Mensur Akgün
IŞİD’in sözde halifesi Bağdadi bildiğiniz gibi Amerika’nın düzenlediği bir operasyonla İdlip’in Türkiye sınırına yakın bir yerinde bulunarak öldürüldü, daha doğrusu yakalanacağını anlayınca kendini ve yanındaki çocuklarını öldürdü. Ardından örgütün sözcüsünün de öldürüldüğü haberi geldi. Böylece dünyanın IŞİD’e karşı verdiği mücadelede bir sayfa daha kapandı. Ama muhtemelen IŞİD fikir ve anlayış, hatta örgüt olarak bitmedi. Bitmesi için askeri düzey kadar fikri düzeyde de mücadele edilmesi gerekiyor.
***
Temelleri 1999’da atılan, günümüze değin ismi ve cismi pek çok kez değişen IŞİD’in istihbarat örgütlerinin iştahını kabarttığı, CIA ve MOSSAD başta olmak üzere pek çok yönlendirici merkezin desteğini aldığı büyük olasılıkla doğru. IŞİD üstüne yazılan kitaplardan, yapılan haberlerden bazı ülkelerin IŞİD’i desteklediği, bazılarının da faaliyetlerine göz yumduğu anlaşılıyor. Ancak bu örgütün kendi kimliği, niyeti ve hedefi olmadığı anlamına gelmiyor.
IŞİD, El Kaide gibi örgütleri sadece taşeron olarak görmek bize duygusal konfor alanı, belki de bir ölçüde manevra ve propaganda imkanı yaratır, fakat gerçeğin kendisine çok da tekabül etmez. IŞİD’i IŞİD yapan anlayışı, propaganda tekniği ve kaba bir terminolojiyle ideolojisidir. Vahabilik anlaşılmadan IŞİD anlaşılmaz. Eğer IŞİD ve IŞİD gibi örgütlere karşı mücadele verilecekse, bu mücadele en çok “doktrin” düzeyinde verilmek zorunda.
Nihayetinde küreselleşmiş, dünyanın farklı yerlerinde şubeler açmış, isim hakkını biat üstünden kullandırmış bir örgütten söz ediyoruz. Bağdadi’nin ölüm biçimi bile takipçilerine mesaj niteliğinde. Dünyanın sonunun yakında geleceğine, “halifelerin” ölümünün bu sonun gelmesine katkıda bulunacağı anlatısına sahip çıkıyor. Şiddeti korku vermek kadar “cazibesini” arttırmak için de kullanıyor.
Siyasi faydayı önceleyen açıklamalarla da bir yere varmak mümkün değil. Bağdadi’nin yerinin tespitinde PYD/PKK imkanlarından yararlanıldığını, dolayısıyla da Amerikan askerlerinin Suriye’de kalması gerektiğini iddia etmek belki Trump’ı zora sokar, Türkiye’yi rahatsız eder, Suriye sorunun çözümünü zorlaştırır. Ama gelinen aşamada IŞİD’in canlanıp dünya siyaset sahnesinde yeniden şiddet sergilemesinin önüne geçmez.
Olsa olsa kurulurken araçsallaştırılan IŞİD, çökerken de araçsallaştırılır, gündelik siyasete bir kez daha alet edilir. Yapılması gereken böylesine yüksek dozda ve insanlık dışı yöntemlerle şiddet kullanımının meşruiyetini sağlayan anlayışa karşı mücadele etmektir. Bu mücadelede ancak suçu ve sorumluluğu birbirine atmadan, birlikte çalışılarak, örgütün potansiyel üyelerinin anlam dünyalarına hitap ederek başarıya ulaşılabilir.
Medeniyetler İttifakı tecrübesine sahip, genel olarak terörden, özel olarak El Kaide ve IŞİD teröründen çok çekmiş olan Türkiye ilahiyat alanındaki birikimiyle bu konuda isterse öncü rol oynayabilir. Türkiye’nin yapabileceği ve aslında zaten yaptığı bir başka şey de IŞİD’in mevcudiyetine, güçlenmesine ve onun muhtelif devletler tarafından farklı biçimlerde kullanılmasına zemin sağlayan Suriye sorununun çözümü için çalışmaktır.
***
Diğer yandan Türkiye kendisini terörden korumak için de çaba harcamak, önleyici polisiye tedbirleri almak, gerekli gördüğü anlarda bu örgütleri yönlendirmek de zorundadır. IŞİD’in kendi başına bir aktör olması ne bize saldırmayacağı ne de başkaları tarafından kullanılmayacağı, başkalarıyla ittifaklar kurmayacağı anlamına gelir. Unutmayalım ki teröre karşı mücadelenin sihirli bir formülü bulunmamaktadır. Fikri mücadele gereklidir ama yeterli değildir. Devletler dünyası da melekler dünyası değildir…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
7.12.2025
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025