Metin Münir
Türkiye’nin en temel ekonomik sorunlarından biri enerji fakirliği nedeniyle büyük bir petrol ve gaz ithalatçısı olması ve bunun yarattığı büyük ticaret açığıdır.
Bu açık, kısa vadeli dış borç ile kapanmaktadır. Borçlanma ihtiyacı her 15-20 senede bir ekonominin krize girmesinin önemli nedenlerinden biridir.
Enerji ithalatı olmasa ekonomi cari açık vermez ya da acı vermeden yönetilebilir bir düzeyde olurdu.
Bu nedenle Ankara, uluslararası hukuka ters düşerek, Doğu Akdeniz’de bulunan gaz rezervlerinden pay koparma politikasından vazgeçmeyecek. Bunun için gerekirse güç kullanacak.
Kıbrıslı Rumların da belki en büyük sorunu bunu anlayamamaktır.
Rumlar deniz hukuku çerçevesinde münhasıran kendilerine ait saydıkları deniz alanlarında önemli ölçüde gaz rezervi buldular. Muhtemelen daha fazlasını da bulacaklar.
Buralarda bol miktarda gaz çıkma olasılığı belirdiğinde Rumlara yakın bazı büyük devletler ve bizzat arayıcı enerji şirketleri, tam rezerv miktarı belli olmadan Türklerle anlaşmaya varma uyarısında bulundular. Olasılığın gerçekleşmesi hâlinde Ankara ile bu imkânın tamamen kaybolabileceğini ikaz ettiler.
Rumlar uyarılara kulak asmadı.
“Rum her zaman hepsini ister” diye konuştu bir Türk diplomatı. “Bütün Kıbrıs’ı ister, bütün denizi ister, bütün gazı ister. Zaafı budur.”
Rumlar paylaşmaya yanaşmayınca Türkiye Rumların gaz bulduğu yere kendi sondaj gemilerini yolladı. Bu gemilerin orada tam olarak ne yaptığı bilinmiyor ama niyet açıktır: Gazı çıkarmak ve Türkiye’ye nakletmek.
Bu niyet, deniz altında bulunan gaz rezervlerinin belirlenen oranı ile paralel olarak güçlenecek. Örneğin 50 trilyon metre küplük bir rezerv kesinleşirse Türkiye’yi doğu Akdeniz’den sökecek kerpeten bulmak imkânsızlaşabilir.
![]()
“Rumlar gaz buldukları için kendilerini şanslı sanıyorlar. Ama buldukları gaz miktarı arttıkça Türkiye ile başlarının belaya girme olasılığı da artacak” dedi konuyu yakından izleyen bir kaynak.
Türkiye, Rumların münhasır alanında hak iddia etmesini iki argümana dayandırıyor:
Birincisi, adanın deniz zenginliklerinin tamamen Rumlara ait olmadığı, orada Kıbrıslı Türklerin de hakkı bulunduğudur.
İkinci nokta, Türkiye’nin deniz hukukunun devletlerin sahipliğine terk ettiği deniz alanlarını tanımamasıdır.
Rumların “benimdir” dediği kaynaklara “hayır senin değildir, burada benim de hakkım var,” diyebilmesinin nedeni budur.
Bu iddia Türkiye’yi sadece Kıbrıs Cumhuriyeti ile karşı karşıya bırakmıyor. Yunanistan’la da ters düşürüyor. Aynı durum ileride Suriye ve Lübnan’la da geçerli olabilir.
Bu kadar da değil.
Rumlardan aldıkları lisanslarla gaz bulan ve gazı paraya tahvil etmek isteyen Amerikan, Fransız ve İtalyan şirketleri ve ileride bunların arkasında duracağı muhakkak olan hükûmetleri de var.
Rusya’yı da unutmayalım. Ankara’yı Batı’dan kopartmayı bir politika önceliği hâline getiren Moskova, Türkiye ile müttefikleri arasında yeni bir nifak sokmak için Erdoğan’ı Doğu Akdeniz’de daha da saldırgan olmaya teşvik edebilir.
Herkes için iyi sonuç Kıbrıs sorununu bir şekilde çözüme bağlayıp gaz meselesini o paketin içinde halletmek olur.
Rum lider Anastasiades’ten pozitif sesler çıkıyor. Ama işini kesintisiz bir kriz yönetimi hâline getiren AKP hükümeti bu sesleri duyuyor mu, duyuyorsa cevap verecek mecali var mı, bilmek mümkün değil.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020