Namık ÇINAR
Doksan yıllık askerî bir cumhuriyet olan Türkiye’nin, nihayet AKP sayesinde demokratikleşme yönünde bir değişim geçirdiğine inananlar var.
Ne çok isterdim böyle olmasını; lâkin doğru değil bu.
Rejim muhafızlığı açısından, eski muktedirlerin temsilcisi özerk “ordu”nun AKP kontrolündeki “polis”le yer değiştirmesi, onların siyasasını demokratik kılmaya yetmediği gibi; uygarlığın epeyi önce terk ettiği din mezhep ırk gibi değerlerle inşasına çalışılan ve giderek teokrasiyle beslenen şimdiki düzenin de, eski sistemin yeni sürdürümcüsü Erdoğanizm’i, her geçen gün anakronizmin batağına biraz daha ittiği görülüyor.
Kaldı ki, sorunun temelinde tarihten gelen yapısal etmenler de var.
Bugünkü “Modern Dünya Sistemi”nin beş yüz sene evvel temelleri atılırken, Batı Avrupa’nın şimdiki kapitalistik düzeye erişmesi için dünya, petrol çağına gelene kadar Ortadoğu’nun üzerinden atlanarak sömürgeleştirilmişti.
Polonya ve Macaristan ovalarını, Bohemya Transilvanya ve Kırım düzlüklerini, Adriyatik’tenTrakya’ya tüm Balkan ve Bulgar otlaklarını kapsayan Orta ve Doğu Avrupa ise, harıl harıl küresel kapitalizmle meşgul olan Batı’yı beslemek üzere, tarımda ve hammadde kaynaklarında onun periferisi hâline geliyor; böylelikle de işbölümü ve uzmanlaşmada yeni bir “serfleşme” sürecine giriyordu.
Ortaya çıkan bu köylü angaryası, sığırtmaçlığını “ürün fazlası”na el koyan yerel derebeylerin yaptığı, en tepeye de baş çoban olarak Osmanlı’nın kurulduğu bir saadet zinciriyle yürütülmekteydi.
O yüzden, Ortodoksî Hrıstiyan olsalar da, çoğu zaman Müslümanlarla benzeştikleri için onlar da kapitalizme açılacak eşiklerin değil, vergici ve talancı bir fiskalizmin kolektivist dünyasına dâhil edilmişlerdir.
Ve yine aynı nedenlerle, tıpkı Müslümanlar gibi onlar da liberal hak ve özgürlükleri toplumsal yaşamın hiçbir safhasında üretememişlerdir.
Bundan dolayıdır ki, Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” hattı olarak ortaya koyduğu “Venedik- Viyana- Hamburg” çizgisinin batısına, Osmanlı’nın (ve Rusya’nın) vasalı kaldıkları sürece geçemeyecekler; kısmen Fransız Devrimiyle başlayan Ulus-Devletler Çağında Osmanlı’dan, kısmen de Soğuk Savaş’ın bitiminde Rusya’dan çözülerek, Batı ile entegrasyona anca değer görüleceklerdir.
Köylülük, o serflik dönemlerinde her yerde bir zorunluluktur. Toprağa bağlılık âdetâ bir esaret, bir mahkûmiyet hâlini almıştır.
Tüm coğrafyanın motoru da, hiç bitmeyen şiddettir. Şiddet her şeyin sosudur. Girip çıkmadığı hiçbir yer yok gibidir.
Tapınırken de, kız alıp verirken de, sıra dışı davranıp tarımı boşlayarak üstüne vazife olmayan ticarete geçmeye kalkarken de.
Örneğin, ne demektir sınır ticareti mahiyetindeki “kaçakçılık”?
“Ticaret ve ihracat senin işin değil” demektir.
“Jandarma ve mayın” demektir.
Dünyanın düzeni sana göre kurulmamış; “köylüsün sen, köylü kal” demektir.
Şimdiki toplumların çağdaşlaşma karşısındaki dirençleri ile, üç beş asır önce yahut ezelden beridir başlarına gelmiş olan sömürüye dayalı köylülükleri arasında doğru orantılı bir illiyet bağı vardır.
Polonyalıları veya Çekleri ya da Bulgar ve Romenleri, Anadolu’dan yahut daha güneydeki çöl insanlarından nispi olarak farklılaştıran bir faktör de budur.
Köyün her toplumsal dönemde sorun olmasının temel nedeni ise, köylünün “artık ürün”üne her zaman ve her yerde daima el konması olmuştur.
Köyü kökünden iptal etmeyip, “köye dönüş projesi”lerine yeniden kaldığı yerden can verenler; köy isimlerini değiştirseler de, okullara ders diye Kemalizm yerine “Peygamberin Hayatı”nı koysalar da, asla reform yapmış sayılmazlar!
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016