Namık ÇINAR
O denli çok saldırdılar ki, meraksız olup duyarsız kalmak için insanın komada filan olması gerekiyordu.
Önemli bir bölümü “henüz seyretmedim, ama...” diyerek lâfa başlıyor, film için ağızlarına ne gelirse söylüyorlardı. İzlemiş olanların ise en dikkate değer önerisi “aman ha, sakın ola ki bu filme gitmeyin” tarzındaki uyarılarıydı.
Bütün bunlar, beğenilmemiş bir filme takınılan normal tavırlar olmaktan çıkıyor; âdetâ bu vesileyle, alttan alta hınç duydukları bir başka şeye karşı saf tutacakları bir seferberliğe dönüşüyordu.
Ünlü yönetmen Sinan Çetin’in son filmi Çanakkale Çocukları’ndan söz ediyorum. Medyada ve özellikle de internet ortamında öyle şeyler söylendi ve yazıldı ki, zaten hanidir patlamış mısırı da özlemişim, gidip seyretmek kaçınılmaz göründü.
İlkin Sinan Bey’i kutluyorum.
“Savaş karşıtlığı” esasen yürek isteyen bir şeydir. Savaş isteyenlerden daha fazla bir cesareti gerektirir. Gözünüz kara değilse, için için öyle düşünseniz bile, tarihsel derinlikteki militarist bir atmosferin egemen olduğu ortamlarda “neme lâzım!” deme olasılığınız yüksektir.
Ama kaybedecekleri dahi olmasına rağmen, bir kenara sıvışmayıp sosyal ve siyasal, bu uğurda para harcayarak da ekonomik riskleri göze alıyorsanız; bunun için hem imrenilecek hem de takdir edilecek bir yanınız var demektir sizin. İşte bunun için kutluyorum.
Filmin sinemasal boyutlarına girecek ve değinecek değilim. Çünkü konu da, mesele de bu değil zaten. Yalnızca beğenmiyor değiller, ona karşı akıl almaz ölçülerde öfke de duyuyorlar. İnsan bir filme hiç düşman olur mu? Bunlar oluyorlar.
Öyle olduğu için söylemiyorum; nihayet bu bir film, eksiği de olur, gediği de. En fazla, “kötüydü, hiç beğenmedim” der geçersin, olur biter. Kalkıp savaş açmazsın.
Ne ki onlar böyle yapmıyorlar. O zaman da, işin içinde başka iş olduğu anlaşılıyor.
Bu ise, düzene hâkim şoven ve milliyetçi ideolojinin, ölmeye hazır asker deposu olarak gördüğü geniş kitleleri, çıkaracağı savaşlar üzerinden de sürdürdüğü sömürüsünü sorgulamaya kalkabilecek yaklaşımlara karşı, otomatik olarak devreye soktuğu bir tedbir türünün alârm mekanizmasıdır.
İşte şartlı refleksleri elektriklenen bu programın her ebattan amigoları, seyretmeye gerek bile duymayacakları irrasyonalliklerle, savaşcıl işlevlerini bir film üzerinden de yürütebilmektedirler.
Oysa bütün bu savaş çığırtkanlarının ortak özelliği, bizzat dövüşecek olanların arasından gelmemeleridir. Onlar, başkalarının ölecekleri savaşların tellâliyesinde görevli soytarılardır.
En duyarlı kesildikleri değer, meselâ öyle tecelli ettiğine inandıkları Çanakkale Savaşı’nda, İngiliz emperyalizmine karşı direndiklerine ve o emperyalistleri yurda sokmadıklarına dair olan ezberleridir. Resmî ideolojinin zerk ettikleriyle vardıkları bu düşünsel düzey, analitik sorgulamaya sımsıkı kapalı bir fanatizmle artık her şeyi kutsal bir tabuya dönüştürmüştür.
Hâlbuki İngiliz emperyalizmine karşı durmak, Alman emperyalizmiyle işbirliği yaparak gerçekleştirilecek bir şey midir?
Savaşkan maceralarıyla Osmanlı’yı batışa sürüklediğine inanılan Enver Paşa, her yaptığıyla kötülenirken; aslında yine onun bir tasarrufu olan ve tamamen Almanlar’ın başı çektiği Çanakkale Savaşı, içinde bu defa Mustafa Kemal Paşa da var diye, övülmeye değer görülmektedir. O ise bu savaşta henüz bir yarbaydır ve harbi belirleyecek stratejik konumda da değildir.
Ayrıca, aynı düşmanların birkaç sene sonra bu kez ellerini kollarını sallaya sallaya aynı denizi geçip de İstanbul’u işgal etmiş olmaları, binlerce köylü çocuğunun bu uğurda boşu boşuna toprağa düştüğüne yanmak için yeterli gelmeyecek midir?
Konumuz Çanakkale Savaşı değildir. Filmin de konusu o değildir. Mesele, sadece ve sadece savaş... herhangi bir savaştır.
Ama filme fon olması bakımından Çanakkale Savaşı’nın tercih edilmesi, hedeflenen etkileyiciliği büyüten bir seçimdir. Zira insanları savaş karşıtlığı amacıyla sarsalamak için, koşullandırmalar neticesinde yüreklerde taht kurmuş böylesi bir harbin üzerinden bunu yapmak, asıl işte o zaman daha anlamlı görünmektedir.
Hakikât odur ki, savaş karşıtlığı tüm yeryüzü bakımından henüz büyük bir hayâldir. Zaten bu film de yalnızca bir hayâlin ürünüdür. O yüzden bir annenin rüyasında geçer, gerçek olamadığı için de o rüyanın dışına çıkamaz. Buna karşılık, hiç değilse o çerçevede olsun, özgürdür.
Savaşlar, devletlerin ve politikacıların birbirlerinden normal yollardan elde edemediklerini zor kullanarak gerçekleştirmeye çalıştıkları araçlardır. Bunu da toplumlarındaki yoksulların çocuklarını birbirlerine boğazlatarak yaparlar. Ve onların canlarını hiçe sayıp ortaya koyacakları öylesine dinsel, milli, maddi ve onursal koşullar yaratırlar ki, çıkardıkları savaşların en ekonomik kalemini “insan bedenleri” faslı oluşturur.
O nedenle bu savaşları durdursa durdursa, belki o çocukları doğuran analar durdurabilir. Lâkin savaş yanlıları bunun rüyasının bile görülmesine tahammül edemeyecek kadar gaddarlar. Bu çizgide bir hayâlin kurulması dahi onları kudurtmaya yetiyor.
Belli ki, bu toprakların çocukları için kolay ölüm, daha epeyi süreceğe benziyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016