir hafta geçmeden seçmenine verdiği sözleri yerine getirmeye başladı. Obama yönetiminin sağlık sigortası sistemini fiilen sona erdirdi, Meksika-Amerika sınırına duvar inşası için başkanlık kararnamesi imzaladı. Pasifik bölgesindeki ticareti kolaylaştıracak, serbestleştirecek anlaşmayı iptal etti. Aralarında Irak ve İran’ın da bulunduğu Müslüman çoğunluklu altı ülkeden geleceklere turist bile olsalar engel koydu.
Görünen o ki, Trump vaatlerini sadece oy almak için yapmamış, yapılması gerektiğine samimiyetle inanıyormuş, söyledikleri uygulamaya koyacağı politikasıymış. Umarız Kudüs konusunda da dediğini yapmaya ve bölgenin zaten kırılgan olan dengelerini daha da kırılgan hale getirmeye kalkmaz. Ancak Türkiye’nin bu ve benzeri sürprizlere hazırlıklı olması gerek.
Çünkü Trump ve yakın çalışma arkadaşları bariz bir şekilde ırkçı, ayrımcı ve Müslümanlara karşı da ciddi biçimde önyargılı. Ülkesine kabul edeceği göçmeleri dahi dini aidiyetleri üstünden değerlendiren zihniyet her an her şeyi yapabilir, büyükelçiliğini de Kudüs’e taşıyabilir. Böylesi bir teşebbüs bütün İslam dünyasında tepkiye neden olur, Filistin sorununun çözüm umudunu iyice öldürebilir. Türkiye’yi de zor seçimler yapmaya sevk edebilir.
***
Trump’ın önyargıları kadar rahatsız edici olan bir başka özelliği de “ben yaptım oldu” anlayışı. Meksika ile görüşmeden, birkaç gün sonra ülkesine gelecek Meksika Cumhurbaşkanı’nı beklemeden duvar için kararname imzalaması, üstelik de duvarın 25 milyar dolara varacağı tahmin edilen mali külfetini Meksika’dan ithal edeceği ürünlere vergi koyarak karşılayacağını söylemesi bu tavrının en bariz göstergesi.
Trump Meksika gibi bir komşusuyla ilişkilerini germeyi, hatta kopartmayı göze alabiliyorsa başka ülkelerle de ilişkilerini kopartmayı, germeyi göze alabilir. Irak, İran ve diğerlerine koyduğu vize kısıtlaması da bu tavrının bir başka göstergesi. Belli ki yeni Başkan rol aldığı televizyon programlarındaki kadar pervasız. Şartlarını dikte ettirmeyi seviyor, dünya siyasetini sıfır toplamlı oyun olarak görüyor. Anlam dünyasında dışladıklarıyla pazarlık dahi etmiyor.
***
Neyse ki Trump Türkiye hakkında şimdiye kadar olumsuz sayılabilecek bir şey söylemedi, tavır takınmadı. Kendisi ve yakın çevresi Türkiye’ye sınırlı da olsa empatiyle baktı. 21 Temmuz’da New York Times’da yayımlanan Trump söyleşisi özellikle önemliydi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçimi kazandıktan sonra konuştuğu az sayıda liderden biriydi. Üstelik iki liderin yakında buluşması, ilişkilerdeki pürüzleri masaya yatırması bekleniyor.
Yine de Trump’ın tavrını, önyargılarını ve hayata geçirdiği yeni vize rejiminin içinde barındırdığı sorunları bir kenara koysak dahi, Suriye’de güvenli bölge kurulmasının koşullarının araştırılmasına ilişkin verdiği başkanlık direktifinin rahatsız edici olduğunu kabul etmek zorundayız.
Trump ve ekibinin aklında Türkiye’nin uzun süredir dillendirdiği ve artık fiilen kurduğu güvenli bölge varsa bile, Moskova ve Astana kararlarından, Suriye’de ateşkesin sağlanmasından sonra böylesi bir çalışma içine girilmesini talep etmesi, Washington’un Rusya ve Türkiye önderliğinde başlayan Suriye barış sürecine bakışı ve desteği hakkında kuşku duymamızı gerekli kılıyor.
Zaten kast edilen güvenli bölge Türkiye’nin önerdiği ve fiilen kurduğu değilse, o zaman sorunun çok daha derin, çözümünün çok daha zor olacağına işaret ediyor. Ben iyimser olmak, ABD’nin müttefiki Türkiye’nin çıkar ve beklentilerine saygı göstereceğini düşünmek istiyorum. Fakat Trump’ın bir haftalık siyasi performansı ve tavrı fazla umut vadetmiyor.
Washington’daki Türkiye algısı da bize yardımcı olacağa benzemiyor. Aynı şeyi Türkiye’deki Amerika algısı ve referandum sürecinin akışı için de söylemek mümkün. Tüm bu nedenler yüzünden Erdoğan ve Trump’ın bir an önce buluşmasında, en azından Suriye dosyasında mutabakata varmasında büyük yarar var. Dostları artırmak, hasımları azaltmak, sorunlardan teker teker de olsa kurtulmak amacıyla…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025