M.Şükrü HANİOĞLU
Dış siyaset yapımının hangi temellere dayanması gerektiği üzerinde yeni bir yaklaşımı dile getiren "Stratejik Derinlik" tezi ile komuşularla ilişkilerde "sıfır sorun"un hedeflenmesini amaçlayan ilkeye "doktrin" olarak yaklaşılması, bu alanlarda değişimin gerekli olduğunun ileri sürülmesine neden olmaktadır. Türk dış siyasetinin bu yaklaşım ve ilke çerçevesinde sürdürülmesi Türkiye'nin yararınadır
Suriye ile yaşanan krizin değişik çevrelerce "stratejik derinlik" yaklaşımı ile "komşularla sıfır sorun" hedeflenmesi ilkesinin iflâsı olarak yorumlanması ilginçtir. Bu yorumların temel sorunu dış siyaset yapımını tek taraflı bir faaliyet olarak algılamalarıdır. Bu yapılırken "ilke" ve "hedef" ile "doktrin"in karıştırılması kavram kargaşası yaratmakta, "komşularla sıfır sorun"un yerine yeniden "yurtta sulh, cihanda sulh" amacının hedeflenmesinin talep edilmesi ise kafa karışıklığını daha da artırmaktadır.
"Stratejik Derinlik"
Uzun süre askerî bir kavram olarak kullanılan, daha sonra Pakistan ordu yetkililerinin bir Hint saldırısı durumunda Afganistan toprakları için kullandıkları "stratejik derinlik" ifadesi genellikle kabul edildiğinin tersine bir "doktrin" değildir. "Stratejik Derinlik" Amerikan başkanlarının Monroe ile 1823'te başlattıkları dış siyaset doktrinleri ya da Brejnev, Calvo ve Gujral doktrinleri benzeri somut bir kural ortaya koymaz. Örneğin Kovalev tarafından tasarlanan Brejnev doktrini "sosyalizme düşman güçler bir sosyalist ülkeyi kapitalizme yönlendirme girişiminde bulunurlarsa, bu sadece ilgili ülkenin değil, tüm sosyalist ülkelerin ortak sorunu haline gelir" tezini ileri sürerek Çekoslovakya'nın işgalini meşrulaştırmaya çalışırken, ileride benzeri hareketlere cesaret edeceklere de gözdağı veriyordu.
Buna karşılık Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun aynı başlığı taşıyan kitabında dile getirildiği şekliyle "Stratejik Derinlik" bir doktrini değil, dış siyasetin hangi temellerde üretileceğini tartışmaktadır. Amerikan dış siyaset yapımcılarını da fazlasıyla etkileyen, jeostratejinin kurucusu Sir Halford John Mackinder'in tezlerini yeniden yorumlayan Davutoğlu, Türkiye'nin "Stratejik Derinlik"ten istifade etmesi durumunda bölgesel güç haline gelmekle kalmayarak, o coğrafyadaki sorunların hallinde de önemli rol oynayabileceğini savunmaktadır. Bu yeni dış siyaset yapımı bilhassa Soğuk Savaş koşulları çerçevesinde tarih, kültür ve ekonomiyi gözardı ederek güvenlik merkezli politikalar izleyen Türkiye'nin bu alanda ciddî bir dönüşüm yaratmasını da sağlayacaktır.
Davutoğlu'nun dile getirdiği yaklaşım, uzun yıllar bu alandaki güvenlik merkezli politikalarını ittifak ilişkileri üzerinden üreten Türkiye'nin, Turgut Özal sonrasında el yordamıyla yaratmaya çalıştığı yeni dış siyaset anlayışına anlamlı bir kuramsal çerçeve getirmiştir. Tarih, kültür ve ekonomi araçlarını kullanan, güvenlik boyutunu yumuşatmış, proaktif bir dış siyasetin, Soğuk Savaş dönemi politikalarını uygulaması imkânsızlaşmış Türkiye'ye ciddî avantajlar sağladığı şüphesizdir. Tekrar edilmesi gerekirse "Stratejik Derinlik" bir doktrin değildir.
Komşularla sıfır sorun doktrin mi?
"Stratejik Derinlik" kuramsal çerçevesi içinde üretilecek dış siyasetin temel amaçlarından birisi olarak benimsenen "Komşularla sıfır sorun"un hedeflenmesi ilkesi de bir doktrin değildir. Bu ilke uzun yıllar Sèvres sendromu yaşayan ve komşu ülkelerle mevcut sorunlarını çözümsüzlüğe kilitleyen Türkiye'nin ciddî bir yaklaşım değişikliğine gitmesinin gerekliliğine işaret etmektedir.
Bu amaca ulaşılması doğal olarak Türkiye'nin bölgesel bir güç haline gelmesi ve bu coğrafyadaki sorunların çözülmesinde rol oynayabilmesine ciddî katkılarda bulunacaktır. Ancak bu tek taraflı girişimlerle sağlanamaz. Nasıl "Yurtta sulh, cihanda sulh" hedeflenmesi ilkesi iç isyanların olmadığı, uluslararası çatışmaların yaşanmadığı bir Türkiye ve dünya yaratamadıysa, "komşularla sıfır sorun," sınırdaş ülkelerle ilişkilerinde en ufak bir pürüz bile olmayan bir Türkiye yaratmayabilir.
Bu hedefe ulaşılmasını Türkiye kendi başına sağlayamaz. Elimizdeki örnek üzerinden yorum yaparsak vatandaşlarına karşı ağır silahlar kullanarak insafsız bir savaş yürüten bir azınlık diktatörlüğünün eylemlerine "komşularla sıfır sorun" hedefi çerçevesinde göz yumulması mümkün değildir. Bu hedef bir doktrin olmadığı için Türkiye'nin belirli şartlar oluştuğunda belirli siyasetleri uygulamasını da zorunlu kılmaz.
Bu Türkiye'nin dış siyasetinin hatasız olduğu, uygulamada yanlışlıklar yapılmadığı anlamına gelmez. Ancak sadece güvenlik merkezli bir dış siyaset yapımının yerini tarih, kültür ve ekonomiyi araç olarak kullanan bir uygulamanın alması karşı çıkılması mümkün olmayan bir değişimdir.
Demokrasi kıstas olabilir mi?
Uzun yıllar böylesi araçlar kullanmayı reddeden ve bölgesindeki ülkelerle ilişkilerini "Batı'nın temsilcisi" olarak yapan Türkiye dış siyasette kapasitesinin oldukça altında neticeler elde edebilmiştir. Son dönemdeki uygulamaların ciddî bir dönüşümü beraberinde getirdiği şüphesizidir.
Bu uygulamalarda dikkat edilmesi gereken "tarih" ve "kültür" araçlarının kullanımında hegemonik olarak yorumlanabilecek bir söylem kullanılmasından kaçınılmasıdır. Kendisini büyük bir imparatorluğun mirasçısı olarak gören Türkiye'nin, o imparatorluğun milliyetçi tarih yazımları nedeniyle bölgede farklı şekilde kavramsallaştırıldığını ve hatırlandığını unutmaması gereklidir. Kolaylıkla "Yeni Osmanlılık" suçlamalarına neden olabilecek böylesi söylemler, "Stratejik Derinlik" çerçevesinde dış siyaset üretilmesini de zorlaştırır.
Bunların yanı sıra "tarih," "kültür" ve "ekonomi" araçlarına ilâveten "demokrasi"nin de dış siyaset yapımında göz önüne alınması anlamlı olabilir. Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya ile tarih ve kültür araçlarını kullandığı alanda demokratik rejimler yaygın değildir. Serbest seçimlerin varlığı halinde iktidarda kalamayacak, baskıcı yönetimlerle kurulan dostluk ilişkileri önemli sorunları beraberinde getirmektedir.
Bu alanda bölge rejimlerinin ve tek adamlarının bir bölümünün dostluğunu kazanma temelli ABD siyasetlerinin başarısızlığının gözardı edilmemesi gereklidir.
On dokuzuncu asır İngiliz dış siyaset yapımcıları belirli iktisadî güce ulaşmamış ülkelere krediler verilmesinin, yayılmacılık ve müdahaleciliğe şiddetle karşı çıkan Liberal Parti ve Gladstone'nun Mısır'ı işgal kararı almak zorunda kalması benzeri, ciddî krizlere neden olabileceğini ileri sürerek bunun bir dış ilişkiler ilkesi haline getirilmesini talep etmişlerdi. Türkiye'nin de baskıcılığı belirli ölçülerin ötesine götüren rejimlerle ilişkilerinde benzeri kıstaslar getirmesi anlamlı olabilir. Bu tür bir ilkenin varlığı Suriye'deki azınlık diktatörlüğüyle yakınlaşmanın mesafeli tutulmasını sağlayabilirdi.
"Stratejik Derinlik" yaklaşımı ve "Komşularla sıfır sorun" hedeflenmesi ilkesinin uygulanmasına yönelik benzeri değişim önerileri anlamlı olabilir.
Buna karşılık bunların iflâs ettiğini söylemek kavram kargaşasından başka bir şey değildir; bu yaklaşım ve hedef sürdürülmelidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018