Murat BELGE
2019 yılının 29 Ekim ve 10 Kasım anmalarını gözlemledikten sonra aklıma bir soru takıldı: İktidar (“iktidar” denince “Tayyip Erdoğan” anlamak gerektiğini bir süredir biliyoruz) Atatürk’le barışmak mı istiyor acaba? diye bir soru. . . Aslında bir süredir böyle bir soruya “hazırlık” denebilecek bir şeyler görüyor ya da gördüğümü düşünüyordum ya, dediğim gibi, Özellikle 10 Kasım’dan sonra sanki “alametler” daha bir somutlaştı. Gene de “haber kipi”nde değil, “soru kipi”nde konuşayım. Doğru koku almışsam bile, Tayyip Erdoğan rejiminde politika bir an içinde değişebilir ve “olan şey”, “hiç olmamış” gibi olabilir.
Dediğim bu “barışma” havasını zaten Tayyip Erdoğan’ın kendisinden çok çevresinde sezinlemiştim. Mustafa Kemal hakkında saygılı bir dille konuşuyorlardı; İkonoklast tavırlarla yaklaşan, söven v.b. “İslamcı”ları kınıyorlardı. Ama Erdoğan’ın “çevresi” Erdoğan’ın neyi onaylamayacağını iyi bilen kişilerden kurulu olduğuna göre Reis’in de bu dili uygun gördüğünü tahmin ediyordum. Derken bu 10 Kasım’da Reis Mustafa Kemal hakkında da konuştu. Konuşmasında, bazı eleştirilerini de lisan-ı münasip çerçevesinde dile getirmekte kusur etmedi ama üslubu, sözgelişi, ”iki ayyaş” söylemine benzemiyordu. Başlıca eleştirisi “Osmanlı düşmanlığı” konusunda. Bu arada alfabe değiştirmekle toplumu bir anda “okuması-yazması” olmayan bir toplum haline getirmesi üstüne de söyleyeceklerini söyledi. Ancak, dediğim gibi, bu değerlendirmelerde sözü edilen kişi “Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış ulusal kahraman”dı.
Edindiğim sezgi doğruysa, bu bir değişim. Şüphesiz önemli. Ama niçin? Böyle bir değişime niçin gerek görüldü?
Bunun bir gerekçesi toplumsal düzeyi kapsayabilir. Geçen gün de yazdığım gibi, yüzüncü yıldönümü yaklaşan Cumhuriyet tarihi boyunca kapısını büyük ölçüde Atatürk’ün açtığı Batılılaşma yolunda yürüyor olmaktan hoşnut ciddi bir nüfus var. Erdoğan’ın ve temsil ettiği siyasi çizginin birçok sözü ve davranışı bu kesimi tedirgin ediyor. Benimsedikleri hayat tarzına bağlılıklarını “Atatürk’e bağlılık” biçiminde dile getiriyorlar. Epey bir zamandır bu böyle ama belirli bir artış gösterdiği de söylenebilir sanıyorum. Atatürk’ü “onore etme” politikasının bir nedeninin bu kesimi ya da bu kesim içinden bir kesimi küstürmemek olduğu düşünülebilir.
Bunu yaparken 10 Kasım’da Anıtkabir’de yapılan törende sırf Erdoğan lehinde tezahürat yapmak üzere getirilmiş “kıtalar” gibi ayrıntılar da yok değil ama “olacak o kadar”.
Gelgelelim, böyle geniş bir kesimi hoşnut etmek değil de, küçük ama etkili bir kesimle ittifak içinde olmak da böyle bir değişimi AKP için “yararlı” hale getirmiş olabilir. Hangi adla anacağız bu kesimi? “Avrasyacılar” mı diyeceğiz? Hatta, “Derin Devlet” denilebilir mi? Erdoğan, Gülenciler’le arasını bozmaya karar verirken, bu kesimle de barışma yoluna gitti. O kesim içinde nicelik olarak fazla bir yer tutmasa da her zaman belirli bir etkisi olan Doğu Perinçek bu ittifakın bir yanılsama olmadığının kanıtı. Bu kesimin “Atatürkçü” tavrı öyle yüzeysel bir şey değildir ve dolayısıyla Erdoğan’la ya da onun temsil ettiği çizgiyle kalıcı bir uyum içinde olmaları beklenmez. Ancak iç politikada Kürt sorununa ve HDP’ye karşı takınılan “şahin” tavrı bu kesimi ve genel olarak milliyetçi Sünni-Türk kesimi mutlu ediyor. Dış politikada ise aynı kesim Batı ile ilişkilerin asgariye indirilmesinden yana ve Erdoğan açısından bu zaten ulusal bir hedef. Dolayısıyla konjonktür Avrasyacı kesimin Erdoğan’a gerçekte kalplerinden geçirdiklerinden daha gülümser bir çehre takınarak bakmasını teşvik ediyor.
Yani, demem o ki, Erdoğan’ın Atatürk’e karşı “yumuşamış” gibi görünen dili ve tavrı aynı zamanda demokrasiyle daha yumuşak bir ilişki kurma isteğinin ya da ihtiyacının sonucu değil. Tam tersine, kararlı bir anti-demokratik cephenin kurulmasına önayak olacak bir gelişme olarak görülmesi gereken bir gidişat sözkonusu. Cumhuriyet kurulmadan önce işlemeye başlayan süreçler “demokrasi”yi bu toplumun asli ihtiyacı haline getirdi ama bundan hoşlanmayan kesimler bugüne kadar demokrasiyi ertelemekte başarılı oldular. Tayyip Erdoğan rejimi bu işi “popülist” bir siyaset içinde yürütmenin aracı. Dolayısıyla sözünü ettiğim ittifakın devamlı olmasını gerektiren dinamikler de işliyor.
Sokakta başı bağlı kadınlara saldırıp söven ve şiddet gösteren kadınlar Erdoğan rejimine karşı “demokratik” bir tepki göstermiyorlar. Dünya görüşlerinin anti-demokratik özelliği nedeniyle aslında Erdoğan rejimine çok daha yakınlar. Şortunu giyip Kürt taşlayan İzmirli kız gibi. Ama tarihi koşullardan ötürü bunun farkında da değiller. Bu tarihi koşullar ittifakın kalıcılığını da tehdit ediyor. Ancak o kutuplaşma içinden demokratik herhangi bir şey çıkması da mümkün değil. Umut, varsa bir umut, eski Türkiye’nin sorunlarına ve siyaset tarzına kendini kaptırmadan yetişen genç kuşaklarda.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025