Merve Şebnem Oruç
11 yaşındaki Nasır Şafi 16 Eylül Cuma günü Hindistan'ın işgali altındaki Keşmir'de süregelen protestolar sırasında ortadan kayboldu. Akşam saatlerinde Harwan bölgesindeki köyünün yakınlarındaki ormanlık alanda cansız bedeni bulunduğunda sırtında en az 300 tane saçma mermisi vardı, bir kolu kırılmıştı, yüzündeki dövüldüğünü gösteren morarmalar gözle görülebiliyordu ve saçlarının bir kısmı yolunmuştu. Arkadaşlarının 'Mümin' lakabıyla tanıdığı Nasır, köy sakinlerinin ifadelerine göre Hint askeri tarafından öldürülmüştü. Ama Hint polisi, sırtındaki 300 saçma izine rağmen, Nasır'ın ayı saldırısına uğramış, dağdan düşmüş ya da kalp krizi geçirmiş olabileceğini söylüyordu.
Cumartesi sabahı Nasır'ın cansız bedeni yeşil Pakistan bayrağına sarıldı ve cenaze namazı için hayattayken oyun oynadığı ve ağaçlarından ceviz topladığı meydana getirildi. Sokağa çıkma yasağına rağmen binlerce Keşmirli cenazedeydi. Kadınlar matem için renkli kıyafetlerini giymişti; erkekler Hindistan karşıtı sloganlar atıyordu. “-Ne istiyoruz? –Özgürlük!” sesleri göğe yükseliyordu. Nasır'ın babası oğlunun başında, anası evinde toprağa verdikleri en küçük evlatları için ağlıyordu. Nasır'ın bedeni tepedeki mezarlığa doğru taşınırken Hint askeri yine silahına sarıldı. Cammu Keşmir'in diğer şehirlerindeyse protestolar ve halkla Hint askeri güçleri arasındaki çatışmalar ara vermeden devam ediyordu.
Azad Keşmir (Özgür Keşmir) merkezli Hizb-ul Mücahidin'in komutanlarından Burhan Muzaffer Wani, 8 Temmuz'da Hint askeri güçleri tarafından öldürüldüğünden beri Keşmir'de yoğun çatışmalar sürüyor. Genç-yaşlı tüm Keşmirliler'in kahramanı olan 22 yaşındaki Burhan Wani'nin ölümü büyük protestoları ateşledi ve Hint askerinin şiddetle cevap vermesi sonucu Temmuz ayından bugüne 85 kişi öldü, 12 bin kişi yaralandı. 2010 yılındaki çalkantılı dönem sonrası bir kez daha huzursuzluğun doruğa ulaştığı Keşmir, Hint yönetimi tarafından ilan edilen ama Keşmir halkının direndiği sokağa çıkma yasakları, bölgeye yönlendirilen 500 bin Hint askerinin sivillere karşı uyguladığı insan hakları ihlalleri ve vahşetle yeniden karşı karşıya.
Aslında Keşmir, İngiliz sömürgesinden kurtulup 1947'de bağımsızlıklarını elde eden Pakistan ve Hindistan arasında o günden bugüne süregelen ve iki ülkeyi o günden bugüne üç kere savaşa sürüklemiş ciddi bir sorun. Nüfusunun en az %93'ünü Müslümanların oluşturduğu Keşmir halkının bağımsızlık ve Pakistan'a bağlanma talepleri işgalci Hindistan tarafından tanınmamakta. Hindistan Keşmir'de işgalci Hint askerini kabul etmeyen Müslümanların tamamını terörist ilan edip bağımsızlık taleplerinden ötürü Pakistan'ı suçlamakta ve savaş alanına çevirdiği bölgede büyük bir insanlık dramına imza atmakta.
Esasen hiç de yabancı olmadığımız, duyunca hiç de yadsımadığımız bir senaryonun Güney Asya'daki benzerlerinden sadece bir tanesi Keşmir. 13 milyonluk Müslüman nüfusa karşı orantısız güçle, insan hakları ihlalleriyle müdahale eden, bağımsızlık taleplerine terörizm muamelesi yapan Hindistan'ın politikaları sonucu, 70 binden fazla Keşmirli Müslümanın öldüğü, 1,5 milyondan fazla kişinin mülteci haline geldiği bir kalp sızısı...
Keşmir meselesinin bugün hala çözülememesinin nedeni, Pakistan'ın sorunun çözümü için Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak halk oylamasına gidilmesini önermesine rağmen Hindistan'ın bunu şiddetle reddetmesi ve asla yanaşmamasına bağlı. BM Güvenlik Konseyi'nin Nisan 1948 tarihli tasarısı, Keşmir halkının gidilecek bir plebisitle (halk oylaması) kendi geleceğini tayin etmesine ve Hindistan'la Pakistan'ın barışı restore etme konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirmesine karar kılmıştı. Azad Keşmir hükümetinin ilanı sonrası, Hindistan'ın kabul etmek zorunda kaldığı plebisit kararı, Hindistan'ın engellemeleri sonucu asla uygulanamadı. Sonraki yıllarda kabul edilen BM Güvenlik Konseyi'nin tasarıları da yine Keşmir halkının kendi geleceğine kendisinin karar vermesi yönünde oldu ancak Hindistan o günden bugüne bir halk oylamasını engellemeyi sürdürdü.
Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, geçtiğimiz hafta New York'ta gerçekleşen 71. BM Genel Kurulu'nda bir kez daha Keşmir meselesini kürsüye taşıdı ve ne Keşmir'e huzurun ne de Pakistan-Hindistan ilişkilerine barışın gelmesinin bu sorun çözülmeden mümkün olmadığı söyledi. Şerif, BM'in Keşmir'de Hindistan askeri güçleri tarafından sivillere uygulanan insan hakları ihlalleri, şiddet ve işkencelerin araştırılmasını istedi ve bu insani dramın BM müdahalesiyle çözülmesi gerektiğini belirtti. Ancak Hindistan tarafı, böyle bir çözüme karşı çıkmasının yanı sıra Pakistan'ı bir kez daha 'terörist devlet' olmakla suçladı ve çözüme kapılarını kapadı.
Daha da trajik olansa, çözüme kapıları kapayanın sadece Hindistan değil aynı zamanda BM de olması. Küresel barışı koruma iddiasının altını dolduramayan, BMGK'nın beş daimi üyesinin ortak çıkarları doğrultusunda kabul edilen tasarılar haricinde hiçbir kararın amacına ulaşmadığı, bugüne kadar kabul edilen tasarıların çoğunun etkisiz ve işlevsiz kaldığı BM, Suriye'den Somali'ye, Kamboçya'dan Ruanda'ya pek çok yerde olduğu gibi Keşmir'de de sessiz. Oysa dünyayı korkutması ve önlem almaya itmesi gereken, Keşmir nedeniyle bir kez daha aralarındaki hararetin yükseldiği Hindistan ve Pakistan'ın her ikisinin de nükleer güç olması. Daha önce üç kez bu nedenle savaşa gitmiş iki ülke bugün nükleer silaha sahip ve işler bir kez daha kızışıyor.
“BM ancak nükleer bir savaş ya da 3. Dünya Savaşı gibi büyük tehditlere karşı kuruldu; iç savaş, katliamlar, soykırımlar ve insani dramlarla uğraşmaz” diyerek BM'nin çarpık yapısını korkunç bir yüzsüzlükle savunanların tezlerini boşa çıkaran bir meseledir Keşmir ve bu gün Hint yarımadasındaki 1,5 milyar insanın ve dünyanın geri kalanının bir nükleer savaş tehdidiyle karşı karşıya olmasına rağmen elini kolunu kıpırdatmamaktadır. Tevekkeli Erdoğan, “Dünya Beş'ten büyüktür” diye boşuna demiyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018