Mithat SANCAR
Bu yazın çok zor geçeceği, geçen kıştan belliydi. Tabii görmek isteyenler için...
Neden böyle olduğunu kısaca hatırlayalım: 2011 Haziran seçimleri öncesinde PKK’nin silah bırakmasını hedefleyen “doğrudan müzakereler”, sonuç verme aşamasına gelmiş gibi görünüyordu.
Hükümetin daha sonra açıkça sahiplendiği bu “müzakereler”in iki temel sütunu vardı. Bir yandan“Oslo süreci” diye bilinen zeminde PKK’nin Avrupa ve Kandil temsilcileriyle “devlet adına”görüşmeler yapılıyor; diğer yandan Öcalan’la zaten süren görüşmeler “derinleşiyor”du. Öcalan’ın, 2011 temmuzunun başlarında yaptığı “devletle tarihî bir anlaşmaya vardığı” şeklindeki açıklama, bu derinliğin boyutlarını gösteriyordu.
Öcalan’ın açıklamasından birkaç gün sonra gerçekleşen meşum Silvan saldırısı, bu iyimser tabloyu temelden değiştirdi.
O zamanlar, bu durumdan kimin sorumlu olduğu çok tartışıldı. Hatta “sorumluluk meselesi” bütün tartışmaların merkezine oturdu. Bu konu, elbette önemliydi, önemini bugün de koruyor. Ama en az bunun kadar, hatta bundan daha önemli bir soru vardı: Bundan sonra ne olacak, ne yapmak gerekir?
Bu soru da tartışıldı şüphesiz, ama yeterince değil.
Hükümetin bu soruya cevabı, “müzakere yaklaşımı”nı bırakmak, bütün ağırlığı “güvenlik politikaları”na vermek oldu. Bu politikaların hedefi; askerî, adli ve diplomatik yöntemlerle PKK’yi etkisiz hâle getirmekti.
Bu çerçevede KCK operasyonlarına hız verildi. Barzani yönetimiyle temaslar sıkılaştırıldı. Kış aylarına yaklaşılırken de, askerî operasyonlar yoğunlaştırıldı. Kandil’e hava saldırıları gerçekleştirildi. Irak sınırının öte yakasındaki PKK kampları ve sığınakları bombalandı. Sonuçta, PKK’ye ağır kayıplar verdirildi.
“Güvenlik konsepti”nin mimarları ve savunucuları, bu politikaların en fazla altı ayda hedefine ulaşacağından, yani PKK’nin belinin kırılacağından emin görünüyorlardı. Bu nedenle, aksi durumda ne olacağını sorgulamaya gerek görmüyorlardı. Mesela geçen yılın sonlarında bir söyleşide sorduğumuz şu soruları tartışmaya tenezzül bile etmiyorlardı: “Eldeki bütün askerî imkânlar kullanıldıktan sonra, belirlenen hedefe ulaşılamasa, yani PKK’nin beli kırılamasa ne olacak? PKK, bu politikalara, şehirlerde ve kırsal alanda büyük çaplı eylemlerle cevap verirse ne yapılacak?”
Şimdi işte tam da bu noktadayız. PKK, aylar önceden duyurduğu ve hazırlığını yaptığı “strateji”yi hayata geçirmeye başladı. Bu “strateji”nin, kırsal bölgelerde “alan hâkimiyeti kurma”girişimlerini, şehir merkezlerinde de infial yaratacak acımasız saldırılar gerçekleştirmeyi içerdiğini, PKK’nin üst düzey yöneticileri ve askerî sorumluları aylar önceden açıklamışlardı. Son bir ayda yaptıkları da budur.
“Güvenlik konsepti”nin çöktüğü ortada. Bunun yerine ne konulacağı konusunda özellikle hükümet çevrelerinde bir şaşkınlık gözleniyor. “Güvenlik konsepti”nin mimarları ise, başarısızlığın üstünü örtecek mazeretler arıyorlar. Bunlardan bazıları, bu “konsept”in gereği gibi uygulanmadığını, eksiklikler ve zaaflar tamamlanarak aynı çizginin daha sert bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini belirtiyorlar. Asıl zaafın bizatihi konseptin kendisinde ve özünde olduğunu kabul etmeye yanaşmıyorlar.
Güvenlik konseptinin hararetle savunulduğu ve heyecanla uygulamaya konduğu zamanlarda, bu yolun ülkeyi 1990’lara sürükleyeceğini söylemiştik. Bugünkü manzara maalesef o yılları hatırlatıyor.“Topyekûn bir savaş hukuku” önerileri havada uçuşuyor ve üzücü olanı, rağbet de görüyor. Bu öneriyi yüksek sesle dile getiren MHP gibi aktörler, siyasetin ilga edilmesini ve herkesin susturulmasını istiyorlar. BDP’li milletvekillerinin, tıpkı 1993’te olduğu gibi Meclis’ten atılması için harekete geçiyorlar. Aydın düşmanlığı almış başını gidiyor, cadı avı için zemin yoklanıyor, linç ve pogrom provaları tezgâhlanıyor.
1990’lı yıllarda sıkça duyduğumuz “teröre karşı milli mutabakat” söyleminin, uzun bir aradan sonra yeniden karşımıza çıkması tesadüf olabilir mi?
“Milli mutabakat” projeleri, hangi ambalaj içinde sunulursa sunulsun, demokratik siyasetin askıya alınması ya da etkisizleşmesi talebini temsil ederler. Cemil Çiçek’in çıkışının asıl anlamı da bundan başka bir şey değildir. Bu çıkış, şayet hükümetin onayıyla yapılmışsa, hükümetin “demokratik siyaset”ten en azından şimdilik umudunu kestiğini gösterir. Şayet Çiçek, hükümetten tamamen bağımsız bir şekilde hareket ediyorsa, bu da, “demokratik siyaset”ten uzaklaşmanın otoriterleşme arayışlarını nasıl teşvik ettiğini anlatır.
Zaten siyaset bilimi, dünya deneyimleri ve ülkemizin tecrübeleri de, demokratik siyasetin tıkanmasının, neredeyse otomatik bir şekilde otoriterleşmeye yol açtığına dair verilerle doludur. Otoriterleşme ise, Türkiye gibi etnik çatışma yaşanan ülkelerde, kutuplaşmayı derinleştirir. Öte yandan, siyaset işlevsizleşip itibarsızlaştıkça, şiddetin meşru bir mücadele aracı olduğu algısı güçlenir.
PKK’nin şimdi izlediği strateji de, esasen kutuplaşmanın derinleşmesi ve şiddetin Kürtler arasında daha fazla meşruiyet kazanması hesabına dayanıyor. Ali Bayramoğlu’nun belirttiği gibi, PKK şiddeti tırmandırarak, ülkede ve bölgede siyasi gücünü arttırmayı, böyleci belirleyici siyasi aktör olarak kabul görmeyi hedefliyor. Bunun neden ve nasıl bir çıkmaz yol olduğunu tartışmayı başka bir yazıya bırakıyorum.
Siyasetin işlevsizleşmesi ve toplumsal alanın etkisizleşmesi, PKK’nin işini kolaylaştırıyor. Bundan birkaç yıl önce, Kürt illerindeki sivil toplum kuruluşlarının, Antep’teki hunharca saldırı gibi eylemler karşısında güçlü bir tepki ortaya koyabiliyorlarken, bugün benzer bir rol oynayamamalarının nedenini bir süredir devam eden bu işlevsizleşme ve etkisizleşmede aramak gerekir.
PKK’nin politikaları, stratejileri ve hesapları ne olursa olsun, bunları demokratik siyasetin askıya alınması ve otoriter seçeneklerin uygulanması için bir bahane, bir mazeret olarak kullanmak, çözümsüzlüğü ve çıkmazı derinleştirmekten başka bir işe yaramaz...
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014