Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Önemli gelişmeler var. Kürt özgürlük hareketi seçim öncesinde bir kıskaç içine alınmak isteniyor, kutladığımız Newroz bayramında katılımın düşük olacağını bekleyen çevrelerin beklentilerin tersine Kürt halkının milyonu aşkın şenlikli katılımı basında hak ettiği yeri bulmadı, çatışmalar öne çıkarıldı. TÜSİAD tam yerinde ve zamanında kamuoyunda yeni anayasa tartışması açtı. Türkiye Libya’da amacı çok net olmayan bir rol üstlenmeye girişti.
Taraf’ın yayımladığı WikiLeaks belgeleriyle ilgili “Türkiye’deki İslam” konulu son dokümanlar da önemliydi. Bir süredir yazmaya giriştiğim aynı konuyla ilgili bu belgelerde destekleyici veriler buldum. Diğer yandan yeni sorular da doğuruyordu. Yukarıdaki konulara değinmeyi sonraya bırakarak başlamış olduğum bu konuya devam edeceğim.
Siyasi tarihimizde 12 Mart 1971 ile 12 Eylül l980 arasındaki dönem üstünde henüz yeterince durulmuş olduğunu düşünmediğim bir "ara dönem"dir. Bu ara dönem “12 Eylül'ü neden önleyemedik” sorusunun yanıtlarının arka plânda durduğu, sol ve demokratlar açısında bir "gaflet" dönemidir. Ama konumla sınırlı olarak yalnızca İslamcı hareket üstünde duracağım.
1970'den 80 uzanan on yıl demokrasi açısından kayıp yıllardı bana göre. 12 Mart askeri muhtırası geri tepmiş, vesayetçi devleti güçlendirmeye yaramamış tersisine merkez sağ ve merkez sol çözülmüştü. Demokrasiyi ileriye taşıyacak çevredeki güçler sahnenin önüne çıkmışlardı. 12 Mart'tan ders çıkarmak ve var güçle demokrasiye sarılmak, demokrasi için birleşmek yerine solda devrim ve illegalite fetişleştirilirken, İslami harekette henüz radikal İslamcı tezler ağır basmakta, İslam devrimi düşü görülmekteydi. Oysa ülke bir iç savaş görüntüsü içinde, bir kardeş kavgası yaşıyor, her gün sayısız insan, bir askeri müdahale ortamı hazırlamak için yapılan artık iyi bildiğimiz kışkırtmalarla sivil terörün acıma acımasız çarkları içinde can veriyordu. Aydınlar faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor ve geride kalanlar bu yolla pasifize edilmek isteniyordu.
O tarihler yani 1975-8o arasındaki yıllar benim İslami hareketle yolumun ikinci kez kesiştiği yıllardı. Bu kez artık TİP'de değil artık Türkiye Komünist Partisi-TKP (bugünkü değil eski tarihi TKP) üyesiydim. TKP İstanbul İlinin örgütlenmesi sorumluluğu taşıyordum. İstanbul'un bazı semt ve bölgelerin dolaylı, birçok bölgesinde ise doğrudan taban çalışması içindeydim. İşte bu nedenle ikinci kez yolum kesişmişti diyorum.
Semt ve mahalle çalışmalarında MHP, Ülkü Ocakları mensuplarıyla da karşılaşıyorduk, onlar daha çok gençlere dayalı paramiliter bir örgütlenme içindeydiler ve hemen her yerde çatışıyorduk. Ortak bir söylem tutturmak mümkün değildi. Oysa MSP merkezli İslamcı hareket ile artık pek az çatışıyorduk. Birçok fabrikada sendikal örgütlenmelerde ittifaklar kurabiliyorduk. Yani 60'lı yıllardaki hareket farklılaşmıştı. Çatışmalardan uzak durarak daha çok mahalle ve semtlerdeki örgütlenmelerini derinleştirmeye çalışıyorlar, ittifaklar arıyorlardı. Yani bir yandan düzene muhalefet içinde olan İslami her çevreyi kucaklamaya çalışırken, mahalle ve semtleri yalnızca örgütlendikleri alan olarak görmeyip kendi yaşam alanları (habitat) olarak görüyorlar ve İslami yaşam tarzını kuvveden fiile geçiriyorlardı. MSP tabandan aldıkları bu organik güçle siyaset alanında artık İslami muhalefetin sesi olarak yerleşmekteydi. Radyoda, televizyonda basında sesi duyulan bir siyaset halini almışlardı.
CHP'nin Kemalizm’ine, Demirel'in Batıcı laikliğine keskin eleştiriler gönderiyorlardı. Siyonizm taşladıkları en verimli daldı onlar için. Anti-komünizm de vazgeçilmez argümanları arasındaydı.
Düzen karşıtı çevrede, uzun yıllar derinde mevzilenmiş olan farklı tarikat ve mezhepler, cemaatler giderek siyasi hüviyet, siyasi kimlik kazanmaya, yer yüzüne çıkmaya başlamışlardı.
Tam bu noktada Necmettin Erbakan son derece önemli bir siyasi rol üstlendi. Düne kadar merkez sağın yedeğindeki İslam’ı, radikal İslam’dan da kopmadan birleşik bir hareket olarak kamusal alana taşıdı. Irkçı milliyetçilikle arasına mesafe koydu, milli İslam yani “Milli Görüş” adıyla ifadesini bulan yeni bir açılım getirdi. Milli ekonomi, milli devlet eksenine oturan bir projeydi bu. Hiç kuşkusuz içinde kaçınılmaz derin çelişkiler taşıyordu. Bu çelişkiler değişen dünya ve Türkiye koşulları altında 2000’li yıllara doğru olgunlaşacaktı. Bu konuyu o tarihlere geldiğimde ele alacağım.
Erbakancı MNP, MSP çizgisinin 1980 öncesinde ayırt edici özelliği, siyasi görüşlerinden çok, bu hareketin farklı İslami hareketleri bağımsız bir siyasi hareket olarak dikkate alınır örgütlü kitlesel bir güç durumuna yükseltmeyi başarmasında yatmaktadır.
Rahatlıkla diyebilirim ki, 12 Mart askeri müdahalesinden en fazla ders çıkaran hareket bütün iç çelişkilerine rağmen onlar oldu.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012