Murat BELGE
Devlet Bahçeli’nin beklenmedik bir müdahaleyle beklenmedik bir yere gelen “Kürt sorunu”, Türk parlamanterlerinin İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan’la görüşmesi (ya da “görüşmemesi) sorusuna dayandı. Dayanmasında gene Devlet Bahçeli “şimendifer” rolünü oynadı. Ama onun öyle davranması, DEM’in de Öcalan’ın bir müzakereci olarak sürece katılması konusunda daha ısrarcı bir tavır benimsemesine yol açtı.
Bu gelişmeler karşısında ben nerede duruyorum, birkaç kelimeyle onu özetlememe izin verin. Bütün bu süreçte, anlamadığım, daha doğrusu doğrusu çözemediğim taraflar olmakla birlikte, gelinen bu noktadan memnun olduğumu söyleyebilirim. İmralı ziyareti konusunda da CHP bu sürece katılabildiği ölçüde katılmalı diye düşünüyordum. Böyle olmadı. Ama olmadığı için CHP’yi suçlamak gerektiğini de hissetmiyordum—bunun da anlaşılır nedenleri vardı.
Bir kere, bu son derece karmaşık sorunda bunu “barış” için zorunlu bir adım saymaktan yana kaç kişi var? Yapılacak ilk seçimde iktidara gelmeyi erişilir hedef gören parti kendisine oy kaybettirecek bir davranışta bulunmaktan çekinmez mi? Peki, bu davranış oy kaybettirir mi? Muhtemeldir. Toplumun “Türk” kesiminde, yani çoğunluğunda Öcalan düşman olarak görülüyor. Yani “İmralı’ya ziyaret” bir partiye oy kaybettirebilir. Ama “çoğunluk ‘barış’tan yana değil” anlamına gelmiyor ama kurulacak bu barışta Apo’ya “kurucu” gözüyle bakmaktan yana da değil.
Öte yandan, böyle bir heyetin İmralı’ya gitmesi veya gitmemesinin Abdullah Öcalan’ın görüşlerinin gizli kalmasıyla bir ilgisi yok. Onunla sürekli görüşülüyor ve görüşleri biliniyor. Dolayısıyla bu “ziyaret” simgesel bir anlam taşıyor: Abdullah Öcalan’ın “meşru” bir taraf olarak müzakere masasında oturuyor olması. Türk çoğunluğun içinde bir Öcalan’a bu meşruiyetin verilmesine -şimdilik diyelim- karşı.
CHP’nin İmralı heyeti içinde bulunmasından yanaydım, demiştim. Evet, çünkü ben bütün bu olayda Kürtlerin gadre uğramış olduklarını düşünen kesimdenim. Şimdi, nihayet, bir barış olacaksa, bunun toplumun Kürt kesimini mutlu edecek, onlar açısından “gurur verici” bir çözümle mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu simgesel jestle Öcalan’a böyle bir yer verilmesine karşı durmak, bunu büyük bir mesele haline getirmekten yana değilim.
Türkler ve Kürtler, diyorum, iki eşit halk… “Eşit” demek, aynı duygularla duygulanmak, her konuda aynı şeyleri düşünmek demek değil. Örneğin Kürtler arasında PKK ile hiç ilişkisi olmayan, bu tür politikaları onaylamayan birçok insan var. Ama “Bu çocuklar Kürtlük için canlarını feda ediyorlar” diye üzülüyorlar. Ayrıca, Abdullah Öcalan için söylenegelen hakaretamiz sıfatları Kürtlere söylenmiş sözler gibi hissedebiliyorlar. İki eşit halktan söz etmek, bunları da hissedebilmeyi gerektirir. “Barış” olacaksa, iki tarafın çabalarıyla olacak.
Halk Partisi’nin İmralı heyetine katılmama kararını açıklaması ile onun bu tavrı üstünde durulacak bir numaralı konu haline geldi. Bu durum, İmralı ziyaretinin böyle bir amacı gerçekleştirme düşüncesiyle ortaya atıldığı ihtimalini güçlendiriyor. Çünkü “iktidar cephesi” hemen “CHP barışa karşı” demeye başladı. Bundan beklenen, CHP ile DEM’in aralarının açılması olsa gerek. Bunun şaşılacak bir yanı yok, çünkü söz konusu cephenin başlıca politikası zaten bu. Ancak bu sefer, DEM tarafının “Öcalan titizliği” nedeniyle politika daha etkili olabilir.
Türkiye bir gün “demokratik bir ülke” olmayı başaracaksa bunu ciddi bir Kürt-Türk anlaşması ve beraberliğiyle gerçekleştirecektir. Şu anda “iktidar cephesi” “Demokratik Türkiye” demekten kaçınıyor; “Terörsüz Türkiye” diyor. Yani burada bir “Kürt sorunu” yok; hiçbir temeli olmayan bir “terör sorunu” var. Kürtler bu gerçekliği kabul edip yaptıkları serkeşlikler için bizden özür dilerlerse bütün sorunlar yok olacak, rahata erişeceğiz. Durum böyle olunca, Selahattin hapiste kalmaya devam edebilir, müzakereyi de Abdullah Öcalan yürütür.
Aslında bu da böyle olmak zorunda değil. Ola ki Demirtaş da serbest kaldı. Hikâyenin bütünü bu şekilde örüldükten sonra o serbest kalmış ya da kalmamış, uzun boylu fark etmez. Önemli olan Tayyip Erdoğan ve onun bir kere daha “cumhurbaşkanı” seçilmesi. CHP ile DEM’in birlikte hareket etmeleri engellenince maksat hasıl olacaktır.
İşte size “mutlu son.”
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAdaya da gidildi; peki bundan sonraki hamle ne? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeepfake mi? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSıra Mansur Yavaş’ta mı? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCHP’siz İmralı olur ama çözüm süreci olmaz 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciZindan yetmedi bir de ‘Açlık Cezası…’ 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin toplumsal trendleri: Eriyen orta sınıf, sosyal gettolar, anlık tatmin ekonomisi ve gelec 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANİmralı ziyareti fırtınası 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYDünya gündemi ve Türkiye'de barış sureci 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBravo CHP’ye!!! 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanCHP’nin kendi geleceği ile büyük Kürt imtihanı 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşuİmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMeclis komisyonu İmralı’ya gidecek ama nasıl… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDünya değişirken İBB İddianamesi! 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal eti kimler paylaşıyor? halktv.com.tr şirket şirket ortaya çıkardı 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli’nin dediği olursa 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli neden “gerekirse ben giderim” dedi? 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025